DOMUZLAR BU YIL DA ELİMİZDEN KURTULDU !?

Biliyorsunuz; her Güz Mevsimi geldiğinde, yani Ekim ayı ortalarında, 'Bozüyük, Gökpınar ve Kapubağ' çiftçilerinden mısır ekimi yapanlar, çevrenin en ünlü "Domuz Beki" yapan bizim ekibi ısrarla ararlar, olgunlaşmaya başlayan mısır ürünlerini bizim sayemizde domuzlardan kurtarırlardı... İlk defa 2007 yılında kurduğumuz bu domuz beki ekibi; merhum Muhasebeci Mustafa Öztürk, merhum Sedat Işık, merhum Şükrü Şahbudak, TURMAK sahiplerinden Necmettin Turgut, merhum Atilla Arda, Sarraf Mümtaz Özdemir, Camcı İskender, Mustafa Ali Hanay, merhum Şükrettin Öztürk, Muhasebeci Asım Demirel ve ben dallama yazarınız gibi, tam 17 ehil 'domuz bekçilerinden' oluşuyordu!..

Son üç seneye gelene kadar Bozüyük'ten Tahsin ve Asım Demirel, bizimkilerin 'Sucuoğlu-Baklabükü' mevkiindeki arazilerinde, Gökpınarlı Niyazi Bülbül, Hakkı Pamuk, Şükrü Şahbudak'ın arazilerinde 2022 yılına kadar defalarca domuz bekleri yaptık, bu 'çiftçi dostu' eylemlerimizi de basın yoluyla sürekli siz sayın halkımızla da paylaşmıştık, biliyorsunuz...

Domuz bekine gideceğimiz arazilerde, çiftçi arkadaşlarımız günler öncesinden büyük kütükleri hazırlar, ateş yakacağımız yeri büyük taşlarla çevreler, gerekli emniyet tedbirlerini alırdık... Beke gideceğimiz gün herkese haber verilir, yiyecek-içecek olarak kimlerin, neleri getirecekleri tembihlenir, gece vakti bulabildiğimiz silâhlarımızla mısır tarlalarına giderdik!.. Zati isimlerini saydığım arkadaşların da, ne kadar 'silâhla-avla-avcılıkla' alâkaları olduğunu benim söylememe gerek yok, siz isimlerini okuyunca 'Şıp' diye çakmışsınızdır zati !.. Hani derler ya; "Gönül ne çay ister, ne çayhane; gönül sohbet ister, çay bahane!.." diye... Bizimki de ne domuzları vurmaktı, ne de onları yok etmekti!.. Orada sabahlara kadar yiyip-içerken yakılan devasa ateşle, gece sessizliğinde aşka gelip uzun hava söyleyerek, naralar atarak, sadece domuzları ürkütmek, oralardan kaçırmaktı!..

Yanılmıyorsam eğer, bu meşhur 'Domuz Bekinin' dördüncü yıl, yani 2011 yılı Ekim ayıydı? Yine çok kalabalık gitmiştik, o gün götürdüğümüz etlere-tavuklara pek bakan olmadı, herkes gidip birer kucak mısır toplayıp getiriyor, koçanlarıyla beraber devasa ateşe atıyor, şişe sayısını bilemediğimiz kadar 'rakıyı' bunlarla tıkınıyorduk!.. Sabaha doğru ortalık aydınlanınca, yan tarafımızda küçük bir dağa benzeyen mısır artıklarını görünce, o gün çok mısır yediğimizi anlamıştık!.. Biz oradan ayrıldıktan sonra, tarla sahibi Tahsin Demirel beni aradı; "Hocam, ekip başınız Mustafa Öztürk'ü aradım ama, ulaşamadım... Sizden sonra tarlayı gezdim, yediğiniz mısır koçanlarının artıklarını traktör vagonuna yükledim, bir vagon dolusu 'kemsik' birikmiş... Vallahi hocam, benim tarlaya '150 tane domuz girse', sizin verdiğiniz zayiat kadar zarar vermezlerdi, ne olur bir daha benim oralara domuz bekine gelmeyin!" demez mi?.. Elimde telefonla yamulup kalmıştım...

Bu olaydan sonra bir süre bu meşhur domuz beklerine ara verdik... Artık unutulduğumuzu zannediyorduk, Gökpınar'dan Niyazi Bülbül aradı, bizi domuz bekine beklediğini ısrarla söyledi... Biraz gönlümüz kırık da olsa, yeniden ekibi topladık, görev taksimi yaparak Niyazi'nin tarlasına gittik... Yeniden neşemiz ve 'çiftçilere yardım' hevesimiz depreşti, bol yiyecek ve içecekle sabahı bulup, mısırlardan uzak duracaktık!.. Ama Niyazi meseleyi anlamış olmalıydı ki; gidip gidip kendisi kucak dolusu mısırları getirdi, bol bol yine yedik, oradaki gürültücü varlığımızla yine domuzları ürküttük, çiftçi kardeşimize katkımızı da sunduk!.. Bu müthiş etkinliğimiz tam 2022 yılına kadar devam etti!.. Bu arada ekip arkadaşlarımızdan çoğunu ebediyyen kaybettik, üç yıldır da bu etkinlikten uzağız, en son da ekip başımız merhum Mustafa Öztürk'ü kaybettik, iyice azaldık, bir de sahipsiz kaldık!..

Tam 15 Ekim 2025 Çarşamba günü ilginç bir olay oldu: Bozüyük'ten Tahsin Demirel aradı, dedi ki; "Hocam, sizden bir şey istemeye yüzüm yok ama; bu sene domuzlar fena  zayiat verdirmeye başladı, şu ekibi yeniden kursanız çok iyi olacak, arazilerimiz eski neşesini kaybetti, yine gelin ne olur!.. Kardeşim Asım Demirel'in bürosuna sizin için bir çuval mısır getirdim, oradan alıverin!.." demez mi? Kendisine çok teşekkür ederim ama, bizde o işi yapacak ne heves kaldı, ne iştah, ne de o eski neşemiz var artık!..         Sakin KOŞAR...                

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI