NEDİR BU 'PADİŞAH VAHDETTİN' TARTIŞMASI !?


09 Eylül 2022 günü akşamı, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin başarılı Başkanı sayın Tunç Soyer'in kısa ve özlü konuşması sırasında, Kurtuluş Savaşı sonrası İngilizlerle beraber İstanbul'dan kaçan Padişah Vahdettin (VI. Mehmet / 1861-1926-) ile ilgili sözleri nedeniyle, başımızdaki iktidar yanlıları tarafından adeta linç edilmeye çalışıldı!.. 12 Eylül günü Halk- TV'deki İsmail Küçükkaya'nın sabah programına katılan Tunç Soyer, o gece söylediği tüm sözlerin, kurtarıcımız ve kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk'e ait olduğunu belirtip, 'NUTUK' kitabını açarak oradan da gösterdi ve satır satır okudu!..

Tabii, Padişahlar ve Osmanlı sevdalısı olan bunlar, kurtarıcımız ve kurucumuz Atatürk'e bir lâf edemedikleri için, hınçlarını başkalarından çıkarmayı artık bir alışkanlık haline getirdiler!.. Padişah Vahdettin için, daha önce de birileri çıkıp tarihi çarpıtarak; "Atatürk'ü Anadolu'ya Padişah Vahdettin göndermiş, yanına da yüklüce altın vermişti!.. Ama kendisi güç kazanınca, Mustafa Kemal Paşa ona ihanet etti, başarıyı hep kendisine mal etti, Vahdettin'i kötüledi ve vatan haini ilân etti" dediler!..

Bu sözlerin tamamı külliyen yalan ve şanlı tarihimize ihanet sözleridir!.. Mustafa Kemal Paşa ve silâh arkadaşları ölümü göze alıp, her türlü yokluğa rağmen, cephelerde yaralanıp veya şehit olurlarken, bu Padişah Vahdettin ve onun hain Şeyhülislâmı, bu kahramanlar hakkında ölüm fetvaları yayınladılar mı, yayınlamadılar mı!? Bu yazılı ölüm fermanlarını halkımızın üzerine İngiliz ve Yunan uçaklarıyla attılar mı, atmadılar mı!? Bütün bu olumsuzluklara rağmen Atatürk ve arkadaşları bu Kurtuluş mücadelesine devam ettiler mi, etmediler mi!?

09 Eylül 1922 yılında İzmir'in kurtuluşu ve Yunan askerlerinin denize dökülmesiyle 'Kurtuluş Savaşımız' kazanılmıştı!.. Madem bu Padişah Vahdettin, tahtını bırakıp da, İstanbul'un anahtarını İngilizlere verip, onların gemileriyle yurt dışına kaçacağına; tahtında oturup da, niye bu Kurtuluş Savaşımız için yapılan kutlamalara katılamadı!? Çünkü bütün ihanetlerin göbeğinde o vardı, başına gelecekleri bildiği için, işgalci düşmanlarla beraber o da kaçtı!.. Gerçek tarih budur!.. Bu Vahdettin ve Şeyhülislâmı; satılmış-vatan haininin ta kendileriydi!..

Uzun zamandır bunların yalanlarını asla unutmuyoruz!.. Hani Kabataş İskelesi'nde, yarı beline kadar çıplak erkekler bir kadına saldırmış, üzerine işemişlerdi!? Hani 'Gezi Olayları' sırasında bir camide içki içmişler, yaralıları tedavi eden doktorlar, camiye ayakkabıları ile kirletmişlerdi!? Atatürk'ün elleriyle kurduğu koskoca Diyanet İşleri Başkanlığı, o caminin imamını yalan söylemeye zorlamış, din adamımız yalan söylemeyince de, onu başka camiye sürmüşlerdi, hatırladınız mı!? Hani siz 'FETÖ Casusu' diye tutukladığınız Amerikalı Papazı asla serbest bırakmayacaktınız da, sonra Başkan Donald Trump'ın zorlamasıyla, özel uçakla memleketine göndermiştiniz, ya bunu da hatırladınız mı? Hani siz İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya girmesine asla izin vermeyecektiniz!? Daha nice 'HANİ? HANİ?' var, sayayım mı!?

Başımızdaki iktidar, bütün bunlara bakınca, artık tüm bu halkın partisi, yani -Türkiye Partisi- olmaktan çıkmış, sadece kendisine oy verenlerin, kendilerine yağcılık yapanların partisi olmuş gibi görünüyor? Halkı "Bizler ve Onlar" diye ikiye bölüyorlar!.. Bu işin sağlıklı bir sonu yoktur ve olamaz da!.. Ülke yönetimine yeni, dürüst, akılcı ve bütünleştirici bir iktidar gerekiyor, inşallah önümüzdeki ilk seçimde vefakâr halkımız bunu bize gösterir!..

Bugünkü yazımızı da, Cahit Sıtkı Tarancı'nın 1942'de yazdığı 'İnsanoğlu' şiiriyle bitirelim bari:

"Âdem'le Havva'dan geldiğim doğru/ Vuruldum bir kere elma dalına/ Hâlâ aklımda o Tufan yağmuru/ Şükür çıktığıma Nuh'un gemisine!..// Ölmek varsa günün birinde gayri/ Göz nuru, el emeği, alın teri/ Yaşadığım iyi kötü günleri/ Değişmem hiçbir Cennet masalına!.."           Sakin KOŞAR.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI