Son günlerde akılara durgunluk veren arsızlık, yüzsüzlük derecesinde, sanki çürük sakız gibi partinin ayağına yapışıp, bir türlü kopmayan bazı isimler, sonunda layığını buldular ve partiden atıldılar!.. CHP Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edilen bu sırnaşık ve vefasız arkadaşlar için, partiden şu açıklama yapıldı:
"Yüksek Disiplin Kurulumuzun 26.09.2025 tarihli toplantısında 'Gürsel Tekin, Savaş Aras, Erkan Narsap, Zeki Şen, Levent Çelik, Barış Yarkadaş' isimli üyelerin, Tüzüğümüzün 68/1-b maddesinde belirtilen; 'Partide aldıkları görev ve sorumlulukla, üyelikle bağdaşmayan tutum ve davranışlarda bulunmak' hükmü uyarınca, kesin çıkarma cezasıyla cezalandırılmalarına; 'Yusuf Gögerkaya, Berhan Şimşek, Mustafa Yavuz, Zeynel Kızılkaya, Atakan Demirci, Koray Göbel, Ömer Kutlu, Cevher Sönmez' isimli üyelerin Merkez Yönetim Kurulu'nun tedbirli olarak kesin çıkarma cezası talebiyle Kurulumuza sevk kararına yaptıkları itirazların reddine, tedbirin devamına karar verilmiştir" deniliyordu...
Ne yapmak istediğini, kimin için çalıştığını bir türlü anlayamadığımız Gürsel Tekin ve yanındaki birkaç kişi; önce beş bin polisle CHP İl Başkanlığı binasını işgal edip, sonra da, -sanki bir yetkisi ve selahiyeti- varmış gibi, CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın bütün araçlarını trafikten men edilmesini istedi, olmadı!.. YSK'nın Olağanüstü Kongrede seçilen İl Başkanı sayın Özgür Çelik'i onaylaması sonucu, bu sefer de bu aynı Gürsel Tekin ekibi 'Sarıyer İlçe Seçim Kuruluna' başvurarak, 29 Eylül 2025 Pazartesi günü seçilmiş İl Başkanı Özgür Çelik'e 'Mazbatasının' verilmemesini talep ettiler, oradan da kesin 'RET' cevabı alınca, kös kös geri döndüler!..
Yani şu anda bu sırnaşık ekip, adeta her şeyini kaybetmiş, iflâs etmiş, hidrojen gibi açığa çıkmış bir vaziyette, gidecekleri hiç yerleri kalmamış 'Sahipsizler' olarak, ortalık yerde kalakaldılar!.. Büyüklerimiz hep şöyle derlerdi: "İnsanın kendi kendine yaptığı kötülüğü, koca köylü toplansa bile yapamaz!.." derlerdi... Şunların haline bakıyorum da, eski büyüklerimizin ne kadar haklı olduklarını canlı olarak önümüzde görüyoruz!..
Peki, sadece bunların partiden atılmaları yeter mi? Bence hayır!.. 09 Eylül günü partinin kuruluşunun '102. Yıldönümüne' katılmayan, 12 Eylül günkü Tandoğan Meydanındaki mitinge davetli olduğu halde katılmayan, 24 Eylül'deki CHP 28. Olağanüstü Kongresi'ne gelmeyen; bunca olaydan ve suçlamadan sonra, bir defa olsun partisine sahip çıkmayan eskimiş Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun da artık kendi isteğiyle ayrılması, bunu yapmazsa partiden atılması gerekiyor!.. Bu partide taşlar, ancak o zaman yerine oturur!..
Bakınız, bir ay içinde neler oldu, CHP'ye neler yapıldı, koca çınar içinden çıkan küçük kurtçuklar nasıl kullanıldı, bazı isimler bu sürede nasıl siyaset arenasından silinip, tozlu raflara kalktı, hepsini ibretle gördük!.. 28 Eylül 2025 Pazar günü -yandaş ve muhalif- bütün gazeteleri taradım; artık bunların hiç birinde Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin, Barış Yarkadaş ve Berhan Şimşek ile ilgili bir tek habere rastlayamadım!.. Demek ki, bunca yaptıklarından sonra, onlar da buharlaşıp gittiler herhalde, bundan sonra kimse de yüzlerine bakmaz?.. Bu işler böyledir zati, çizginizden saptığınız anda, size inanan ve güvenen insanları bir daha geri çeviremez, o şaşalı ortamlardan toz olur gidersiniz!.. Siyasi tarihimiz bunların örnekleriyle doludur!..
Neyse, yazımızı Orhan Veli'nin "Fena Çocuk" şiiriyle bitirelim bari:
"Mektepten kaçıyorsun/ Kuş tutuyorsun/ Deniz kenarına gidip/ Fena çocuklarla konuşuyorsun/ Duvarlara fena resimler yapıyorsun/ Bir şey değil/ Beni de baştan çıkaracaksın!../ Sen, ne fena çocuksun!?" Sakin KOŞAR...