ŞU 'PINARBAŞI'NDAN KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ !?


Yüce Tanrı'nın biz Bozüyüklülere bağışladığı en güzel armağan, tabii ki 'Pınarbaşı'dır!.. Yılın 12 ayı hiç durmadan yerden fışkıran kaynak suları, etrafındaki yüzlerce yıllık devasa ve anıtsal Çınar ağaçları, selviler, salkım söğütler; Kışın ılık, Yazın serin sular başka nerede var!?

Pınarbaşı, 1962 yılına kadar Köy Ağalarından Selahattin Toksöz'ün tapulu malıydı... Bu tarihten sonra Köy İhtiyar Heyeti'nin ısrarları sonucu Pınarbaşı, '250 TL' bedelle Bozüyük Muhtarlığı'na devredildi... O tarihlere kadar, ortası delik devasa Çınar ağacı yanında, Pınarbaşı'nda '4 M x 4 M' ebadında, üzeri kiremitli bir kahvehane, önünde de bu kahvehaneye bitişik, toprak dolgu 4 M x 8 M ebadında ve üstü kapalı bir salon vardı... Bu salonun tüm etrafı, önünde bir havuz olan yere bakan tahta divanlarla çevriliydi... Orta yerinde de birkaç tahta masa ve kırık-dökük sandalyeler vardı...

Pınarbaşı, Selahattin Beyin mülkü iken, öyle ticari bir yer değildi... Ağaların dışarıdan ağırlığı olan misafirleri geldiği zamanlarda, köylülerden 'Ali Onbaşı' namındaki kişi burayı ziyafete hazırlar, konuklar gelince de, içkili sohbetler gece yarılarına kadar kandil ve lüks lâmbaları ışığında devam eder, bazan da yörenin çalgıcıları; başta Eskihisarlı Alim UstaKemancı Tahir Usta olmak üzere, onlara geç vakte kadar eşlik ederlerdi...

Pınarbaşı köyün malı olduktan sonra, burayı ilk 1962 Yazında kiralayan kişi, köyün damadı da olan, 'Yusuf Kocabıyık' amca oldu!.. Pınarbaşı'nın Güneydoğu yamacına bir de ev yaptırmıştı... Daha sonra Yatağan'da lüks bir bahçeli lokanta açınca, burayı bıraktı... Bir süre boş kalan Pınarbaşı'nı 'Kasap Sabahattin' kiraladı... Daha sonra komşusu Ayakkabıcı Davut ile ortak çalıştırdılar!.. Müşterileri sadece köy çevresindendi, her gün kendileri de sarhoş olarak eve dönüyorlardı...

O yıllarda biz de ön gençlik yıllarında, geç vakitlere kadar kahve çevrelerinde gezindiğimiz için görürdük: Kasap Sabahattin ağabey Pınarbaşı tarafından gelir, köy merkezindeki kahvelerin olduğu yerde, şimdi yıkılan koca çeşmenin sularının Süleyman Çakmak Kahvesi önünden geçip, Ağaların Kahvesi'nin önündeki kapalı borulardan, arkadaki bahçeye aktığı küçük bir arık vardı... Tam oraya geldiğinde sarhoş gözlerini o arığa diker; bir ileri gider, bir beri gelir, sonra geniş bir adım atarak, arıktan karşıya geçmek isterken, bu arığın tam ortasına basar, ıslanan ayağını hızla geri çeker, sonra öteki ayağını da suya batırarak evine doğru yalpalayarak gider, biz bu duruma her seferinde sessizce gülerdik!..

Sabahattin ağabey yıllarca çok içki içti, defalarca sokaklarda yata-kalka evine gitti, ama bir gün olsun sarhoşken kimseleri rahatsız etmedi, mız bulmadı, kimsenin namusuna göz ucuyla bile bakmadı!.. Hep dürüst, hep namuslu bir insan olarak bugünlere geldi!.. Ama onun zamanında çok kâlp kıran, çok belâ bulup-dövüşen, elin kapı önlerinde, çeşme yalaklarında sızıp da yatan çok ahlâksız ve sarhoş insanlar da vardı!..

Pınarbaşı, daha sonra Mehmet Aslan tarafından kiralandı... Köye elektrik ve su da gelmişti... Birkaç yıl sonra Nalbant Hüseyin ile ortaklaşa işlettiler, karşı tarafa yeni binalar yaptırdılar, bu arada müşteri sayısını arttırdılar... Onlardan sonra Pınarbaşı, 'Aydınlı Yaşar' adında yerel bir mafya tarafından kiralandı... Onlar gece programları yapıp, 'Şarkıcı Kadınlar' getirmeye başladı, Pınarbaşı coştu, dolup-taşmaya başladı... Kısa süre sonra bu kadınlar başında kavgalar, Mafya Yaşar da bazı paralı insanları geç vakit Çine'deki gazinosunda kumar oynatmaya götürüp, bunlara boş senetler imzalatmaya başladı, düzen bozuldu, çok büyük kavgalar oldu!.. Onlardan boşalan Pınarbaşını bir süre daha Mehmet Aslan işletti, 1984 sonrası Hasan Avcı-Kadir Kartop ikilisi ihaleyle burayı aldılar...

1994 yılında Bozüyük Belediye olunca, çok çalışkan ve üretken olan merhum Başkanımız 'Ahmet Yüksel' burayı yeniden imar edip-düzenledi, yine bu ikili ihaleyle kiraladılar ve hâlâ işletmeye devam ediyorlar...                      Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI