ÜNİVERSİTEMİZ MÜTEVELLİ HEYET BAŞKAN YRD. MUSTAFA ACAR !?

 Biz Türklerin binlerce yıllık köklü gelenekleri ve geçmişe bağlılıkları, bütün dünya ülkelerince bilinir ve takdir edilir!.. Bugüne kadar hiç unutmadığımız ve ısrarla sürdürdüğümüz bir geleneğimiz de şudur: Hısım-akraba-konu-komşuda yeni doğan bir çocuğumuz olduğunda, herkes onun anne-babasına aynen şunları söyler; "Evlâdımız ailesine, vatana ve millete hayırlı olsun, Allah yaşını uzun etsin!.." Dikkat ederseniz, en başta söylenen ve öncelikle beklenen özelliği "Hayırlı Olması" temennisi ve duasıdır!..

Yatağan İlçemizin birçok 'hayırlı evlâdından' biri olan sayın Mustafa Acar; 1952 yılında doğdu, babası merhum Hüseyin Acar da bir öğretmendi. 1973 yılında 'Polis Akademisi'nden mezun oldu. Birçok İl ve İlçelerde, Emniyet Amirliği kademelerinde çalıştı. 1991 yılında 'İl Emniyet Müdür Yardımcılığı' ve 1994'te "I. Sınıf Emniyet Müdürü" görevlerini sürdürdü, 'Balıkesir Polis Okul Müdürü' oldu. Daha sonra 'Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı'na atanıp, "Polis Baş Müfettişi", aynı unvanla 'İzmir Polis Teftiş Kurulu Bölge Başkanı' oldu. 1996 yılında, tam 60 ülkenin katılımı ile Fransa'nın Lion Kentinde düzenlenen eğitim seminerine, Türk Polis Teşkilatı'nı temsilen sadece bu başarılı hemşerimiz Mustafa Acar katılmıştı. Görevleri sırasında birçok takdirname ve teşekkür belgeleri almıştı.

Yaşamı boyunca başarıları, Yatağan ve Yatağanlılara bağlılığı, hemşerilerine olumlu katkıları hep devam etti!.. Bulunduğu bölgelerde okuyan, askerliğini yapan, trafik kazası geçiren, hasta olan veya başı derde giren kim varsa, yasalar ve yönetmelikler çerçevesinde, bu insanlarımız Mustafa Acar'ı hep yanıbaşlarında buldular !.. Yani, Muğla-Yatağan sevdalısı bu hemşerilerinden hep 'Hayırlı Evlât' muamelesi gördüler!..

Mesleğinden emekli olduktan sonra da arkadaşlarıyla, "İzmir-Muğla İlleri Kültür ve Dayanışma Derneği"ni kurup, bu güzel hizmetlerini orada da sürdürdüler. Tabii, ömrü böyle çok olumlu işlerle geçmiş bir insanımızı hiç boş bırakırlar mı? Şimdi de tek üniversitemiz olan "Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkan Yardımcısı" olarak, yine hepimize hizmete devam ediyor, -ben de dahil olmak üzere-başı sıkışan her hemşerimiz, doğruca ona koşuyoruz!.. Kendisine nice uzun, başarılı ve sağlıklı ömürler diliyoruz!..

İnsanlar da 'rakamlar' gibidirler!.. İki çeşit rakam vardır; "O" Sıfır rakamı ve bir de "1" Birden başlayıp da "9"a kadar devam edenler. "Sıfır" rakamının bir ederi, değeri yoktur, 1'den 9'a kadar olan rakamların 'Sağına' geldikçe sayıların değeri artar, bu rakamların 'Soluna' konuldukça ise hiçbir kıymet-i harbiyesi olmaz ya? Onun için biz insanlar, değeri olmayan bir konu için hep; "O, benim için solda sıfırdır" der dururuz ya? İşte yaşadığımız bu fani dünyada bizler hep olumlu işler yapmalı ve ardımızda bazı hayırlı izler bırakmalıyız ki, değerimiz artsın!.. "Sıfır" rakamı gibi olup, hiçbir kalıcı işler yapmazsak eğer, biz de 'Solda Sıfır' bir ömür geçirmiş olur, öldüğümüz gün de unutulur gideriz!..

Tabii ki Yatağan İlçemizde yetişen birçok değerli insanlarımız, evlâtlarımız var; onlar da bizler için çok büyük hizmetlerde bulunuyorlar!.. Burada hepsini yazmamız mümkün olmadığı için bir örnek vermek istedim ve bu yazıyı da bu sebeple yazdım!.. İstedim ki, herkes bu güzel insanları unutmasın, her bir hemşerimiz de Mustafa Acar kardeşimiz gibi davransınlar.

Yazımızı bir fıkrayla bitirelim bari: Edirne Müdâfii Deli Şükrü Paşa, Bulgarların Edirne'yi kuşattığı 1912 yılında, tam 155 gün şehri çok iyi savunarak tarih yazmıştı!.. Yanındaki yaveri komutan, savunmanın 17'nci gününde ayağından vurulmuş, kurşun da pantolonu içinde kalmıştı. Günlerce süren ameliyatlardan sonra, bir sabah gene doktorlar ellerinde neşterlerle gelmişler, yine bacağını ameliyat edeceklermiş. Günlerdir bu işten canı burnuna gelen subay; "Yahu siz yine ne arıyorsunuz?" deyince, doktor; "Bacağındaki kurşunu arıyoruz" demez mi? Bu işe çok kızan subay; "Neden bana sormadınız ki, bacağımın kesilmedik yerini bırakmadınız, aradığınız kurşun, benim şu askıdaki ceketimin cebinde duruyor!" demez mi?                      Sakin KOŞAR.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI