---Hani bize en yetkili ağızlardan; "Her şeyi yerli ve milli uçağımız KAAN!.." diye anlatılan uçaklarımız vardı ya? Dışişleri Bakanı sayın Hakan Fidan'ın açıklamasıyla, meğerse onların motorlarının Amerika'dan ithal ediliyormuş da, şimdi bize satmaktan vazgeçmişler, konu ABD Meclisi'nde tartışılıyormuş?.. Belki de oradaki İsrail, Yunan, Rum ve Ermeni lobileri tarafından satışı tamamen durdurulacakmış diyorlar?.. İlk tanıtımı yapılırken de, başka bir motor takılarak o görüntüler çekilmiş, Endonezya Devleti hemen bunlardan 48 tane sipariş etmiş, anlaşması da imzalanmış!.. Eee, motorları olmadan biz bunları nasıl yapıp da satacağız? Bunun da tazminatını mı ödeyeceğiz yoksa?..
---Yine 2011 yılında başımızdaki iktidar büyük kampanyalarla duyurmuştu: "Artık 2019 yılında kendi 'Yerli ve Milli Yolcu Uçaklarımız' havayollarına verilecek, ithalâttan kurtulacağız!" denilmiş, zamanın Başbakanı da 'Pilot' elbisesi giyip, maket uçak kokpitine oturarak, günlerce TV'lerden reklamları yapılmıştı, değil mi? Peki, zati dış borçlarımız paçalarımızdan akarken, ABD'ye gidip de, oradan tam '225 Boing Yolcu Uçağı' almamız neyin nesi o zaman!? Yıl 2025 oldu, hani o bizim 'Yerli ve Milli' uçaklarımız nerede? O Ce Ha Pe var ya, o Ce Ha Pe; mutlaka yine onlar engellemişlerdir bunları, değil mi?..
---Hani 'Ombudsman Gazetecimiz' sayın Faruk Bildirici var ya; bir uçak dolusu yandaş gazetecilerle ABD ziyaretinden dönen sayın Cumhurbaşkanına, uçakta gazetecilerin soracağı sorular 'İletişim Başkanlığı' tarafından alınmış, bu soruların yazılı olduğu metnin bir kopyası, anında bu Faruk Bildirici'ye de gelmiş... Hiç vakit geçirmeden, Faruk Bildirici de bunu kamuoyu ile paylaştı, basın dünyasında kıyametler koptu ya!.. Herkes soruyordu; "Bu nasıl gazetecilik? Gazeteci kısmı, orada soracağı soruyu nasıl önceden bildirir? Bunu yapanlar gazetecilik mesleğine kara bir leke olarak geçtiler!.. Gazetecinin sorusu, sadece kendisini ilgilendirir, o sorular gazetecilerin namusu gibidir..." filân deyip, uçakta bulunan yandaş gazetecilere ateş püskürüyorlardı ya!..
Ertesi günü Faruk Bildirici'nin dedikleri aynen ortaya çıktı, hakikaten bütün sorular danışıklı dövüş sorularıydı; ne Filistin'den, ne Suriye'den, ne İsrail'in saldırılarından, ne de bu işten bizim ne kazandığımızla ilgili sorulardan bahsediliyordu!.. Bütün mevzu, Başkan Trump'ın sayın Erdoğan'a yaptığı övgülerdi... Dedikodu ve tepkiler çoğalınca, ertesi günü 'Çok Böyyük Gazeteci Ahmet Hakan' yine sahneye çıktı, Faruk Bildirici ile beraber, Hasan Cemal ve Murat Yetkin'e de demediğini koymamış, iftiracılıkla-yalancılıkla suçlamış; "Biz soruları sadece C. İletişim Başkanlığı'na verdik, ne var bunda?" demişti... (Ben inanıyorum ki, İletişim Başkanlığı bu gazeteci sorularını kimselere vermemiş, bir sır olarak (!) sırf kendisine saklamıştır, değil mi?) Faruk Bildirici de; "İşte gördünüz, nihayet içeriden biri itiraf etti!.." diye herkese duyurmuştu... Sizce hangisi haklıydı bunların!?
---Geçmişte bir Bakanımız çıkıp; "Ben çok hayırsever olan Reza Zarrap'ın önüne yatarım!" demişti değil mi? Sahi, önümüzdeki günlerde ABD'de görülecek 'Halkbank Davası' başlıyor değil mi? Bizim hayırsever Reza Zarrap da Amerika'da bir at çiftliği kurup, orada yine evlendi, kendi tıkırına bakıyor değil mi? Bu dava başlayınca, o mahkemeye bir nezaket ziyaretine filân gelir mi acaba? Hani çok hayırsever bir arkadaştır ya, onun için diyorum!..
---CNN TV'deki yandaşlardan Hande Fırat'ın sunduğu 'Gece Görüşü' programında, sunucu ile daimi yandaşlardan Melik Yiğitel birbirlerine girmişler!.. Tombiş Melik; "Türkiye'yi ABD'ye teslim olmuş gibi bir fotoğraf çizemezsin, buna müsaade etmem!" demiş... Hande de; "Sakın benim üzerimden bu işe girme, pişman olursun!" demiş... Bu tartışa üzerine, sanki üzerine çok vazifeymiş gibi, eski AKP Vekili Mehmet Metiner de; "CNN iyi yönetilmiyor, bu haliyle iktidara ve Demirören ailesine zarar veriyor!" demiş, iyi mi? Aynı gün, "Habertürk-Show TV ve Blomberg" patronu, yandaş Turgay Ciner hakkında tutuklama kararı çıkmış... Yukarılarda neler oluyor, bir bilen varsa bize de anlatsa diyorum... Sakin KOŞAR...