KIRSAL MAHALLE VE KIRSAL YERLEŞİK ALAN UYGULAMASI VE EKSİKLERİ
5216 sayılı Kanun'la düzenlenen Kırsal Mahalle ve Kırsal Yerleşik Alan Yönetmeliğine göre, ticari, sosyal, kültürel açıdan gelişmemiş, belediye hizmetlerine tam olarak ulaşamayan, yüz ölçümünün önemli bir kısmı tarım, orman, mera, yaylak ve kışlak arazilerden oluşan, tarımsal üretim, hayvancılık ve orman faaliyetleri başlıca geçim kaynağı olarak tespit edilen mahalleler kırsal mahalle olarak belirlenmekte ve bu yerlerde yaşayanlar indirim ve muafiyetlerden yararlanmaktadırlar.
5216 sayılı Kanun'la kırsal mahallelere tanınan indirim ve muafiyetlerden ticari, sosyal, kültürel açıdan gelişmemiş, belediye hizmetlerine tam olarak ulaşamayan yerleşim yerlerinde bulunan ve geçimini tarım, hayvancılıkla sağlayan vatandaşlarımız faydalanırken 6360 sayılı Kanun'a göre tanınan muafiyet ve indirimler ise hiçbir şekilde tarım ve hayvancılıkla uğraşmayan, geçimini bu yollarla sağlamayanları da kapsayacak şekilde herhangi bir sınırlama getirilmeden düzenlenmiştir.
Şimdi, bu kapsamda, kırsal mahalle ve yerleşik alan tespitini tamamlayarak uygulamaya başlayan belediyeler 6360 sayılı Kanun'la tanınan indirimlerinin 31/12/2025 tarihinde son bulacağını düşünerek 2026 mali yılı gelir ve gider bütçesini mevcut mevzuat hükümlerine göre hazırlıyorlar.
Ancak kanun teklifi kırsal mahalle ve kırsal yerleşik alan uygulamalarını tamamlamış olan büyükşehirleri kapsamazsa ve bu süre yeniden uzatılırsa 2026 yılı için belediyelerin ve su kanal idarelerinin bütçede öngörülen gelirleri ciddi olarak azalacaktır.
Muğla ve bazı Büyükşehirler daha sonra çıkartılan yönetmeliklere dayanarak bu sorunu çözmüş olsalar da
Türkiye genelindeki bazı büyükşehirlerde konunun mahkemelere intikal etmekte olduğu duyumlarını da alıyoruz.
YASADA KONUT VEYA İŞYERİNİN EŞDEĞERLERİ İLE TANIMLARI TAM OLARAK YAPILMAMIŞ
6360 ve 5216 sayılı kanunlar düzenlenirken, Büyükşehir statüsüne alınan illere bağlı mevcut durumda il-ilçe merkez mahalleleri gibi pek çok belediye hizmeti ve avantajından faydalanamayan köy ve beldelerde yaşayan vatandaşların mağduriyetinin önüne geçilmesi adına tanınan muafiyetlerle indirime tabidirler.
Çıkarılan yasada bahse konu bölgelerde yaşayan vatandaşların gerek konut gerek işyeri olarak il ve ilçe merkezlerindeki eşdeğerleri ile tanımları tam olarak yapılmadığından, tüm bölgeye uygulanan indirimden büyük marketler, otel/apartlar, lüx konutlar, benzin istasyonları, marinalar gibi yapılan indirimin amacına uymayan yerlerde faydalanmaktadır.
6360 uygulamasının devam ettirilmesi, 5216 sayılı kanunda da gerekli düzenlemelerin yapılmaması halinde, su kanal idareleri gelirlerinin tam maliyet üzerinden toplanmasını engelleyeceği gibi tüm il genelinde eş fiyat uygulaması yapılamadığından tarifelerde gerekli indirimler de planlanamamaktadır.
KIRSAL ALANDAKİ TİCARİ AMAÇLI VİLLALAR İLE KÖYLÜNÜN AYNI İNDİRİMDEN YARARLANMASI VİCDANİ DEĞİL
Kırsal alan içinde ikameti o yerde olmadığı halde mülk edinen yerli veya yabancı kişilerce yapılan lüks villaların gerek resmi gerek gayri resmi kiraya verilerek gelir elde edildiği ve bunun takibinin zor olduğu da bir gerçek.
Böyle bir durumda bu tarz adeta işyerine dönüşen lüks villanın sahibinin o bölgedeki bir köylü ile aynı indirimlere tabi tutulması da vicdani değil.
Özetle, gerek son bahsettiğimiz konuda, gerekse Kırsal mahalle ve kırsal değişik alan uygulamalarını tamamlamış olan büyükşehirlerin 2026 yılı itibariyle kapsam dışında kalması ve bu konuda süre uzatımının sona erdirilmesi elzemdir.
Aksi halde yaşlılık aylığıyla kıt kanaat geçinen bir teyzemizin yanı başındaki ticari gelir elde edilen lüks villa ile aynı su ücreti ödemesi vicdanlara sığmaz.