12 TRİLYONLUK YENİ BİR HİZMET ŞEHİRLERARASI MUĞLA OTOGARI!

 

 

 12 TRİLYONLUK YENİ BİR HİZMET ŞEHİRLERARASI MUĞLA OTOGARI!

 

 

                İLK duyulduğunda, her ağız ayrı konuşuyordu. Biri: “…hadi canım, olur mu öyle şey?” derken, diğeri: “Dedi Kodudur, dağ başına otogar mı yapılır?” diyordu. Bir değeri: “Resmen ilân edilmiş mi?” sorusu, hemen yanındaki arkadaşının: “Herkes bir şey duyuyor, duyduğunu satıyor. Akıl var mantık var, orada garaj mı olur!?” yanıtı ile cevaplandırılıyordu…

                SONUNDA Muğla şehirlerarası otogar, sohbetlerde tartışılırken, 19Dönümlük bir alanda inşa edileceği kesinleşmişti… Tartışmalar daha da şiddetlendi! Kamuoyu; otogar’ın bir dağ yamacına yapılmasının yanlış olacağını düşünüyor ve buna itiraz ediyordu. Ancak yurttaşın sessiz çığlığı yöneticilerin umurunda değildi. Olsa ne olacaktı? Biz de yurttaş konuşurdu konuşmasını da, ama hizmette yürürdü.

                ANCAK yurttaş, “Meraklı Melahat” gibi duygularını bastıramadığından, öğrenmezse karnı şişiyor(!) Yurttaşa göre; otogar alanı neden orası seçilmişti? O zeminin tercih sebebi neydi? Bölgeyi kim belirlemişti? Başka seçenek yok muydu? Bu bir zorunluluk muydu? Kara Yollarının konu ile ilgili bir dahli mi vardı?  Gibi sorularını, Muğla ağzı ile: ”Sorucu arap(Ahirette var olduğuna inanılan sorgucu) gibi, neci sorulu duruluu biliman?” Dense yeridir, ama yurttaş illâki yanıtını öğrenmek ister. Bu meraklılara: “Bu kadar sorunun cevabını öğreneceksin de ne yapacaksın? Bi gaşık aşım, tasasız başım de, otur oturduğun yerde!” denilmiyor, işte(!)

                SORUMLULUĞU yüklenenlerin en az soruları soranlar kadar, her şeyi; düşündüklerini, incelediklerini, tartıştıklarını, her aşamasının hesabını yapıp “Kılı kırk yardıklarını” ve de her sorunun bir mantıklı yanıtı olduğu kesin. Yurttaş sorar ama duyumlarla kendine yol çizer(!) Her şeyi merak etmesine eder ama duyumlarla yetinir ve doğruluğuna da inanır. Yurttaş için esas olan kahve muhabbeti ile o günü geçirmektir.  Tarzı da: “Muhabbet olsun torba dolsun” dur. Ve bu onun için vazgeçilmez tür’dür. Yıllarca aynı tatla sohbet ettiğinden, ağız tadını değiştirmez tat da, tam ağzına lâyıktır. Zaten en güzeli de, okumak yerine muhabbet etmek ve haber dinlemektir(!)

                 YURTTAŞIMIZ herhangi bir sohbette; varsayımını, tahminini ve düşünebildiğini ciddi tavrı ile ortaya atar. “…duyduğuma göre, şöyle şöyle olmuş. İşin içindeki biri, bizim arkadaşa söylemiş, ben de ondan duydum!” diye anlatır. Her ağız, aynı olduğundan muhabbetin yönü, atılan palavranın istikametine çevrilir ve böylece konu yeni bir boyut kazanır! İnsanımızın palavrası boldur, kendisi de bir başkasının palavrasına Sazan gibi atlar. Balık hafızalı oluşumuz ve her duyuma dalışımız genellikle bundandır. Şimdilik bunları geçelim otogar’a dönelim!

                  ZAMAN su gibi akıp geçiyor, sorumluluk üstlenenlere 24 saat bile yetmiyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi; merkez ve diğer ilçelerle birlikte, tüm il’in 397 mahallesine trilyonlarca lira yatırım yapıyor. Ama kimse bu yatırımlarla ilgilenmediğinden hiçbir şeyden haberi olmuyor. Oysa açılışlar mesajla duyuruluyor, otobüs tahsis ediliyor, açılış sırasında yiyecek ve içecekle ağırlıyor. Çalışmalar yurttaşa gösterilerek anlatılıyor. Ama yurttaşın; kahvede, çay bahçesinde, pastanede muhabbetten başını kaşıyacak vakti yok(!)

                  ÖRNEĞİN: Yeni otogar 12 Trilyon liraya mal olmuştur. Geçenlerde, “Acaba ortaya ne çıktı?” diye gittim. Büyük bir alana inşa edilen yapıda kimse görünmüyor, in cin top oynuyordu. Yapılanları karşıdan seyredip kendimce değerlendirdim, çevresini dolaştım. Teknik olarak neler yapıldığını da, bir gün sonra mahallinde inceleme yapan Büyükşehir Başkanı Osman Gürün’ün açıklamalarından öğrendim.

                  YER seçiminden başlanarak; yapılaşma, yollar, özellikle Güneş’ten elde edilecek enerjinin otogar’da kullanılması mükemmel düşünülmüş. Her nokta için yetkililer ince eğirip sık dokumuş, bu açık seçik belli oluyordu. Ama mimarisi, tekniği ve estetik değerlendirilmesi her yurttaşa göre değişecektir! Örneğin, Muğla ağzı ile kimileri: “Bu ne le arkıdeş? Bööle garaj mı olu?” Derken, bazıları: “Ne vaa? Daha ne oluyoru?” Diyecek, bir diğer yurttaş: “Ooo! Haggetden çok güze olmuş. İş de, otogar dedin mi bööle olcek!” Diye yapılanı takdir edip alkışlayacaktır.

                  BENDENİZİN zevkini okşamayan otogar, İzmir’inkidir. O devasa sütunları ile betonlaşmanın en kötü örneğini sergiler! Beğendiğim ise, Muğla ağzı ile: “Merdiman eniyon, merdiman çıkıyon tasası olmayan, düzayak” Bursa otogarıdır.                 

                  YENİ otogar da, konteynere çok benzeyen; çirkin rengi, itici görünümü ve ruh karartıcı zevksiz hali ile baraka tipli bekleme salonları, “Hayret bir şey!” Dedirtiyor. Yurttaş sormaz mı: “Bu ne biçim yolcu salonu?” Diye. Konteyner salon otogar’a tuhaflık kazandırmış(!) Çok özel bir nedeni yoksa niçin öyle düşünülmüş? Gerçekten merak etmemek mümkün değil. Çünkü insanın estetik duygusunda deprem yaratıyor, süper zevksizlik. Hangi mimarın başarısı ise, kendisini alkışlıyor tebrik ediyorum(!) Otogar kaç yıl için projelendirildi bilmiyorum. Ama şehrimiz ve yurttaş için yeni bir hizmet. Mesai, emek ve para sarf edildi. Mutlu, sağlıklı ve sevinçli günlerde yararlanılması dileği ile.   

YAZARIN DİĞER YAZILARI