HACIKADI – AMERAUCANA

 SOHBET sırasında: “…Bedri bey, ne olursa olsun bundan sonra pazardan yumurta almayacağım!” dedi. ”Hayırdır ne oldu?” Diye sordum: “Vallahi, vatandaş işin kolayı bulmuş, sanayi yemiyle beslediği tavukların yumurtasını pazarda doğal diye satıyor. Yumurtalar genellikle her satıcıda aynı ve belli ki, aynı yem kullanılıyor, çünkü hepsinin sarısı açık renkli. Belki tavuklar geziyor ama sanayi ürünü ile yemlendikleri sarısından belli oluyor. Halbuki bizim bildiğimiz doğal yumurtanın sarısı koyudur, artık ne yiyip içtiğimizin belli olmadığı zamanlardayız.” dedi. 

KİMYASAL madde değmemiş hiçbir; sebze, meyve, kırmızı ve beyaz et kalmamış. Ama uzmanlar, TV ekranlarında: “İllâki doğal beslenme!” Diyor da, başka bir şey demiyor. Hani, nereden bulacağız doğal ürünü de, besleneceğiz?  

 İŞİN kötüsü Kanserin neden olduğu sebeplerin başında, hem de 1nci sırasında beslenme geliyor. Tüketici olarak, kimyasalla korunan gıdaları çaresizce satın alıyoruz, çaresizliğimiz ise önlemini alamıyor olmamız! Her ürün ilaçlanıyor başka türlüsü yok. Durum karşısında “Allah’ım sen de bizi koru” duası ile yavaş yavaş tükeniyoruz. (Karikatürize edilmiş bir fantezi): Mezara konulan cesedin, yaşarken hastalığı sırasında “Antibiyotik kullandığı” Yanı sıra “Tarım ilâçlı ve hormonlu gıdalar tükettiği“ için çürümediği ve börtü böceğin de, bu nedenle yemediği, böylece 5-6 sene gömüldüğü ilk günkü haliyle kalıyormuş(!)

 SERADA yetişen Yaz ürünleri, küvözde; ilâç ve vitaminle yaşatılan çocuk gibi yetiştirilip Kış sebzeleri ile birlikte satılıyor. İklimler değişiyor; doğa isyan ediyor, obruklar oluşuyor, tayfunlar uçuruyor, sel ne var ne yok önüne katıp götürüyor. “Sen beni tahrip edersen, ben sana neler yapmam!” Der gibi bir sonuç. Geçmiş medeniyetleri tarihin derinliklerine gömen ve oyunun sonunda inen perde, bugünkü medeniyet için: 1 Kasım 4006 günü ineceği belirlenmiş. Bir Amerikan üniversitesince kıyamet günü tarihi olarak saptanmış(Alıntı) Gezegen, insanoğlunun tahribatını, herhalde üniversitenin belirlediği tarihe kadar tahammül edecek.

 DÜNYA nüfusu 8 milyara yaklaştı, 10 yıl sonra 12Milyar olacak. Nüfus her on yılda, 4-5 milyar artarsa, bu insanlar ne yiyecek, ne içecek? Cennet mekânı olsun, Vehbi Koç’un: “İki çocuktan fazla yapmayın” sözlerini anımsıyorum. 

NEYSE… Geçelim bunları da, gelelim sohbetin konusuna… Arkadaşımın yumurta ile ilgili yakınması karşısında: “Çok haklısın, tevekkeli değil benim, yumurta aldığım kadının sattığı yumurtalar da, aynen tarif ettiğin gibi!” Dedim. Hatta bir gün: “Bu yumurtalar neden bej veya krem renkli, beyaz yumurta yok mu?” diye sorunca: “Tavıkla gara da, undan. Gara tavıgın yımırtasının irengi bööle oluyoru!” Dedi.  “Neden siyah olmuyor?” Diye sorduğumda: “Eee gari… Gapgara yımırta mı oluu? Kim alıı, u yımırteye?” Diye itiraz etti.

 OYSA Değişik ülkelerde, değişik renkli yumurta var. Örneğin: Ameraucana ırkı tavuk mavi yumurtluyor ve protein değeri çok yüksek. Daha çok astım hastaları tercih ediyor. Hacıkadı ırkı tavuğun anavatanı Türkiye ve siyah renkli, ama yumurtası beyaz(!)

“PEKİ” Dedim Arkadaşıma: “Yumurtayı nereden alacaksın?” “Marketten alacağım; gezen tavuk, oturan ve yumurtlayan tavuk, hem gezen hem yemlenen tavuk yumurtası var. Bir de tamamen organik yumurta var ki, o tam istenilen ürün” Deyince, zaten kalkma vaktimiz gelmişti, hemen gittim markete, %100 katıksız organik yumurtayı aldım. Çift ambalajlı, içinde 8 adet ve tanesi 2.00 TL. Kabullendik ve hemen eve gelip birini haşladım… Sonuçta organik mi, değil mi bilemediğim, “Sarısı açık renkli yumurta! Yemek için hazırdı!” (Yumurta sarısı, tavuğun sağlık işaretidir! Turuncuya yakın renk çok iyi ve doğal beslendiğini, renk açıldıkça tavuğun beslenmesinin yetersiz olduğunun işaretidir. -Alıntı)   

 TAM bu yazıyı hazırlarken internette, rastlantı sonucu bir video izledim. Gözlerimle görmeseydim inanmazdım. İşgücü ucuz ülkede “el” ile yapay yumurta üretimi gerçekleştiriliyordu! Sakın teknolojik sistem ürünü diye düşünmeyin, tamamen ”El ile” (Nasıl yaptıklarını tarif etmem zor) Hem de “Merdiven altı” gibi bir yerde, iki kişi yumurta yapıyordu. Sonra, çalışanlardan biri yaptığı yumurtadan birini aldı, kameraya yaklaştırdı. Yumurta orta sertlikte pişmiş rafadan gibiydi. “Bıngıl bıngıl” Çatal batırdı, yumurta parçalandı ve leğenin içine aktı. Videoyu görmesem, gerçek yumurta der ve de iddia edebilirdim. Pes vallahi! İnsanın aklı duracak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI