ARDORE

 ARDORE

TÜRK Dil Kurumunun güncel Türkçe sözlüğünde, 616.767 kelime bulunmaktadır. Dilimize yabancı dillerden: 15389 kelime girerken, diğer yabancı dillere: 37433 kelime vermiştir.(Alıntı) “Ardore” İtalyanca bir kelimedir ve “Şevk” demektir.(Alıntı) “Şevk”inde Türkçe anlamı: (İstek ve Heves)dir. Uzun yıllar bu isimle çalıştırılan “Atapark”a nihayet, fiziki bakım yapılmış, yeniden düzenlenmiş, tefriş edilmiş, Muğla ölçüleri ile şık denilebilecek hale getirilerek ilk açılış yılındaki adı ile Belediye tarafından çalıştırılmaktadır.

 ANCAK 150 müşteri kapasiteli salonda, kadın ve erkekler için birer WC vardır ki, kapıları bitişiktir! Ayrıca, çalışan onca personel ve yoldan gelip geçen de, bu WC den yararlanmaktadır! Küçük, kısa ve dar koridorda, kadın-erkek yan yana sıra beklerken yansıyan görüntü, hiç hoş değildir, hatta çok çirkindir! Belediyeye yakışmamaktadır ve adeta utanç vericidir! Sorun mümkünse süratle çözümlenmelidir. Her nedense, WC konusunda Menteşe belediyesinin notu her zaman zayıftır ve sınıfta kalmaktadır! 

PERSONEL; güler yüzlü, saygılı genç hanımlardan ve beylerden seçilmiştir. Serviste ve mutfak bölümünden çalışan diğer genç hanımlar; temiz, düzenli ve hijyen kurallarına gösterdikleri özenle Menteşe Belediyesinin prestijini yükseltmektedir. Özellikle, dikkati Gürkan İlkin isimli şef pozisyonunda çalışan kişi çekmektedir. Zira kafeteryanın işletilmesindeki başarılı koordinasyonu ve yönetimi, hizmetin mükemmel akışını sağlamaktadır.

 ANCAK mekânda; çay, kahve, portakal suyu ve sac böreği satışı yapılmaktadır. Bu da, kafeteryayı çok sıradan bir yer haline getirmektedir. Böyle bir yerde sadece sabah kahvaltısı ve öğleden sonra sac böreği çok basit bir sunumdur! Örneğin: Evde yapılan, özellikle kalite ve çeşitliliği ön plâna çıkaran ve çayla tüketilen; pasta, kurabiye, börek,(Değişik türler) yaprak sarması ve tatlıların uygun fiyatla müşteriye ikramı, hem ev ekonomisini güçlendirir hem de güzel mekân sıradanlıktan kurtulur. Umarım, durum incelenir ve değerlendirmeye alınır.

 GELELİM Sayın Bahattin Gümüş başkana. Kendilerini; yeniden ve yine tereyağ dan kıl çeker gibi seçilmesi nedeniyle kutlar, seçim sisteminde köklü değişiklik olmazsa, “Uzuuun” yıllar katılacağı belediye başkanı seçimlerinden hep galip çıkacağını umarım.

 BU seçim sürecinde, görevliler billboardlara Bahattin Gümüş portresi ve: “Menteşeyi birlikte yönetiyoruz” sözlerini içeren afişi yapıştırmıştır. Birlikte dediği herhalde, belediye meclisi! Daha sonraki afişte ise: (Menteşeyi birlikte yöneteceğiz) yazıyordu ki, şimdi o afiş namevcut. “Menteşeyi birlikte yöneteceğiz” demesi seçimde öne geçmek ve demokrasi anlayışındaki derinliğini göstermek içindi, diye düşünüyorum. Hoş, karşısında pek güçlü rakibi yoktu ama olsun. “Ne Şeytanı gör, ne salavat getir.” Kabilinden tasarlanmış bir tedbirdi. Aslında: “Birlikte yönetiyoruz veya yöneteceğiz” sadece seçim için “Geçim” sloganıydı.

 SEÇİM sürecinin bir gününde, Bilboardaki afişe bakan eli bastonlu, gözlüklü ve oldukça yaşlı birini görünce, sessizce ve usulce yanına yaklaşıp bende afişi seyretmeye başladım. Hemşerimiz başını güya belli etmeden bana çevirdi. “Bu kim ki?” Der gibi, afişi bıraktı göz ucu ile ayakkabımdan şapkama kadar beni inceledi. Ama hiç belli etmiyordu(!) 

BU arada gol pozisyonuna girer girmez, bir afişe bir hemşerime bakarak: “Başkan, Menteşeyi seninle birlikte yönetiyormuş, bu konuda bir şey diyecek misin?” diye sordum. Hemşerimiz yaşlılığı nedeniyle durumu kavrayamadı. Soruyu iyice anlamak için aklını derleyip toplaması gerekiyordu. O nedenle, meraklı bakışı ile ne demek istedin sorusunu çağrıştıran: “Buyur!” Deyince, sorumu tekrarladım.

 MUĞLA ağzı ile tekrar sordu: “Nedipdurumuş dedin, anneyimedim?” Bu kez tane tane, yavaş yavaş: “Beyefendi! Menteşe belediye başkanı, “Eee” Diyerek, oraya kadar anladığını belirtince, devam ettim. “Menteşeyi sizin de katılımınızla yönetiyormuş, bu konuda ne diyeceksiniz?” Diye sorunca: “Arkıdeş ben bööle işleri garışman. Kimin ne ettigini bilmen” Dedi. Ama yine ve yeniden: “Bi daha de, baken! Barbaa nedipdurumuşuz?”(Birlikte yönetiyoruz sorusunu iyice açmak, ne anlama geldiğini kavrayabilmek için sormuştu.)

“Efendim sadece sizi değil. Hepimizi kastederek söylemiş. Bunda bir şey yok. Bu bir demokratik katılımdır.” Deyince: “Belediye başkanı mı demiş buna? Barbaa işe edipduruz deye?” “Evet o demiş” Dedim. Bir iki saniye durdu: “Ufagı mı, böyügü mü, hankısı?” Olduğunu sordu: “Menteşe” Dedim. “Anneşildi.” Dedi ve: “Eyi de, bennen barba öteki dönderipdurannaa kimmiş?” (Benimle birlikte diğer yönetenler kimmiş diyeceği yerde, dönderipdurannaa dedi. Çünkü yerel ağızda, iş yapmanın, çalışıp becermenin işi yürütmenin diğer tanımı döndermektir.) soruyu cevaplamama izin vermeden: “Bak arkıdeş! Ben bi yeri girmen çıkman. Her yere burnumu sokman. Evden gayfeye, gayfıdan camiye giderin. Başgan, beni nerde görmüş de, belediyeyi barba döndermişiz? Ben, bu işleri annıman bilimen. Diye biraz tedirgin olduğu anlaşılıyordu. “Beyefendi” Dedim, niye böyle düşünüyor sunuz? Bu bir Demokratik katılımdır, anlamıyor musunuz?” Sorum biraz tırmalayıcı olunca.

 Hemşerim horozlanıp, bastonu hazırladı: “Anneyimeyom, bişe mi deyordun?” Diye yeleleri kabartınca, yeniden: “Bak Hemşerim!” Diye başladım: “Bırak hunu yahu, yete gari. “Hay, barba döndermesi kapansın!” Diye mırıldandı. 

Tam ayrılacağımız sırada kaşlarını çatarak: “Sen esas kimsin baken?” diye soru yöneltti. Yanıtım: “Ben Muğlalıyım” oldu. “Neresinden?” Deyince “İçinden” Dedim, inanamadı: “Sen pek Moğlalıyı benzemazsın, ben de, Moğlalıyın.” Dedi. Havayı yumuşatmak için, içki içmeyeceğini tahmin etmeme rağmen: “Hadi birer duble rakı içelim de, öyle ayrılalım!” Teklifime sinirlendi. Tuhaf biri olduğumu düşündü ve: “Hedi yavrım baken, urlarosun! Senin kafa acık çatlak, tahtanın biri esik. Hedi, gülü güle!” Deyip kendisi de, evin yolunu tuttu. Arkasından bakıyordum. Tahminen 10-15 adım gittikten sonra durdu, geri dönüp 3-4 saniye baktı, sonra yine yürüyüşünü sürdürdü. Herhalde o arada: “Bu adam kafıdan kontak. Nerden bulundu geldikim?” Diye, düşünüp mırıldandığını tahmin ediyorum. Çünkü konuştuğumuz sürece, üzerimden şüpheci ve inceleyici bakışlarını hiç eksiltmedi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI