HERGÜN ORADAN GEÇİN, SİZİN DE ŞANSLI GÜNÜNÜZ BELİRLENSİN!

 HERGÜN ORADAN GEÇİN, SİZİN DE ŞANSLI GÜNÜNÜZ BELİRLENSİN!

 ÇOCUKKEN, adını "Ev guşu" diye öğrendik. Çünkü doğup büyüdüğüm ve yaşamakta olduğum şehirdeki cins adı böyle bilinir, böyle söylenirdi. Aslında adı Güvercin. Ama Muğla'da, zalim Şahinler kapmasın diye, kimliğini değiştirmiş, kendini "Ev Guşu" dedirmiş(!)Beyazı, grisi, siyahı ve kahverengi olanı vardır. İlgileneni çok değildir, halende öyle olduğunu düşünüyorum. Şehirdeki kahvelerden biri "Ev guşu" sevenlerin geceleri toplandıkları ve sadece "Ev Guşu" üstüne muhabbet ettikleri sosyal bir mekândı. Şimdi günümüzde de, gene öylemi acaba? Bu mekânın adı da, Muğla ağzı ile: "Guşculaa gavesi"ydi.

BİR kez, meraklı bir arkadaşımın zoru ile o kahveye gittik. İçeri girdiğinizde, tabiri caizse: Sigara dumanından göz gözü görmüyordu. Çünkü o yıllarda her yerde sigara içilebiliyordu.  İçerideki masalardan birinde, oturan dört kişi "Al papazı, ver kızı!" diye iskambil kâğıtlarını yere çarpıyor, papazı veriyor kızı alamıyordu. Çevresinde oturan birkaç kişi oyunu en az oynayanlar kadar heyecanla seyrediyordu.  

 BİR sehpa üzerinde tavla oynayanların ise, Dünyayı görecek gözleri yoktu. İzleyenleri ise bayağı çoktu. Oynayanlardan birinin durumu vahimdi. Çünkü uzun yıllar annesi yatağa mahkûm olarak yaşıyordu. Soluk soluğa kahveye gelen orta yaşlı komşusu, iki karış mesafeden Muğla ağzı ile: "Hişşt! Beni ba, acık evee anan öldü! Evdi seni beklepdurla, yörü!" dediğinde, başını kaldırmadan: "Du! Acık begle, hu el bitivesin, gidem!" Diye yanıtlıyordu. Çünkü kendinden geçmiş oyunun heyecanına kapılmıştı ki, ayağından çorabını çıkarsanız farkına varmayacaktı.

 KAHVENİN diğer masaları, birleştirilmiş "Ev Guşu Sevenler Derneği" mensuplarının sohbeti sürüyordu. İddialı kuş sahipleri arasında alış veriş yapılıyor, şahısların beraberinde getirdiği kuşlar el değiştiriyordu. Alış veriş sırasında kuşların, yetenekleri ile nitelikleri; paçalısı, paçasızı, parendecisi, pikecisi, takla atanı, bakla açanı gibi marifetlerden söz edilerek,fiyatlar buna göre belirleniyordu.

 ŞEHRİMİZDE ilk resmi ve katlı ev guşu konutu, 1960'lı yılların sonlarına doğru, zamanın belediyesi tarafından, bir marangoz zanaatı ustasına yaptırılmış ve parkın Güney yönündeki köşesine, yüksek metal bir sehpa üzerine monte edilmişti. İlk gördüğümüzde hayranlıkla izlediğimiz maket konut, "Ev guşları"na tahsisliydi. Guşlar; park'a nazır, çam ağaçları içinde, 3+1(!) dairelerde ikamet ederken, büyük ve kalabalık ev guşu aile topluluğu huzur içinde mutlu bir yaşam sürüyordu.

 GÜVERCİNLERİN böyle bir yuvaya kavuşması insanda ruhsal bir rahatlama sağlarken 60 yıl önce yapılan maket konut, o yılların insanı için ilginçti. Tabii; birazda o konutu yapan marangoz zanaatının eli becerikli ustası şâyân-ı takdirle alkışlanıyordu. Ayrıca park'a; Tavşan, Tavus kuşu ve birkaç hayvan çeşidi daha konulmuştu. Tavus kuşu pek güzel bir hayvandı ama öttüğü zaman, nasırına basılmış külhanbeyi gibi bağırınca yeri göğü inletirdi.

 GÜNÜMÜZDE de, geçmişteki daha basit şekilde yapılan iki maket konut, Güvercinler için "İnsan Hakları Parkı" na konuldu. Ama Güvercinler maalesef çevrenin kirletilmesinde vesile olmaya başladı. Çünkü yurttaş bu kuşları, özellikle; Bahar, Yaz ve Sonbahar aylarında beslemek için; her gün buğdayları rastgele yere serpiştiriyor, yanı sıra; suda ıslatılmış ekmek ve simit ile yemek atıkları oraya buraya, özellikle lokma meydanı havuzunun kenarına konuyor ve böylece ortaya çok kötü kirlilik fotoğrafı çıkıyordu.

 TABİİ, Güvercinler; bu inceliğin, bu iyilikseverliğin, bu kibarlığın altında kalır mı? Onlar da, simge bir kuş olması hasebiyle; milli piyango bileti almaları veya şans oyunu oynamaları için dışkısını, Belediye Kültür Evi ve Halk Bankasının bulunduğu apartman çatısı ile çevredeki elektrik direklerinden; o günün talihli yurttaşının(!) başına, olmazsa üstüne kondurup, şans kapılarını açık tutmalarını hatırlatıyor(!)

EYLÜL başlarında(Yazı bu nedenle kaleme alındı) tesadüfen önümde yürüyen ve üniversite öğrencisi olduğunu sandığım genç bir bayan, Halk Bank ile Belediye Kültür evi arasında iken tepeden bir hatırlatma mesajı gönderildi ki, kızcağız kötü durumda kaldı. Bu arada belki: "Bugün şanslı günüm(!)" deyip, talih oyunlardan birini oynamış mıdır bilmiyorum(!)

 DURUM bundan ibarettir. Kıssadan hisse. Şehrin pırıl pırıl orta yeri, sorumsuzca kirletiliyor! Güvercinler için en güzel alan, belediye parkı olduğunu düşünüyorum. Şehrin merkezi yeri ile çevresi, Bahar ve Yaz aylarında kirletilmesi hoş görünmüyor!

 Ama güzel yanı: "Kuşları şehrin bu noktasına alıp gelen ve milletin tepesine şey ettiren, çimleri gübrelettiren, ortalığı kirleten yönetici, tüm bunlara karşın akıllılık etmiş de iyi ki, getirmiş(!) Bu sayede hiç olmazsa şanslı gününüzü öğrenme fırsatı yakalıyorsunuz. Her gün oralardan geçin de, "Ev Guşu" sizinde, şanslı gününüzü belirlesin(!)

 

          

 

 

         

YAZARIN DİĞER YAZILARI