İL PANDEMİ KURULUNUN DİKKATİNE

                     İL PANDEMİ KURULUNUN DİKKATİNE              

 Geçen hafta Pazar günü, anneleri ile parka çıkan; salıncakta sallanan, kaydırakta kayan, halat merdivene tırmanan 3-4 yaşındaki çocuklar gibi pek sevinçliydik. Çünkü çarşı iznine çıkmıştık. Apartmanın kapısından sokağa çıkınca, önce etrafa, sonra gökyüzüne bakıp Dünya varmış yahu!" deyip tebessümle yürümeye başladık. Güngörmüş, acılar, sevinçler yaşamış 65 yaş üstü; babaanneler, anneanneler, dedeler kurallara uyup, maskelerini takmışlar. Bazıları eline bastonunu almış, yavaş adımlarla yürüyordu. İnsanımızı gözlemledim. Yurttaş haklı olarak, 50 gün sonra şehre yeni gelen birileri gibi, eşiyle etrafı inceleyici gözlerle bakıyor bir şeyler konuşarak yürüyordu.

 Evden 50 gün sonra yürüyüş için dışarı çıkan ve ağır adımlarla yürüyen tanıdık çift'e gözüm ilişti. İkisi de, çevreyi inceleyici gözlerle bakıyor, sonra yavaş sesle hararetli konuşmaya girişiyorlardı. Bir an, sanki naklen başka şehirden atanmış, memur bir aile imiş gibi düşündüm. Konuştuklarını duymuyordum ama onları şöyle konuşturdum: ".Muğla'ya geldik ama nasıl bir şehir acaba? İnsanları, örf adetleri, giyimleri kuşamları, konuşmaları nasıldır kim bilir? İnşallah sıkılmayız, çabuk alışırız" Diyorlar ve karşı kaldırımda yürüyorlardı. Hemşerilerimin aslında neler konuştuğunu tabii ki, bilemezdim. Gezinti yürüyüşlerini de, şöyle kurguladım. Lojmanda oturacaklardı, ama henüz eşyaları gelmemişti, bir iki gün otelde kalacaklardı. Tabii insan evden 50 gün kapı dışarı çıkmazsa, yansıttıkları görüntü itibarı ile akşam Muğla'ya gelmiş, sabah şehri dolaşmaya çıkmış yabancı gibi düşündürür insanı veya sadece beni.

Hemşerilerimi öyle görünce, 1950'lili yıllar da, İzmir fuarına giden bir ailenin, bir hafta kaldıktan sonra geri dönüşlerinde, mahalleden yakın görüştükleri hoş geldiniz demeye giderdi. Gidenler, aslında fuardan, dönenlerin gördüklerini, nerelere gittiklerini, hangi müzikholde, o yılların hangi sanatçısını dinlediklerini merak etmelerindendi. Aslında pek çoğunun, otobüste yerleri ayrılıp biletleri alınmıştı, birkaç gün içinde onlarda fuar'a gideceklerdi. Ancak ön bilgi kendileri için yarar sağlayacağından ve fuara girdiklerinde; nereye gidelim, nerede ne yiyelim, hangi sanatçıyı dinleyelim diye düşünmek yerine, gezenden öğrenmeyi, programlarını ona göre düzenlemeyi isterlerdi. Fuar'dan dönen aile ise, misafirlerine ilk soracağı: "Ne vaa, ne yok baken, nahasınız? Ölen galan vaa mı?" Sorusuydu. Çünkü merak önce bu soruyu sordururdu, eskiden. Altı üstü bir haftalık geziydi. Ama önce haberi öğrenip, sonra olayları değerlendirmek önemliydi! Öte taraftan, iki ay'a yakın evde kapalı kalan hemşerilerimizin de, çevresine bakarak yürümesi merakını gidermesi, hakeza fuardan dönen hanım kadar hakkıydı.    

 Bu Pazar günü de, izinliyiz. Ancak İl Pandemi kurulu durumdan mutlaka haberdardır. Ama yine de hatırlatmakta yarar olduğunu düşünüyorum. 17 Mayıs 2020 Pazar günü, hissedilen sıcaklık: (41) derece. Çünkü çöl sıcağı yaşayacağız. Dışarı çıkma izni verilen yaşlılar, 65 yaş üstü. Muhtemelen hepside tansiyonlu veya kalp sorunlu olabilir. İlaç kullandıkları muhakkak, bu yaşlılar, o gün, saat: 11.00- 15.00 arası gezmeye çıkarlarsa, virüsten evvel tansiyon bir kaçını: "Hadi gel bize gidelim, bizim orası daha güzel. Seni selvi ağaçlarının gölgesinde gezdiririm." Der götürür. Gerçi ikisi de, aynı yere götürür, ama hangisi önce götürür belli olmaz. Yani kapanın elinde kalırız(!) Gezinti saati: 17.00/19.30 olarak uygulanırsa, doğru verilmiş bir karar olur. Çünkü saatler değişmediğinden bir saat ileridedir. İl Pandemi kurulunun özel durumu dikkate, alacağını umuyorum.

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI