KISTIRMA

KISTIRMA

Neden her şeyi kendimize benzetiriz, bilmem. Acaba bu durum, ulusumuzun genlerindeki özelliklerden biri mi? Yoksa karmaşık duygularımızdan kaynaklanan ve gerek duyulduğu için: "Bu da bizden" demek için mi, böyle oluyor diye düşünüyorum!

Efendim konu şudur: YouTube'da bir şaka programı var! Bu program şakalarının birinde: Bir ülkedeki bir şehrin, yoğun insan trafiği olan kaldırımında ve bir alışveriş merkezi girişinde, büyükçe bir saksı içine, yapay sarmaşıklarla gizledikleri bir insanı oturtmuşlar. Olabildiğince doğal bir görünüm! Bundan daha âlâsı olmaz. Çünkü sarmaşık içinde bir insanın gizlendiği asla anlaşılmıyor. Gizlenen kişi ise gelip geçeni görebildiğinden ve de hiç kıpırdamadığından, insanlar hiçbir şeyin farkına varmadan, önünden geçiyor.  Ancak tam bu anda, saksı içindeki kişi hareketlenip ayağa kalkınca; kocaman bir salon çiçeği görünümü ortaya çıkıyor ki, bu ilginç an'a rastlayanlar; korkuyor ve kaçıyor. Tabii sonra bunun bir şaka olduğu açıklanıyor ve korku yaşayanlar kahkahalarla gülüyor. Bu vesileyle; adrenalin yükseliyor, mutlu ve kahkahalı kısacık bir zaman yaşanıyor.

Bu şakanın benzeri, bir büyük şehrimizde uygulanmış. Tabii taklit asla orijinaline benzemediği gibi, birazda ellerine yüzlerine bulaşmış. Örneğin: Gizledikleri insan, o haliyle saksı içinde cansız gibi durması gerekirken, sağa sola gelip geçene bakıyorum derken belli oluyor. Bu arada, geçenlere hamle yapıp korkutuyorum derken, saksı ile birlikte düşüyor. Yani, taklit etmeyi bile beceremiyoruz. Yine bir başka şakayı da, taklit etmek istemişler ama ortaya çok uydurma bir görüntü çıkmış.

Demem odur ki: İnsanımız pek çok şeyi özenip bezenerek, hatta taklit bile olsa, kendinden güzel ve ilginç bir şeyler katarak ve kurallarına uyarak yapmıyor. En basit hali ile ve bir an önce, çalışmasına ün kazandırmak için, yalap şalap ortaya koyuyor ve böyle olunca da, yaptığı eline yüzüne bulaşıyor.

Tuhaflıklarımız, bitip tükenmek bilmiyor. Üç/Beş yıl öncesine kadar, toplumumuzda bir hitap şekli takıntı haline dönüşmüştü. Bu takıntı halinde, örneğin: Bir kişi sizden küçük bir yardım talebinde bulunmak istediğinde: "Acaba yardım etme şansınız var mı?" diye soruyordu. Böyle bir istemde, niçin "Şans" olup olmadığı sorulmaz. Bilindiği gibi, doğrudan doğruya: "Yardım edebilir misiniz?" demek yeterlidir. Yanı sıra herhangi bir yerde, herhangi bir neden için, adınız ve soyadınıza gerek duyulduğunda, görevli kişi size, şöyle diyordu: "Adınızı ve soyadınızı söyleme şansınız var mı?" Allahallaaah. Şu sorunun; münasebetsizliğine, alakasızlığına ve acayipliğine bakın! Bereket versin, insana baygınlık veren bu çok şekerli kibar(!) soru şekli, kullanılmaz oldu da, kısa süre sonra unutuldu.

Facebook ta rastladığım iki inci. Ama ne inci, ne inci! Yıllar önce, bu günkü gibi alışveriş merkezleri, bu merkezlerin raflarında, ambalajlı çikolata ve türlü bisküvilere benzer şeyler bulunmadığı malumunuz.(Yaşlılara hitaben yazılmıştır!) Günümüzdeki AVM yerine bakkallar vardı. Ve bu bakkallarda; şekerlemeler, lokumlar, kavanozda akideler ve özel kutularında bisküvi satılırdı. Ancak kıyı kenar bakkallardaki bisküvilerin; bir-iki yıllık olması, gevrekliğini yitirip yumuşaması ve lezzetindeki kayıp bile, yenmesinde hiçbir sakınca oluşturmazdı. Zira iki bisküvi ve bir tanede lokum alıp, arasına koydunuz mu, günümüzün kremalı (ekler)i gibi yenilirdi!

Hafta içinde, arasına lokum konulan fotoğrafı facebookta görenler, geçmişe özlem duygularını bastıramadığından, mesaj göndermiş. Bir hanım, demiş ki: "Bizim memlekette buna Deve derler!!!" Tövbe estağfurullah. "Sayın bayan! Affedersiniz, lokumlu bisküvinin neresini Deve'ye benzettiniz? Birde Deve ile ilgisini, anlayamadım!" dedim.

Daha sonra okuduğum tanım ise Deve'yi yendi! Zira akıllara zarar bir tanımlama. Çünkü bir başka yerde de: "Asfalt" denirmiş. Allahümme inna sabirin. Tanrım, aklıma mukayyet ol! "Deve ve Asfalt" Lokumlu bisküvi o harika görünümü ile sizce hangisine benziyor?

Neyse ki, Çanakkale'de; biraz daha münasebetlisi, biraz daha uygunu ve biraz daha akla yatkın tanımı yapılmış: "Kıstırma" Tanrı'm, işte buna şükrediyorum!

YAZARIN DİĞER YAZILARI