KARYA'NIN BİR UCUNDA

KARYA'NIN BİR UCUNDA

Merhaba dostlar,

İki gün önce Karya'nın kuzeydoğusuna doğru uzanmış, oralardan becerebildiğimce görüntülü yayın yapmaya çalışmıştım. Eh ne yapalım! Cep telefonuyla olacak iş o kadarlık olur.
Aydın - Muğla - Denizli üçgeninin buluştuğu bölge sözün tam anlamıyla özgün. Mimarisiyle ve doğasıyla ben bana benzerim diyor.
Bu bölgeye Bozdoğan - Kavaklıdere - Muğla merkez ve Kale üzerinden gelmek isteyenler için yollar bakımlı. Hatta Muğla'dan gelen yol, birçok şehirlerarası yoldan çok daha güzel.

Bölgede gezilip görülmesi gereken çok yer olduğu için birkaç gün ayırmak gerek..

Bölgenin son günlerde çok tutulan yeri Kemer Barajı gölününün dağlardan sular taşıyan çayların derelerin buluştuğu bölgesindeki Arapapıştı Kanyonu.

Hani MFÖ'nün bir şarkısı vardır. Mııımm diye başlar..

Nerden başlasam 
Nasıl anlatsam Bodrum Bodrum...

Ben o şarkıyı, o gün Karya'nın bu özgün köşelerinde söyledim.

Kuşkusuz, Kavaklıdere - Nebiler üzerinden gelenler delik deşik edilmiş dağları gördükçe üzülecektir. Keşke maden şirketleri doğayı böyle tahrip etmeden çalışmayı deneseler.

Bu bölgede ova hiç yok. Köyler ve mahalleler hep yamaçlara kurulmuş. Lüksemburg'u anımsatan manzaralardaki fark, birçok evin artık metruk birer yapı olması. Buralar da kente göçlerden nasibini fazlasıyla almış.

Belki önemsemiyoruz; ancak kırsaldaki bu mahalleler, köyler o toprakların bize ait olduğunun bir göstergesi. Kentlere yığılan kırsalı bizsizleştiren bu akım bir devlet politikası ile mutlaka engellenmeli.

Bu devlet iş işten geçmeden kırsala dönük bir gelecek planlaması yapmak zorunda.

Kemer Barajı, Akçay (Harpasos) ve kolları üzerine kurulu çift işlevli bir oldukça değerli bir baraj. 1958 yılında Fransızlar tarafından kurulmuş. iki yıl önce görevliler;

"Hiç bir aksamını değiştirmedik. Her şey ilk günkü gibi çalışıyor. " demişlerdi.
Baraj kapakları kışın kapalı tutuluyor. Yazın kapaklar açılınca önce elektrik üreten su, Nazilli ovasının sulamasında kullanılıyor.
Bu baraj gölü son yıllarda yapılan birkaç yatırımla bir de turizm hizmeti yüklendi. Baraj gölünde gezi tekneleri tıklım tıklım. Kanyonlar da gerçekten görülmeye değer. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu her türlü övgüyü hak ediyor.

Bölgedeki Körteke, Örencik, Çamoluk görülüp gezilmesi gereken yerler. Körteke Kalesi de çıkabilecek olanlar için güzel bir yer. Milattan Önce 5. YY'a götürülen bir geçmişten söz ediliyor. Yakınlarda olduğu söylenen Cyatis kenti ve kale hakkında daha ayrıntılı bilgilere gereksim olduğu açık. Arapapıştı, kültürel değerler korunarak oluşturulacak turizm destinasyonuyla desteklenirse sadece kendisi kazanmaz; Bodrum - Marmaris hatta Kuşadası'na bile soluk aldıracak bir bölge olabilir.

Tütüncülük bu bölgede hâlâ devam ediyor. Yıllarca tütüncülük yaptık. İlk fidanlığa koştum.

Dost mu düşman mı olduğuna bir türlü karar veremediğim çok eski bir tanıdığa rastlamış gibiydim.

"İnkar etmem. Onun parasıyla okudum. Ama onun yüzünden çocuk uykularımı bile uyuyamadım."

Şimdi tam fide şaşırtma zamanı. Çamoluk'ta bizi ağırlayan Metin'e durumu soruyorum.

"Yapılmaz; ama alışkanlık. " diyor.

Bu yıl baş fiyat 18 liraydı. Bu fiyattan satanlar kurtardı. Ama çoğu kişi 14-15 TL'ye sattı. Emeğe mi yanarsın, masrafa mı?"

Sanki tütüncünün girdabını bilmez gibi.

"Ama yeni yıl için yine başlamışsınız." diyorum.

Sesinde çaresizlik.

"Ne yapalım. Geçen yılın ürününü satmadan yeni yıl için çalışmaya başlamak zorundayız. Bahtımız ne çıkarsa." diyor.

Aklıma ta öğrencilik yıllarında yazdığım "Yılı 13 Ay Olan Köy" başlıklı yazım geliyor.

Dün zordu bu ülkede; bugün dünden zor; daha kötüsü, yarın tam bir meçhul.

Birkaç yıl önce bu baraja su taşıyan en önemli çaylardan biri Sarhoş Çayı üzerine birilerinin HES yapma girişimi vardı. Umarız gördüğü her güzel yere işaret koymayı marifet sayan paragözler bu cenneti de bitirmezler. Sarhoş Çayı üzerine yapılacak bir HES cinayetten başka bir şey olamaz. Bırakalım çocuklarımız da bu güzellikleri yaşasın. Bu yurdun tüm doğal kültürel zenginliklerinin üstüne ganimet malı gibi atlama gafletinden kurtulmak zorundayız.

Sarhoş Çayı şimdilerde öyle gürül gürül akmıyor elbette. Ama çevresindeki harımlara, mandallara bereket suna suna akarak 
Kemer Barajına karışıyor. Barajı besleyen suların her biri değerli.

Bugün o dağlarda hâlâ keçi çıngırakları yankılanıyorsa; o köylerde insanlar karın doyurma telaşındaysa Sarhoş Çayı gibi çayların sayesindedir.

En başta dediğimiz gibi buraların bu yurdun parçası olduğunun göstergesi o dağlarda yamaçlarda inatla tüten üç beş bacadır.

Dileyelim ki devlet, o bacaların sayısının artmasını sağlayacak önlemleri bir an önce alsın.

Özelleştirilen ormanların, suların, maden sahalarının ve toprak toplulaştırma yasalarıyla köylünün elinden çıkacak olan o küçük küçük bağların bahçelerin uluslararası şirketlerin eline geçtiği gün bilelim ki iş işten geçmiş olacaktır.

HAT

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI