Anılar güncesini döktüm bu gece sayfama; İş yaşamım.

Anılar güncesini döktüm bu gece sayfama; İş yaşamım.

 

Gün 24 Nisan’dı. Yıl 1992 . O gün artık Kültür Bakanlığı’nın bir parçası olacaktım , içindeki tarihsel- kültürel dokularını yakından tanıyacak, dokunacak ve tutacaktım. 
Şevk ve heyecanla merdivenlerden yukarı çıkarken , içim bir o kadar titrek çalışma hayatımın devam edeceği yere koşuyordum.

O içimdeki hiç sönmeyen heyecan ve aşk daima, o ilk günkü gibi yandı, koştu. Hem işime, hem çalıştığım kurumuma saygı, sevgi çok yakışmaktaydı…

Muğla , şehrimin zenginlikleri sosyal, kültürel -tarihsel arkeolojik , hiç biter mi, diner mi? 
Kazdıkça işinizi, hep kucaklayacak, yeni dokulara, yeni heyecanlı şeylere yelken açacaktınız .Yeter ki sevin . O sevgi, sabır sizi yeni amaç ve koşulara hazırlar .

İşte o gün 24 Nisan . 
O gün biraz hüzünlüydüm, o gün aynı anda çok yakından, bir ailem duygusu içerisinde güven ve huzurla çalıştığım,  birlikte olduğum çok değerli insanlar, Ekinci ailesi .

Hep çalışmalarından çok keyif aldığım çok renkli ve zengin çalışma tutkusu,sürekli temposu yüksek olan Oktay Ekinci (ebedi yerinde Işık’lar içinde dinlensin, özlüyoruz, saygıyla anıyorum ) renkli çalışma hayatımın anılar ile dolu yedi yılını geçirdiğim anlardır .

Öncelikle işverenim sevgili ağabeyim, patronum Oktay Ekinci’leri İstanbul’a uğurluyordum. Zordu, o an ayrılıktı, yalnız kalmıştım.

İş yerimize, büromuza kimler geliyordu ? Tüm resmî kurum temsilcileri, akademisyenler, yazarlar -şairler, sanatçılar, turizmciler, gazeteciler, siyasetçiler , başkanlar , milletvekilleri, çevreciler, eğitimciler, mimarlar , mühendisler, yerli yabancı turistler ,iş adamları müteahhitler, proje sahipleri.

Tüm sendikalar, dernekler , ulusal basın, televizyoncular, haberciler , belgeselciler. İnsana dayalı, yüreğe dokunan programlar. Kentler geçmişten geleceğe kültürleri ile yaşarlar, demekteydi.

Bu denli geniş yelpaze ve iş çalışma hayatının içinden Kültür’e doğru.
O heyecan ve çalışma aşkını daima taşıdığım, yeni iş yerim Bakanlığım. Yıl 1992 idi.

O bakanlık ki; 
Kültür ve Turizm Bakanlığının bir parçası olabilmek , o ruhu taşımak hem çok kıvanç , mutluluk vericiydi, hem de çok iş, sorumluluk, çok çalışmak gerektiriyordu .

İşte o gündür bu sürecin ve oluşumun içinde olmak . Bugün yıl 2018 . Ekim 12, heyecan ve aşkla daima ve şimdi adımız Kültür ve Turizm Bakanlığı’mız . O, asil bir duygu.

Ve, Bakanlığımız özel bir duygumuz olmuştur. Böylesi heyecanlı tarihsel, kültürel bir bakanlığın bir parçası olmak, kıvancı , misyonu ilkeleri ve vizyonu.
Her daim misyonumuz, vizyonumuz en önde olmuştur.

24 Nisan 1992 ve yıl 12 Ekim 2018 aynı heyecan, , aynı tutumla hep daha aşkla, kalple.

Ruhumun ayrı düşünülemeyeceği kütüphanemden ve Bakanlığımızdan ayrılma günümdü.

O sevgidir .Öylesine bir sevgi ki o. Kanat çırpmıştır gelecek yıllara uçmak için. Ve bu Kütüphane için verilen emekten daha güzel , doğru ve anlamlı, insanca bir duygudan daha doğru ne olabilir ki?

Ve ben bu Kütüphanede iken hedeflerini çizmiş, sorunlarını en aza indirmiş, yöremde kökleşen , çalışmaları ile daha cıvıltılı bir Kütüphane bırakmak istedim...!!!

Sonsuz olan tek şey "SEVGİ."

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI