BEYCE SULTAN HÖYÜĞÜ/ÇİVRİL

                Değerli okurlar, Fatim Hanım, bize tüm Çivril ovası ve çevresini gezdirdikten sonra akşama doğru BEYCESULTAN Höyüğüne getiriyor. Daha uzaktan Höyük tepesini görünce sanki GÖBEKLİTEPE HÖYÜĞÜ' nü görmüş gibi oluyoruz. Çünkü bu kazı alanının üzeri de mükemmel bir çatıyla örtülmüştü. Hafif bir tırmanıştan sonra höyüğün üzerine çıkıyor ve koruma tırabzanlarına yaslanarak kazı alanını izlemeye başlıyoruz. Fadim Hanım, bize höyüğün tarihçesini anlatmaya başlıyor. Öyle bilimsel, arkeolojik ve arkaik terim ve kavramla kullanıyor ki, sanki bir arkeolog. Yıllardan beri antik alanları dolaşıp gezdiğimiz ve yazdığımız için bu bizim dikkatimizden kaçmıyor. Meğer Fadim Hanım, gerçekten de arkeoloji okumuş. Pamukkale Arkeolojide okumuş ve hocalarından biri de bizim Yatağan STRATONİKEİA' daki Hocamız Prof. Dr. Bilal SÖGÜT imiş. Bizim Hanım, Fadim Hanımla konuşurken O' nun arkeoloji okuduğunu öğrenmiş ve bunu bana daha sonradan söylüyor. Ayrıca Fadim Hanım Sanat Tarihi öğretmeni imiş de. İlgili fotoğraflarımızı çekip yeterince höyüğün çevresini gezdikten sonra dönüyoruz. Biz size en iyisi belediyenin bize verdiği broşürden (tanıtım kitapçığı) bu höyükle ilgili bilimsel verileri aktaralım:
                NEREDE?: Çivril ilçesi Menteş ve Kocakaya beldeleri sınırları içinde yer alan BEYCESULTAN HÖYÜĞÜ, Batı Anadolu' nun en büyük yerleşimlerinden birisidir. Adını 13. Yüzyıl ortalarında Moğol istilasından kaçarak Anadolu'ya gelen ünlü Türkmen Dervişi Beyce Sultan' dan almıştır.

                YARIM ASIRLIK BİR HİKÂYE: Yerleşimde ilk arkeolojik kazı çalışmaları 1954 yılında Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü adına Seton Lloyd ve James Mellaart tarafından başlatılmış olup 1959 yılına kadar 6 sezon devam etmiştir. 1959 yılından itibaren uzunca bir süre ara verilen arkeolojik kazı çalışmaları, 2007 yılında Ege Üniversitesi adına Prof. Dr. Eşref Abay başkanlığında tekrar başlatılmış olup halen devam etmektedir. Höyükte ilk iskânın Geç Kalkolitik Dönemde başladığı ve kesintisiz olarak Geç Tunç Çağ sonuna kadar devam ettiği anlaşılmıştır. SX açmasında tespit edilen bu yerleşim sürecinin 40 kültür katından oluştuğu ve bir bölümünün bu günkü ova seviyesinin 4 metre altında kaldığı görülmüştür. Bu veriler, yerleşimin ilk kurulduğu dönemlerde yaşam seviyesinin günümüz ova seviyesinden yaklaşık 4 metre daha düşük olduğunu ve geçen süreçte Küfü Çayı ve Menderes Nehrinin taşıdığı alüvyonlarla dolarak bu günkü seviyeye ulaştığı anlaşılmaktadır.

TABAKALANMA: Yeni dönem kazı çalışmaları ağırlıklı olarak yerleşimin batı konisi üzerinde yaklaşık 1500 metrekarelik bir alanda sürdürülmektedir. Bu çalışmalar sonunda alanda Selçuklu Beylikler Dönemi' ne (M.S. 13. 14. YY), Bizans Dönemine (M.S. 11. 12. YY), Geç Tunç Çağa (M.Ö. 1600-1200) ve Orta Tunç Çağı' na (M.Ö. 2000-1600) ait mimari yapılar ve buluntular açığa çıkarılmıştır. Selçuklu Beylikler Dönemi ve Bizans Dönemlerinde köy karakterinde küçük bir yerleşim olduğunu tahmin ettiğimiz BEYCESULTAN yerleşimi, GEÇ TUNÇ ve ORTA TUNÇ Dönemlerinde bölgenin en önemli şehirlerinden birisidir. HİTİT yazılı kaynaklarından elde edilen verilere dayanarak GEÇ TUNÇ Çağlarda BEYCESULTAN' ın ARZAWA konfederasyonuna bağlı MİRA Kuwaliya Ülkesinin başkenti olduğu düşünülmektedir.

SARAY: 1954-1959 yılları arasında kazılan ve bir yangın sonucu yıkılması sebebiyle "YANIK SARAY" olarak adlandırılan anıtsal yapı, kazıldığı alan itibarı ile 3850 metrekarelik bir açığa çıkarılmıştır. Saray yapısının toplam uzunluğunun yaklaşık 80 metreye yaklaştığı tahmin edilmektedir. Yapının henüz 70x55 metrelik bölümü kazılıp açığa çıkarılabilmiştir. J. Mellaart, "YANIK SARAY" olarak adlandırılan yapının HİTİT KRALI LABARNA veya 1. Hattuşili' nin ARZAWA ülkelerine düzenlediği seferler sırasında yıkılmış olduğunu iddia etse de saraydan alınmış C14 tarihleme örnekleme yaşının daha erken bir tarihe, yaklaşık olarak M.Ö. 1765 yıllarında yıkılmış olabileceğine işaret etmektedir.

TÜRBE: Anadolu' da Türk Kültürünün gelişmesinde ve Anadolu' nun iskân edilmesinde önemli payı olan Anadolu ALPEREN' i BEYCESULTAN, yöre halkının saygınlığını ve itibarını kazanmıştır. Selçuklu mimarisi geleneğini yansıtan türbe yapısı, kesme taş, tuğla ve devşirme mermer bloklarla inşa edilmiştir. Sekizgen prizma gövdeli yapı, bir kubbe ile örtülüdür. Kubbe üzerinde yer alan pramidal külah günümüze ulaşamamıştır. Türbenin basık kemerli giriş açıklığı doğu cephesindedir. Türbe, 2013 yılında restore edilerek ziyarete açılmıştır.  

BEYCESULTAN TÜRBESİ: Çivril ilçesi sınırları içerisinde bulunan BEYCESULTAN HÖYÜĞÜ üzerinde yer almaktadır. Höyüğün kuzey tarafında konumlanmış olan türbe binası tamamen Selçuklu mimarisi tarzına sahiptir. Sekizgen bir plan üzerine yapılmış, doğu yönünde yüksek olmayan bir kapısı bulunmaktadır. Güney cephesinde ise bir penceresi mevcuttur. Türbenin yapımında devşirme taşlar, devşirme mermer ve tuğla kullanılmıştır. Kapısının üzerinde monoblok yay formlu mermer kemer bulunmaktadır. Kubbesi tuğladan yapılmış olup üzeri sıvalıdır. Sandukası batı duvarına bitişik olan türbenin zemini tuğla karo kaplamalıdır. Sanduka üzerindeki şahideler devşirme malzemeden yapılmıştır. Türbenin kitabesi bulunmamaktadır.

                Neredeyse bir gününü bize ayırarak Çivril'in önemli noktalarını gezdirip bize gösteren ve bilgilenmemizi sağlayan Fadim Hanım' a ve bu yetkiyi ve izni kendisine veren Belediye Başkanı Sayın Niyazi VURAL Bey'e sevgi, saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI