CENNET-CEHENNEM OBRUKLARI/SİLİFKE

CENNET-CEHENNEM OBRUKLARI/SİLİFKE

                Değerli okuyucular, Mut' tan Silifke'ye inip de Cennet/Cehennem obruklarını sorduğumuzda sol tarafta Mersin yönüne 30 km. kadar gittiğimizde yol üzerindeki levhadan sola; dağlara doğru çıkıp obruklara ulaşacağımızı söylediler. Biz de aracımızla sağımıza denizi, solumuza Akdeniz kayalıklarını alarak gaz açtık ve çabucak obrukların olduğu yere ulaştık. Ören yerlerine ve müzelere girişte öğretmenlerden ve 65 yaş üzeri vatandaşlardan ücret alınmıyor. Bildiğiniz üzere bir kereye mahsus 60 tl. verip Müze Kartı çıkartıyor ve bir yıl boyunca ülkemizdeki bütün müze ve ören yerlerine ücretsiz girebiliyorsunuz. Bu da yetmiyor ve bu yerlere bir günde iki kez bu kartla ücretsiz girebiliyorsunuz. Hem Cennet Obruğunda, hem Cehennem Obruğunda büyük gelişmeler ve değişiklikler olmuş. Otuz yıl kadar önce Mersin'e Hizmet İçi Eğitim Programı için geldiğimde buralar çok daha bakımsız ve ilkeldi. Kurs merkezi, bizi Mersin, Tarsus ve çevresinde ne kadar ören yeri, mağara, doğal ve özel yerler varsa hepsini gezdirmişlerdi.

Cennet Obruğunu oluşturan, yüzeyden gittikçe derinleşen çukurun dibine doğru 452 basamakla iniliyor. Yolun tam da yarılarında bir kilise yapısı göze çarpıyor. Kiliseyi de geçerek obruğun derinliklerine doğru iniyorsunuz. En dipte yerin aşağılarından/derinlerden gelen uğultular olduğunu duyuyor ama ne olduğunu göremiyorsunuz. Bunun yeraltından gelen bir yer altı ırmağının sesi olduğunu söylüyorlar. Yüzeyden obruğun diplerine, kilisenin yakınına inen/çıkan bir asansör yapmışlar. Bu asansöre inerken yalnızca özürlüler ve 65 yaş üstü vatandaşlar binebiliyor. Ama çıkarken herkes bu asansörle çıkabiliyor.  Cehennem Obruğuna gelince önceden kuyu görünümündeki obruğun çevresi bile koruma altında değildi. Şimdi ise Obruğun çevresini koruma altına almışlar, daha girişten itibaren merdivenlerle obruğun kuyu ağzına kadar çevresine korumalı merdivenler yapmışlar, bu merdivenler obruk kuyusunun ağzını yarıya kadar örtecek biçimde CAM TERASLA donatmışlar. Cam teras üzerine çıkarak CEHENNEMİN DİBİNİ rahatça görebiliyorsunuz. Ama Cehennemin dibinde öyle sandığınız gibi ateş falan yok. Yemyeşil ağaçlar ve bitkilerle kaplı. Yan duvarlarında dağcıların aşağıya inip çıkarken kullandıkları demir çivileri kayaların yarıklarında görebiliyorsunuz.  Cehennemi ve Cehennemin dibini bu CAM TERAS' tan izleyip fotoğraflamak müthiş bir zevk veriyor. Emeği geçenleri kutluyoruz. Biz, en iyisi bu obrukların resmi tarihçesini/açıklamasını size Resmi Levhalardan verelim:
"CENNET OBRUĞU: Narlıkuyu Mahallesi, Hasanaliler Mevkiinde;  Cehennem Obruğunun yaklaşık 50 metre güneybatısında yer alan CENNET Obruğu, 70 ila 135 metre derinliğindedir. Bu da bir çöküntü obruğu olup Miyosen döneminde oluşmuş, sığ denizel kireçtaşı katmanları içinde karstik süreçler sonucunda oluşmuştur. CENNET olarak adlandırılmış olan çukura 452 basamakla inilmektedir. Cennet çukurunun en derin noktası 135 metre derinliğe sahiptir. Ağız genişliği ise 200 metre civarındadır. " Cennet Obruğunun dibine inerken yarı yolda bulunan kilise ile ilgili ise şu açıklamalar bulunmaktadır.

MERYEM ANA KİLİSESİ: Kilisenin ilk olarak tarih literatürüne geçmesi 1905 yılında Gertrude Beli tarafından sağlanmıştır. Küçük kilise, 12x4x6.7 metre ölçülerinde dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiştir. Kuzey uzun kenarda 8, güney uzun kenarda 6 pencere açıklığı bulunmaktadır. Narteksi (Kilisenin ana giriş kapısı) olmayan tek naoslu (tapınak, ilahın evi, oda ev) ve üstü açık kilise örneğidir. Üzeri örtülü apsisin kuzey ve güneyinde birer adet paslaforion (keşiş odası) bulunmaktadır. 1850' li yıllarda cami olarak da kullanılmıştır. Kilisenin giriş kapısı üzerindeki 4 satırlık kitabeden kilisenin V. Yüzyılda Aziz Paulos adında dindar bir kişi tarafından Meryem Ana' ya ithafen yaptırıldığı ifade edilmiştir. " Şimdi de Cehennem Obruğu Kitabesine gelelim:

"CEHENNEM OBRUĞU: Narlıkuyu Mah. Hasanaliler Mevkiinde, Cennet Obruğunun 50 metre doğusunda yer almaktadır. Ağız çapı 50 metre olup en derin noktası 128 metre civarındadır. Son derece sarp olan bu çukura inilememektedir. Çok tanrılı Yunan kültürünün ürünü olan ünlü bir hikâyenin bu mekânda geçtiği rivayet edilir. Farklı anlatımları/varyantları olan bu hikâye özetle şöyledir:

" Mitolojiye göre yüz başlı alev püskürten dev bir ejderha olan TYPHON, zaman zaman tanrılar tanrısı Zeus ile savaşmaktadır. Bu çarpışmaların birinde Zeus'u yenilgiye uğratmış ve tanrıyı KORYKOS' ta daha sonra CEHENNEM ismi verilmiş olan bu mağaraya kapatmıştır. Tanrı'lar dünyasının bir diğer önemli ismi olan HERMES, PAN ile birlikte ZEUS' u bu mağara' dan kurtarmış ve bu kez ZEUS, TYPHON' un peşine düşmüştür. TYPHON' u gördüğünde ETNA dağını dev ejderhanın üzerine fırlatarak onu yerin derinliklerine hapsetmiştir. Antik dönemin en korkulu volkanı olan ve günümüzde de aktif bir yanardağ olan Sicilya adasındaki Etna Yanardağı' nın hikâyesi de bu Mitoloji ile bağlantılıdır. Bu hikâyeye dayanılarak belki de bu ürkütücü derinlikten ötürü bu ismi almıştır." Bu obrukları size fotoğraflarla daha iyi anlatabileceğimizi düşünüyoruz. Haftaya daha beteri olan KANLI DİVANE.

YAZARIN DİĞER YAZILARI