DORYLAİON/ESKİŞEHİR


                Değerli okurlar, Sazova' dan ayrıldıktan sonra doğruca kent merkezine doğru ilerliyoruz. Eskişehir'e bundan neredeyse 45 yıl kadar önce o dönem iktidarının gençleri bir araya getirip tanışıp konuşmaları, ülkenin gerçek yaşamına yakından tanık olmaları ve birlikte yaşayıp, çalışıp bir orta paydada buluşmaları için başlattıkları "GENÇLİK KAMPLARI" nedeniyle gitmiştim. Mihalıççık Ormanlarında bir ay kadar kalıp yöreyi, ormanı, çevre köylerini gezip görmüştük. Hatta Orman idaresi bizi topluca götürerek "Sakarbaşı" olarak bilinen yerde balık yedirmişlerdi. Orman içinde yangın kulelerine çıkararak seyir tepesi durumundaki yerlerden çevreyi incelemeye çalışmıştık. Hatta bizi SARIYAR BARAJI' na götürerek barajı gezdirmişler ve içerideki dev tribünleri izleterek elektriğin nasıl üretildiğini göstermişlerdi. Şehre indiğimizde bir kanal boyunca yürümüş ve kanaldaki gondolları izleyip fotoğraflamıştık. Daha bu güne kadar şehrin merkezinden geçen Sakarya ırmağının bir kolu olan Porsuk çayını bilmiyor ve şehirdeki suyun yalnız gördüğüm kadar olduğunu sanıyordum. Meğer Porsuk çayı şehrin göbeğinden gürül gürül akıyor ve üzerindeki renk renk köprüleri ve kıyılarında seyran eden gondollarıyla bu modern şehre hayat veriyormuş. Gerçi biz 18.00' dan sonra merkeze indiğimiz için eşim gibi gondola binmek için koşturanlar ne yazık ki, bu isteklerine kavuşamadılar. Çünkü bu saatten sonra gondollar çalışmıyormuş. Pazar günü ve de akşamüstü idi, yani kentlerin en kalabalık olduğu saatlerdi. Şehir öyle kalabalıktı ki, neredeyse iğne atsan yere düşmez kabilindendi. Sonra çok temiz ve düzenli idi. Eeee tabi olacak bu kadar, Türkiye'nin en kalabalık Açık Üniversitesi burada. Aydın, modern, örnek bir kent. Her nereye baksan modernliği, çağdaşlığı, örnek kent olmanın unsurlarını görüyorsun. Çarşıda biraz dolaştık. Sonra da bizi "ESPARK" diye bilinen yere çağırdılar. Çünkü artık dönecektik ve otobüsümüz oradaydı. Artık karanlık basmıştı ve her yerde ışıklar yanmıştı. Gündüz ne kadar görkemli ve şaşaalı ise gece de aynı güzellikte idi. Ne yazık ki, Eskişehir'in belki binde birini bile göremeden ayrılıyorduk. Eskişehir, ne kadar eski diye küçük bir araştırma yapalım dedik. Gerçekten de oldukça eskiymiş. Hatta düne kadar bir kasaba niteliğindeymiş ve bir ara Kütahya Beylerbeyliğine ve Ankara Beyliğine bağlı kalmış.

                "Bu günkü Eskişehir İli, Eski ve Orta Çağlarda Yunanca DORYLAİON, Latince DORYLEAUM ismiyle tanınan bir kentti. Arap kaynaklarında ise şehrin adı, DARAULİYA, ADRULİYA olarak verilmiş. DORYLAİON, antik kaynaklarda önemli yolların kavşak noktasında kaplıcaları ile ünlü, ticaret ve zenginliğe kavuşmuş bir Frigya şehri olarak geçer ve şehrin kurucusu olarak Eretrialı DORYLEOS gösterilir.  Özellikle Bizans çağında önem kazanan kentte İmparator Justinianos' un yazlık sarayının varlığından söz edilir. 19. Yy. da birçok gezgin ve bilim adamı, bölgeye yaptıkları gezilerin ve araştırmaların sonucunda Eskişehir' in 3 km. kuzeydoğusunda, Porsuk çayının kuzeyinde yer alan bu günkü adıyla "ŞARHÖYÜK" ören yerinin antik DORLAİON şehri olduğunu saptamışlardır. Burası 17 m. Yüksekliğinde, 450 metre çapında Orta Anadolu'nun orta büyüklükteki höyüklerden biridir. Burada 1989 yılından itibaren Kültür Bakanlığı ve Anadolu Üniversitesi adına Prof. A. Muhibbe DARGA başkanlığında bir ekip tarafından arkeolojik kazılara başlanmıştır. Halen devam etmekte olan kazılarda şimdilik Osmanlı Döneminden İlk Tunç Çağına kadar geri giden sürekli bir yerleşimin olduğu saptanmıştır.

                Dorylaion-Şarhöyük, Bizans'ın Selçuklular' a karşı korunmasında büyük rol oynamış, ancak 1176' da Selçuklu Sultanı 2. Kılıçaslan'ın Bizans İmparatoru Manuel Komnenos' u mağlup etmesinden sonra kent, Selçuklular' ın egemenliği altına girmiştir. Bundan sonra uzun bir zaman yıkık ve terk edilmiş olan Dorylaion-Şarhöyük' ün yakınında harabenin güneyinde yeni bir yerleşme kurulmuştur. W. M. Ramsey' in bildirdiğine göre büyük olasılıkla Droylaion harabelerine ESKİŞEHİR adı verilmiş ve bu ad o zamandan bu güne uzanıp gelmiştir. İlimiz çok eski bir yerleşim merkezidir. Bölgenin ilk yerleşim noktası, şimdiki yerin 6 km. kuzeyindeki DORYLAİON' dur. Tarihinin çok eski olmasından dolayı da ESKİŞEHİR adı verilmiştir. Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu çıkan eserlerin verdiği bilgilerden Eskişehir ve yöresinin, M.Ö. 3000 yıllarına kadar varan eski bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmaktadır. Anadolu' da M.Ö. 2000 yılında hüküm süren HİTİTLER devrinde de Eskişehir'in önemi ve yeri dolayısıyla ETİLİK (Beylik) olduğu görülmektedir. M.Ö. 1200 yılından sonra Frigler, Anadolu' ya girmiş ve Eskişehir bir Frig şehri olarak DORYLAİON adı ile kurulmuştur. Frigler' den sonra şehir, Lidyalılar' ın, M.Ö. 546 yılında da Persler' in hâkimiyetine girmiştir.  M.Ö. 334 yılında İskender'in eline geçen Eskişehir, 323 yılına kadar Helenizm Dönemini yaşamıştır. M.Ö. 190 yılında Romalılar' ın eline geçen Eskişehir, 395' te Roma'nın ikiye bölünmesine kadar Roma İmparatorluğu'nun, sonra da Bizanslılar' ın idaresinde kalmıştır. Büyük Selçuklu İmparatorluğu zamanında doğudan gelen birçok Türk Boyları, Bizanslılar' ın zayıflığından yararlanarak Doğu Anadolu'ya yerleşmeye başladılar. Selçuklu Hükümdarı Alparslan'ın 1071 Malazgirt Savaşı zaferinden sonra Türkler'e bütün Anadolu açıldı. Süratle ilerleyen Türk orduları 1074' te Eskişehir'i aldılar. Bundan sonra Eskişehir, doğudan devamlı gelen boylar için bir yerleşme noktası oldu. Eskişehir, Anadolu Selçukluları ile Haçlılar arasında yapılan kanlı savaşlara sahne olmuştur. Şehir, ancak 1877-1878 Osmanlı-Rus harbinden sonra muhacirlerle beraber kalabalıklaşmaya başlamış ve gelişmiştir. Asıl gelişme de demiryolunun yapılmasından sonra olmuştur. Eskişehir, Fatih'in ilk zamanlarına kadar Ankara Beyliğine bağlı kalmıştır. 1451 yılından sonra Kütahya'nın Beylerbeylik haline gelmesi üzerine Kütahya Beylerbeyliğine bağlanmıştır. 1841 yılından sonra değişen idari taksimatta Eskişehir, merkezi Bursa olan Hüdavendigar Eyaletine bağlanmış ve 1923 yılına kadar kaymakamlıkla idare edilmiştir. "

"KURTULUŞ SAVAŞI nda Eskişehir" konusuna çok uzun olması nedeniyle giremiyoruz.

"CUMHURİYET DÖNEMİNDE ESKİŞEHİR: Cumhuriyetin ilanından sonra sancak ve mutasarrıflıkların il yapılmaları üzerine Eskişehir'de 1923 yılında il olmuştur. 1926 yılında Eskişehir'in Sivrihisar, Mihalıççık ve Seyitgazi olmak üzere üç ilçesi vardı. 1954 tarihinde 6321 sayılı kanunla Çifteler, Mahmudiye, 1957 tarihinde 7033 sayılı kanunla Sancakaya ilçe haline getirildi ve ilçe adedi 6'ya çıkmış oldu. Daha sonra 1987' de 3392 sayılı kanunla Alpu, Beylikova, İnönü; 1990tarih ve 3544 sayılı kanunla Günyüzü, Han ve Mihalgazi ilçe olmuş ve böylece ilçe sayısı 12' ye çıkmıştır. Gelecek yazılarımızda buluşmak ukuduyla.

YAZARIN DİĞER YAZILARI