ETRİM TONGUÇ TARIM OKULUNDA YÖRÜK ÇALIŞTAYI

ETRİM TONGUÇ TARIM OKULUNDA YÖRÜK ÇALIŞTAYI

                Değerli okurlar, Cuma akşamı Üniversitedeki Âşıklar Şöleninden sonra ertesi günü de batıya doğru yolculuğa devam ediyoruz.

                Bu güzel bahar gününde, yeşillikler içinde ve çiçek kokuları arasında yolumuza devam ederek Milas'ı teğet geçiyor, Güvercinlik'e inmeden sola saparak Meşelik köyü üzerinden Karaova' ya giriyoruz. Kasabayı geride bırakıp levhalardan köyleri takibe başlıyoruz. Pınarlıbelen levhasının yanında ETRİM adını görüyoruz. Hiç duymadığımız bu isim ilgimizi çekiyor (1. Üzengi, 2. Betonarme yapıda üzengi şeklinde bir donatı elemanı' anlamına geliyormuş). Köye girdiğimizde büyük bir çınar ağacı altındaki araçları görüyoruz. Biz de aracımızı oraya konuşlandırıyoruz. Hemen yolun arkasında bir okul binası görüyor ve oraya doğru yönelmişken Hanım, "Aaaa, İlker Hocam!" Diyerek İlker ALTINSOY Hocamızı gösteriyor. Aynı anda O da bizi görüyor ve merhabalaşıyoruz. Hocam, yukarıya doğru tırmanıyor. Yamaçtaki okulun avlusuna doğru tırmanırken eskimiş demiryolu traverslerinden yapılmış merdivenleri tırmanarak okulun önüne geliyoruz. Okulun kapısındaki yazıyı görünce şaşkınlıkla birlikte sevincimiz göneniyor. Okulun adı : "İsmail Hakkı TONGUÇ Tarım Okulu ve Müzesi". Araştırma gezilerine sürekli Aynur Hanımla birlikte çıkıyoruz. Ben fotoğraf makinesiyle görüntü avlarken Aynur da cep telefonuyla kayıtlara devam ediyor. Ancak O'na önemli bir görev daha düşüyor: Yeni tanıştığımız dost ve arkadaşların telefonlarını, face, instagram, durum ve hikâyelerini takip için adreslerini alıyor. Böylece yurdumuzun dört bir yanından takipçilerimiz eksik olmuyor.

                Okulun bahçesinde kara saban, yağ sıkma makinesi presi, içeride tütün balya sandıkları, diğer tarım araçları, bahçede zeytin ağaçları, diğer meyve ağaçları, sağda/solda kadınlı/erkekli insanlar. Yolun sağında, solunda uzayıp giden ve henüz çiçek açmamış lavanta tarlaları. Sol yukarıda büyük bir kara çuldan Yörük çadırı ve insanlar. Yukarı dağın yamacında büyük harflerle BADRUM BELEDİYESİ yazısı. Yörük çadırına vardığımızda çadırın büyüklüğünün farkına varıyoruz. İçerisinde çepeçevre oturaklar, ortada 60-70 kişilik sandalye sıraları, karşı dipte bir çay ocağı. Çaylar, sular dağıtılıyor. Bir köşeye İlker Hocam, sergisini açmış; Kerimoğlu, Karaova Düğünü, Gök Yörük, Muğla Manileri, Muğla Çalgıları/Çalgıcıları vb. kitaplarını sergilemiş. Bodrum Yörük Derneği Başkanı Perihan Hanım ve eşi Mehmet Ali Bey, sağa/sola koşturuyor ortalığı düzene sokmaya, gelenleri karşılamaya çalışıyorlar. Çünkü biraz sonra Lavanta bahçelerinin ortasındaki Yörük Çadırında YÖRÜK ÇALIŞTAYI başlayacak. Akın akın katılımcılar yamacı tırmanarak çadıra doğru gelmeye başlıyor ve çadırdaki yerlerini alıyorlar. Öğretim üyeleri, turizm gönüllüleri, köylüler, Yörük Derneği Başkanları sırayla gelip yerlerine oturuyorlar. Bir bakıyoruz Fethiye'den dostumuz Uzunoğlu, arkasından Koca Yörük Ramazan Kıvrak, Muğla'nın Koca Yörüğü Orhan Başkan.

                BODYOD Başkanı Perihan Hanım, mikrofonu alarak Bodrum Belediyesinin katkı ve desteklerinden söz edip neden bu ÇALIŞTAYIN burada yapıldığına geliyor. Bu İ.H.TONGUÇ Tarım Okulu ve Müzesi' nin köy kalkınmasına bir öncü olduğunu, insanlarımızın, gençlerimizin buraya dikkatlerinin çekilmesi gerektiğini vurguluyor. Arkasından saygı duruşu ve İstiklal Marşından sonra yönetmenliğini Sabri KUŞKONMAZ ve Sema Ali EROL' un yaptığı Yörükler' in 550 yıllık yolculuklarının anlatıldığı 40 dakikalık "KAYADAN KOPMADIK" adlı bir belgeseli izliyoruz. Bu belgeselde Makedonya' daki insanlarımızın yaşantısı, kültürü, Yörük' lükle bağlantıları irdeleniyor. Arkasından "Bodrumdaki Yörük/Türkmenlerin Dünü, Bu günü, Yarını" içerikli çalıştayda Bodrum anlatılıyor. Konuşmacılar masadaki yerlerini alıyorlar ve Ortaya oturan KIVRAK' ın (Araştırmacı, Program yapımcısı, Anadolu Yörük/Türkmen Federasyonu Başkanı) Yörükler' in genel özelliğini özetledikten sonra sırasıyla Öğretim üyesi konuşmacılara söz veriyor. Önce Muğla Koçman Üniv. den Prof. Dr. Ahmet YİĞİT ve yine Muğla Üniv. den Prof. Dr. Mustafa GÖKÇE, söz alarak Osmanlı döneminde 17.-18. 19. Yy. larda Yörüklerin buralara nasıl ve nereden geldiklerini, nerelere yerleştiklerini, salnamelerden, diğer belgelerden aldıkları bilgilerle açıklıyorlar. Ardından söz alan Denizli Pamukkale Üniv.  Den Yüksek Müh. Doç. Dr. Devrim ALKAYA, Yörüklerin buralarda hangi boydan, hangi soydan geldiklerini, hangi lakaplar aldıklarını, sosyal ilişkilerini, mesleklerini, yaşantılarını irdeleyen konuşmasını yapıyor. Araştırmacı yazar Yılmaz BOZKURT, yine Yörüklerin Bodrum ve yöresine nasıl, nereden geldiklerini, yaşam/yerleşim koşullarını konu ediniyor. Şair/yazar Sabri Kuşkonmaz, Yazar Hüseyin ŞAKAR, yine aynı minval üzere Yörük' lükle ilgili bilgilerini paylaşıyorlar. Eğitimci Yazar İlker ALTINSOY,  Kerimoğlu ve Karaova Düğünü romanlarından sonra bu olayların geçtiği köylerde  yapılan yerlere insanların nasıl akın akın geldiğini belirterek;  burası için yazdığı asıl büyük KERİMOĞLU ALİ' nin hayatını anlatan "GÖK YÖRÜK" romanı için de buraya (ETRİM' e);  mezarının olduğu yere bir tesis yapılırsa burasının da bir ziyaret yeri olacağının önemine değiniyor. Onların arkasından söz alan Bodrum halkından Süngerci Mehmet BAŞ (Aksona), söz alıyor. Baş, önündeki masa mikrofonunu bir yana alarak "Ben konuşmamı ayakta yapmak istiyorum!" diyor ve ayağa kalkıyor. Kendisinin de bir Bodrum' lu olduğunu belirterek Bodrum Yörüklerini de anlatarak konuyu SÜNGERCİLİĞE getiriyor. Süngerciliğin ne zor ve tehlikeli bir meslek olduğunu belirtiyor. Nice gençlerimizi sünger avında "VURGUN YİYEREK" kaybettiğimizi, nicelerinin kolsuz/bacaksız kaldığını, nicelerinin çaresiz kaldığını bariz örneklerle çok heyecanlı, el/kol hareketleriyle, vücut diliyle çok güzel anlatıyor.

                Özetle bu çalıştayda "YÜRÜYER TÜRKLER/YÖRÜKLER" in Bodrumdaki dünü, bu günü ve yarını çok güzel ve bariz örneklerle, bilgilerle anlatıldı, anlatıldı. Bir yandan Osmanlı belgelerindeki 19. Yy. da Bodrum'da sosyal yaşam verilirken bir yandan de Bodrum ve çevresinde eski Türk inançlarının izleri ve Bodrum Yörük/Türkmenleri, Muğla türkülerinde Yörük kültürünün etkileri üzerinde duruldu. Kanımızca çok yararlı bir ÇALIŞTAY oldu.

                Çalıştayın ardından İ.H.TONGUÇ Tarım Okulu bahçesinde yakılan YÖRÜK ATEŞİ çevresinde davul/zurna eşliğinde yöresel oyunlar oynandı. Bu oyunlarla buradaki etkinlik sona ererken ertesi günü Yalıkavak' ta yapılacak etkinlikte buluşmak üzere dağıldık.

"İ.H.TONGUÇ Tarım Okulu ve Müzesi: Eğitim tarihimizde kuyruklu bir yıldız gibi parlayan İ.H. TONGUÇ, 1897' de bu gün Bulgaristan'da bulunan Silistre ili, Tatar Atmaca köyünde doğdu. Köyün yoksul ailelerinden birinin çocuğu olan Tonguç, okumak için annesinin desteğini de alarak bir sabah erkenden herkes uykuda iken evden çıktı. Vatanseverliği ve çalışkanlığının bir araya gelmesiyle Türkiye Cumhuriyetine çok büyük hizmetlerde bulunacaktı."

" Bodrum Belediyesinin yeni nesillerini tarımla buluşturmak amacıyla Projelendirdiği "GENÇLİK TARIM KAMPI" başladı. Tohumculuk, seracılık, bitkisel üretim, hayvancılık ve benzeri konularda eğitimin verileceği kampın, İsmail Hakkı TONGUÇ TARIM OKULU VE MÜZESİ' ndeki 1. Dönem açılışına katılan Belediye Başkanı Ahmet ARAS, "İ.H. TONGUÇ, Köy Enstitüleri kurucusudur. Fikirlerini ve yaptıklarını anlatabilmek çok önemli. Gençlerimiz bu ülkeyi, bu toprakları ileriye götürecek. Onları bir araya getirmek başarısını sağladığımız için açıkçası bu gün çok gurur duyuyoruz. Gençler gelsin, tarım yapacak herkese gübresinden, fidesine, satın alma garantisine kadar destek veriyoruz" dedi. Çiftçiye de müjdeler veren ARAS, şöyle devam etti: "Bu göreve geldiğimizde öncelikle tarıma önem vereceğimizi dile getirmiştik. Çünkü topraklarımız çok değerli, ürettiklerimizi burada tüketebiliriz. İlk önce Tarımsal Hizmetler Müdürlüğünü kurduk. Tarım çalıştayı yaptık, tarımsal kalkınma kooperatiflerimizi kurduk. "Halk Süt Karaova" yı çıkardık.  AR-GE tohum merkezimizi açıp ata tohumlarımızı muhafaza etmeye başladık. 150 kilo kadar karakılçık bulduk, bir tonun üzerine çıkardık. Şimdi de semt pazarları hafta boyunca açık olacak ve belediye olarak tarım yapacak herkese gübresinden alım garantisine kadar destek verilecek"

"Yaklaşık üç hafta önce başlayan başvurulara Türkiye genelinde 2000' in üzerinde talep geldi. 18 ile 40 yaş arasındaki vatandaşlar arasından 180 asil, 180 yedek olmak üzere 360 kişi kabul edildi. Kamp Eylül ayına kadar 6 dönem halinde birer hafta olarak düzenlenecek." (07.07.2001 Milliyet) Haftaya "YALIKAVAK'TA YÖRÜK/TÜRKMEN DERNEKLERİ ETKİNLİĞİ" inde buluşmak umuduyla.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI