RENGÂRENK EVLERİ ve DANTEL MOTİFLİ SOKAKLARIYLA BABADAĞ

                Değerli okurlar, geçenlerde evde oturmuş "BABADAĞ" belgeselini izlerken kırmızısından, sarısına, yeşilinden, pembesine, mavisinden turuncusuna ve daha başkaca renklerle boyanmış ev duvarları ile BABADAĞ sokakları epeyce ilgimizi çekti. Hemen internetten araştırarak biraz bilgi edindik. Hemen aracımıza atlayarak yola çıktık. Ağla/Beyağaç üzerinden 200 km. civarında, Karabörtlen/Gölcük üzerinden giderseniz 210 km. civarında. Yani gidiş/geliş 400 km. lik bir yol. Kale Tavas üzerinden gittiğinizde Denizli'den sonra Sarayköy'e varmadan 3-5 km. önce sola/dağa doğru direksiyon kırıyorsunuz ve 15 km. sonra BABADAĞ' ın rengârenk boyanmış evlerine ulaşıyorsunuz.

Saat 13.00' a doğru Belediyede Başkanın odasına girdiğimizde başkan Vekili Muhittin IŞIKDEMİR, bizi ayakta karşıladı. Başkan Ali ATLI, ilçe dışındaymış. Hoş/beşten ve çay/kahveden sonra kendisine Köyceğiz kitabımızı imzalayıp hediye ettik. Daha sonra da Zabıta Amiri Murat KUMRAL ve Memur Betül GEZGİN' e yönlendirerek ilçeyi gezmemiz ve tanımamız için görevlendirdi. Amirimiz bizi Zabıta aracına alarak sokak sokak gezdirip her girdiğimiz sokağı, binayı, bağı, bahçeyi, parkı, ormanı, anıt ağaçları gösterip onlar hakkında bilgiler verdiler. Bol bol da fotoğraflar çektik. Özellikle buranın yaylaları ünlüymüş. Burasının 800 metre civarında yüksekliği yetmemiş, yaz gelende ilçe halkı daha yukarıdaki yaylalara çıkar, yaz günlerini orada geçirirlermiş. Ayrıca kendileri gittikleri yetmemiş gibi tezgâhlarını da götürüp orada tekstil üretimini sürdürüyorlarmış. Broşürdeki bilgilere baktığımızda 15 kadar yayla adına rastlıyoruz. Ayrıca buranın kestanesi çok ünlüymüş, keşkeğinin de tadını hiçbir yerde bulamazmışız. Yine bu konularla ilgili ayrıntılı bilgileri de ileriki yazılarımızda paylaşacağız. At yarışları, araba yarışları/Of road, keşkek günü vb. gibi sosyal etkinlikler yapılıyor ve özel ilgi çekiyormuş. Sokak aralarındaki evlerin kapı ve pencereleri çevresine nakşedilen oya/dantel motifleri Belediyenin "SANDIKTAN SOKAĞA" projesinin bir tezahürü imiş. Duvarlara nakşedilen motifler öyle güzel işlenmişler ki, görmek gerek. Hanımı bu motiflerden kurtaramadım. Her kapının önünde, her pencerenin kenarında fotoğraflar çekildi, çekti. Öylesine güzel, öylesine cazipler ki. Yine Lavanta Bahçesinin olduğu yer, şaha kalkmış ATATÜRK HEYKELİ, BABADAĞ yazısı, Ay ve Yıldızımızın cisimleşmiş heykeli de görülmeye değer. Kapısında "BABADAĞ HATIRASI" yazan evin önünde bir masa başında oturan kadınlar, önlerindeki bezlere el işi işliyorlardı. Oradan "T.C. BABADAĞ KADIN GİRİŞİM ÜRETİM/TÜKETİM KOOPERATİFİ"  binasına giderek içerideki üretim safhalarını gezip gördük. Devamla "BABADAĞ TARİH, KÜLTÜR ve SANAT EVİ" ne geçerek orayı da gezip gördük. Buraya ürünlerini hediye edenlerin isimleri tek tek belirtilmiş. Mahalle içerisinde dolaşırken Mardin sokaklarını andıran dik ve dar sokaklar gördük. Çünkü Babadağ, bir dağın yamacına kurulmuştu. Amirimiz bizi bir ulu çınarın altına götürdü. Bu ulu/asırlık çınarın altında bir çeşme vardı ve ser-levhasında şöyle yazıyordu: " SU DİYOR Kİ;  ÖNCE AKARDIM YABANA/SONRA ÇIKARDILAR MEYDANA/CENNET MEKÂNIN OLSUN/ABDEST ALIP NAMAZ KILANA". Yandaki bir levhada ise bir şiir:

"Hafızları Kur'an okur?/ Tezgâhları Çarşaf Dokur/Yamacında Bülbül şakır/Benim güzel Babadağ'ım,  Zümrüt yeşil yaylaları/Şırıl şırıl Pınarları/Heybetli, ulu çınarları/Benim güzel Babadağ'ım,  Vadileri dik ve yokuş/Dolaşırım ben karış karış/Huzur verir sana varış/Benim güzel Babadağ' ım,  İnsanları mert ve yiğit/Dinlerler nasihat, öğüt/Seni övmeye yetmez beyit/Benim güzel Babadağ'ım,  Başı karlı dağların var/Mor çiğdemli bağların var/Kekik kokan balların var/Benim güzel Babadağ'ım,  Vatan sevgisini sende tattım ilk/Hizmet edemedim devamlı oldum yük/Kıyamete kadar başın olsun dik/Benim güzel Babadağ' ım".

Gezimize devam ederek yüksekçe bir yerden genel manzarayı izliyoruz. Sararmaya başlamış kavak ağaçlarının yaprakları karşı yamaçlardaki ormana bir güzellik, bir renk katmış. Oradan da Belediyenin işlettiği yazlık restoran yerine varıyoruz. Buradaki levhada da " BABADAĞ YARDAN ÇAYI HATIRASI" yazısını görüyoruz. Biz, BABADAĞ ile ilgili ayrıntıları gelecek yazılarımızda işleyeceğiz. Ancak şimdilik BABADAĞ' ın tarihi geçmişiyle ilgili bilgileri Belediyenin hazırlattığı broşürden aktaralım"

BABADAĞ: "İlçenin 700 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. İlk adı 'BEŞİKKAYA' olan Babadağ, daha sonda Kadı Keriyesi (Kadıköy) ismini almıştır. Bu ismin geçmiş zamanlarda yaşayan halktan bir kişinin eğitim görerek KADI olmasıyla verildiği söylenmektedir. İlçenin Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait 1528 tapu defterinde kaydı bulunmaktadır.                 Aynı kayıtlarda Hisar, Ahıllı ve Oğuzlar köyleri de yer almaktadır. Hicri 1299' da civara demiryolu gelmesiyle Sarayköy ilçe, Kadıköy de Nahiye olur. Kadıköy adı, İstanbul Posta işlerinde İstanbul'un Kadıköy'ü ile karışıklıklar meydana getirmeye başlar. Bu nedenle yöre 1935 yılında sırtını yasladığı dağlardan esinlenerek "BABADAĞ" adını alır. Babadağ, 1877 yılında Belediye, 1988 yılında 9 köyü ile beraber ilçe olmuştur. Babadağ, ilçe oluncaya kadar Sarayköy'e bağlı kalmıştır. İlçemizde yerleşimin ve dokumacılığın tarihçesi 700 yıl öncesine kadar gider. Anlatılanlar çerçevesinde yörede yaşayan insanların asıl köklerinin Tavas'ın Vakıf Köyü olduğu sanılmaktadır.

                İlçe merkezinin yerleşik nüfusu 4000 civarındadır. 10 yılda 2000 civarında göç vermiştir. Bunun sebebi de ilçedeki tekstil imalatının sağlam zemin üzerine oturmayarak fason üretime dayalı olması ve tekstilde yaşanan krizlerdir. Fakat bu gün göç vermekten öte çevre il ve ilçelerden sanayi bölgelerinde çalışmak için göç almaktadırlar. Yerleşik nüfusunun dokumacılıkla uğraşan kesiminin bir bölümü geleneksel Babadağ dokumalarından dokuyarak kendileri pazarlamaktadırlar. Bir diğer kısmı ise yerli ve yabancı turistlerin benimsedikleri natürel el dokumalarını, nostaljik (özlemli)eski el tezgahlarında üreterek katkıda bulunmaktadır." Saat 16.00 sularında Babadağ'ın yamaçlarındaki sarı yapraklı ormanlarını, sokaklarındaki rengârenk evlerini ister/istemez geride bırakarak yılankavi yollarında Sarayköy ovasına doğru İzmir/Denizli asfaltına iniyoruz. Nasipse gelecek hafta BABADAĞ' ı tanıtmaya devam edeceğiz.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI