TEKSTİLİN BAŞKENTİ BABADAĞ

TEKSTİLİN BAŞKENTİ BABADAĞ

                Değerli okurlar, Babadağlılar, "TEKSTİLİN BAŞKENTİ BABADAĞ" diyorlar ama biz Laodikeia' nın antik tarihini yazarken ilk tekstilin burada yaygın olduğunu okumuş ve yazmıştık. Önce bu konu ile ilgili bilgileri aktaralım, sonra da BABADAĞ TEKSTİLİNİ aktaralım.

LAODİKEİA: Tarihte ilk HOROZ DÖVÜŞÜ burada yapılmış, ilk LALE MOTİFİ burada çizilmiş. Antik dünyaya tekstil ürünleri ihraç eden, stadyumda rezervasyon sistemini ilk kez kullanan kent burası. Seleukos (Suriye) İmparatorluğunun önemli ticaret ve tekstil kenti LAODİKEİA, gün yüzüne çıkmaya ve zenginliğiyle bizleri şaşırtmaya devam ediyor. Laodikeia yükseliyor. Güneş, toprak altındaki 2.200 yıllık uykusundan yeni uyanmış sütunların ardında, etrafı turuncu-pembe bir sise bürüyerek batıyor. Kazı Başkanı Prof. Dr. Celal ŞİMŞEK ve ekibi için yorucu ama bir o kadar da heyecan verici bir gün daha sona eriyor. Pamukkale Üniversitesinden profesörler, genç arkeologlar, işçiler, kazı ekibinin dinlendiği bahçede buluşup çay eşliğinde o gün yaptıkları çalışmaları konuşuyor. Hepsinin yüzünde haklı bir gurur ve mutluluk ifadesi okunuyor. Nasıl okunmasın? Bu ekip, Anadolu topraklarında kurulmuş en görkemli kentlerden birini toprağın metrelerce altından çıkarmak için yıllardır çalışıyor. Santim santim kazıyor, milim milim ilerliyor ve ortaya devasa sütunlar, mezarlar, agoralar, sokaklar çıkarıyor."

BABADAĞ BELEDİYESİ' nin bastırdığı broşürden ise şu bilgileri ediniyoruz:

TEKSTİLİN BAŞKENTİ: Göçebe şeklinde BABADAĞA' a yerleşen YÖRÜKLER, çobanlıkla ve koyunyünleri ile başlayan dokumacılık, yıllar sonra sanayicinin ve ulaşımın gelişmesiyle pamuklu dokumaya dönüştürülmüştür. İlçemizde yerleşimin ve dokumacılığın tarihçesi 700 yıl öncesine dayanmaktadır. İlçenin ana geçim kaynağı, dokumacılıktır. Dokuma ürünleri arasında ham bez, pike, kanaviçe, havlu ve çarşaf öne çıkmaktadır. İlçede 5000 civarında motorlu tezgah olmasına rağmen bu tezgahlar zamanla yerini otomatik tezgahlara bırakmıştır. Bu yönüyle ilçe, ekonomik yönden zengin olarak gözükmesine rağmen dokumacıların çoğunun fasoncu olmasından kaynaklanan sıkıntıları da çok fazladır. Bunun yanında Türkiye çapında yetiştirdiği iş adamlarıyla da ünlüdür. 1965 yılında el tezgâhlarının yerini motorlu tezgâhlar almıştır. 1985' lerden sonra ilçenin girişinde kullanılmaya başlanan fabrikalarla teknolojik bir atılım gerçekleştirilmiştir. Getirilen otomatik makinalarla sıfır hatalı mal dokunmaya başlanmıştır. Bu yöndeki atılımlar devam etmektedir. Şu anda BABADAĞ' da 1. ve 2. Sanayi sitesinde 27 adet dokuma ve haşıl fabrikası faaliyet göstermektedir. Eskiden evlerde bulunan ağaç ve demir tezgâhların yerini otomatik tezgâhlar aldığından evlerde dokumacılık yapma oranı düşmüştür. Gençlerimizin çoğu BABADAĞ' daki ve DENİZLİ' deki fabrikalarda çalışmaktadır. BABADAĞ, bu gün tekstil sektöründe yıldız gibi parlayan Tekstilin Başkentidir. Türkiye genelinde 858 ilçe içerisinden İLK SIRA' yı almış ve "TEKSTİLİN BAŞKENTİ" olma unvanını bileğinin hakkıyla elde etmiştir."

YAYLALAR: Yaylalarda yaz mevsiminde mekân tutup yerleşmek Babadağ geçmişinde asırlardan beri süregelen bir adettir. Bu gün, kaç yüz seneden beri yaylalarda yaşandığı bilinmemektedir. Yaylalarımızda TAHTALIK KÜLTÜRÜ meşhurdur. Ortalama 30-40 metre büyüklüğünde ahşaptan yapılan tahtalıklar, 15-20 kişi alabilmektedir. Ayrıca tahtalık kenarlarında oturulacak yerler de yapılır, kaldırımlar; 40-50 cm. yüksekliğinde olurdu. Tahtalığın kenarı ağaçlarla sağlam hale getirilirdi. Ayrıca sırıklara testiler takılırdı. Cibindirikler kurularak geceleri tahtalıklarda yatılırdı. Babadağ'ın başlıca yaylaları şunlardır: Ketenlik Yaylası, Tokuşlu Yaylası, Kocaer Yaylası, Havuzoluk Yaylası, İmam Kadı Yaylası, Tepe Yaylası, Karayol Yaylası, Göçoluk Yaylası, Kılıncın Bahçe Yaylası, Karaçöplen Yaylası, Dibekalanı Yaylası, Akyol Yaylası, Başalan Yaylası, Yenimescid Yaylası ve Karagöbekbağı Yaylası.

                Ortalama 800 metre rakımdaki BABADAĞ, aslında Denizli' nin sıcağından kaçanların yaz aylarını geçirdikleri bir yayladır. Biz bunun örneklerini ilçe sınırlarını gezerken bol bol gözlemledik. Babadağ' lılar,  Denizli' liler Babadağ'a çıkarken kendileri de tezgâhlarını alarak Yaylanın da Yaylasına çıkıyorlarmış. Hatta dokuma tezgâhlarını da alıp yaylada üretimlerine devam ediyorlarmış. Babadağ'ın kestanesinin ve kestane balının ünlü olduğunu söylemişlerdi. Ama daha önemli bir şey daha söylediler: Babadağ'ın keşkeği de çok ünlüymüş, keşkeği hepimiz Yörük kökenli olduğumuz için biliriz. Burada KEŞKEK GÜNÜ de yapılıyormuş. Bize buranın özel keşkeğinin yapılışını da verdiler:

BABADAĞ KEŞKEĞİNİN SIRRI: BABADAĞ KEŞKEĞİ' ndeki asıl sır etin lezzetinde saklıdır. Yüksek rakımlı yaylalardaki kekik otlarının yoğunlukta olduğu BABADAĞ yaylalarında tamamen doğal otlarla beslenen sürü içerisinden seçilen iki yaşına gelen erkeç keçi eti kullanılır. Bu ete ayrıca koyun kuyruğu da ilave edilir. 15 kg. keçi eti parçalara ayrılarak yıkanır. 1,5 kg koyun kuyruğu ile beraber çapı 60 cm yüksekliği 40 cm olan kalaylanmış bakır kazanlarda yaklaşık 120 kg meşe odunuyla haşlanmaya başlanır. Haşlama süresi en az 8/9 saat sürer. Bu aşamada etin yüzeyine çıkan kefler alınır.  Et suyunun berrak olması önemlidir. Bu haşlama, et kemiklerden tamamen ayrılıncaya kadar sürer. Kuyruğun sadece yağlı suyu kullanılacağı için kalan kısmı ayrılır. Haşlanan keçi etinin kemikleri, suları ve iliği tek tek elle ayrılır. Sadece eti elde edilir. Çapı 66, yüksekliği 24 cm olan leğenlere alınan et gürgen veya kayın ağacından yontularak yapılan 30 santim yüksekliğindeki ağaç tokmaklarla hamur haline gelene kadar ezilerek özleştirilir. Bu aşamada 100 gr karabiber ve 300 gr tuz ilave edilir.

                Keşkeğin diğer önemli malzemesi olan buğdayın yetiştiği yer de önemlidir. Kırmızı topraklarda yetişen buğday daha kırmızı renkli ve pişmesi zor olduğu için beyaz toprakta yetişen beyaz buğday tercih edilir. Buğday avuçlarımızın içinde suyu iyice berraklaşıncaya kadar en az on defa suyu değiştirilerek yıkanır. Yıkanan 10 kg buğday çapı 60, yüksekliği 40 cm olan bakır kazanlarda ortalama 60 kg soğuk su ilave edilerek toplam 80kg kadar meşe odununun korlu/harlı ateşinde haşlanmaya başlanır. Suyu tükendikçe yine bu miktar su ilave edilir. Bu işlem en az 8/9 saat sürer. Buğdayın un kokusu geçip de kendine has kokusu gelene kadar yavaş yavaş haşlanan 20 kg etin suyu ilave edilir. Buğday hamur kıvamına gelene kadar haşlanır.

                Bakır leğenlerde et ve buğdayın bir kısmı buluşturulur. İkisi birlikte tahta tokmaklarla dövülerek birleştirilir. Bu işleme kazandaki keşkeğin yarısı bitene kadar devam edilir. Tamamıyla etle iç içe gelen buğday bakır kazanda kalan buğdayla buluşturulur.

                Özel sert ağaç olan meşeden yapılmış 125 cm uzunluktaki tahta küreklerle erkekler tarafından büyük bir emek ve güçle imece usulü bulanarak karıştırılır. Bu esnada 1 kg tereyağı, 23 cm çapında, 13 cm yüksekliğindeki tavada yaklaşık 20 dakika köz ateşinde eritilerek bulama sırasında yavaş yavaş kazana ilave edilir. Tuz ve karabiber tatları kontrol edilerek gerekirse eklenir. Ne kadar çok karıştırılırsa keşkek o kadar özlü ve lezzetli olur. Halk arasındaki 'sakız gibi' özelliğini alır. 10 kg lık buğdaydan 150 kişilik keşkek elde edilir. Servis aşamasında eritilen yarım kg tereyağı içine 100 gr kırmızıbiberden elde yapılmış aş rengi elde edilerek oluşturulan sos keşkeğin üzerine dökülür. Büyük emek ve sabırla elde edilen BABADAĞ KEŞKEĞİ' nin özelliği kıvamının çatalla yenecek durumda olmasıdır." Bu yıl yapılan "KEŞKEK GÜNÜ" nde 1 ton buğday, 50 kazanda pişirilerek davetlilere ikram edilmiş. Kaynak: Gördüklerimiz, Duyduklarımız, Babadağ Belediyesinin Tanıtım Kitapçığı.

NOT: Önceki yazımızda Babadağ sokaklarındaki işleme motiflerinden ve duvar boyamalarından söz etmiştik. Betül Hanım, bu işlemelerin Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Hatice Nilüfer SÜZEN hocamızın yaptığını söyledi. Hocamız bu desenleri aynı fakülte öğrencilerinden 9 öğrencileriyle birlikte yapmışlar. Ayrıca sokak boyamalarında Sponsor olarak Ümit YELİN Beyefendi

Kendilerine yardımcı olmuş. Katkısı olan herkese BABADAĞ adına herkese teşekkür ediyoruz.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI