İNSANLIĞIN GELECEĞİ İÇİN SAVAŞALIM

İNSANLIĞIN GELECEĞİ İÇİN SAVAŞALIM

Başlığa bakanlar bizim savaş istediğimizi düşünecekler. Bu sözcüğü konunun önemi açısından böyle kullandık. Tamam, da kim, kiminle ya da ne ile savaşacak ve neden?

Bir önceki hafta,“DOĞAL BESİNE ÖNEMLİ ADIMLAR” başlığıyla yayınlanan yazımızda genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO’lu besinler) üzerinde duracağımızı yazmıştık. “Dünyada Sömürü Nasıl İşletiliyor? Sömürgenlerin Tek Dünya Devleti Kurma Düşleri” adlı eserimizden özet bilgi aktararak yukarıdaki sorunun yanıtını az da olsa ortaya koymaya çalışalım.

2008 yılının Mart ayında Kuzey kutbuna 1100 km uzaklıktaki Norveç’in Kuzeyinde bulunan Spitsbergen Adasında donmuş bir dağın 130 metre altına yaklaşık 3 milyon ambalajlanmış tohum bulunan, Svalbard Küresel Tohum Deposu adı verilen ve dünyadaki tüm tohum türlerini bir araya getirerek bunları yaklaşık bin yıl saklamayı amaçlayan bir depo yapıldı. Büyük yıkımlar, gök cisimlerinin yıkıcı etkileri, nükleer savaş ya da büyük çaplı bir iklim değişikliği gibi yıkımlara karşı tedbir ve bu sayılanlardan zarar görmeyecek olan böyle bir hizmet için milyon dolarlar harcandı.

Ne kadar güzel değil mi? Çok güzel, insancıl ve insanlığın geleceğini garantiye almayı amaçlayan bir yaklaşım (?)… Hiçbir bilgiyi ortaya koymadan bu bilgi bize verilseydi şu sorular kafamıza takılmaz mıydı?

Bu kadar parayı gözden çıkartan kişiler, şirketler ya da devletler, hiçbir çıkarı olmadan gerçekten sırf insanlığın geleceğini düşünerek böyle bir hizmeti yaparlar mıydı? İnsanlığın geleceğini bu denli düşünenler, o zaman neden savaşları çıkartıyorlar? Dünyayı yaşanmaz kılmak için düşünülmesi güç birtakım oyunlarla hareket edeceklerine niçin barışın egemen olduğu bir dünya yaratılması için kıllarını kıpırdatmazlar?

Daha pek çok sorular sıralamak mümkün. O zaman biz bu özveri ve iyilik perdesini kaldıralım; bakalım arkasında neler saklı?

Dünyanın başına bela edilen GDO’lu besinler (Genetiği değiştirilmiş organizmalar) gerçeğini ve yaratacağı tehlikeleri dünya kamuoyuna açıklamak için Alman asıllı ABD vatandaşı araştırmacı gazeteci F. William Engdahl, ilk baskısı 2007 yılında yapılan ve Türkçeye “Ölüm Tohumları, Kalıtımın Değiştirilmesinin Arkasındaki Karanlık Oyunlar” adlı bir kitap yazdı.

Yazar, ABD’nin Minneapolis eyaletinde 1944’te doğup Princeton Üniversitesi’nde hukuk, Stockholm Üniversitesi’nde ekonomi okudu. Almanya’da yaşamakta olup serbest gazeteci olarak makaleler yazan yazarın ilk kitabı, dünya petrol politikaları ile ilgili “Savaş Yüzyılı” adını taşımaktadır.

Ölüm Tohumları adlı kitapta genetiği değiştirilerek kısırlaştırıldığı için yeniden ekilemeyen ve bunu yapanlara bağımlılığı sağlayan bu gerçek ve arkasında kimlerin hangi niyetler besleyerek var olduğu anlatılmakta ve insanlığın geleceği için doğuracağı tehlikeli sonuçlara dikkat çekilmektedir.

Anılan araştırmacı gazeteciyle bu konular hakkında bir söyleşi düzenlendi. Bu söyleşideki ortaya konan gerçekler nelerdir, onlardan çok az bir bölümü alalım:

Besinlerin genlerini değiştirerek kısır tohumlar üretip dünyadaki tüm çiftçilerin ellerindeki doğal tohumları toplayarak tekel oluşturmayı amaçlayan dünyanın en büyük patentli GDO’lu tohum ve tarım kimyasalları devi ABD’li Dupont/Pioneer Hi Bred, yine ABD’li GDO devi Monsanto olduğu bilgisini veren yazar, şöyle diyor:

İsviçre kaynaklı GDO’lu tohum ve tarım kimyasalları şirketi Syngental! 1970’lerde 100 milyon dolarlık bir kaynakla “Yeşil Devrim” diye bilinen, tohumda gen devrimini başlatan ve tarımsal değişim ile ideal genetik saflığı sağlama çalışmalarını yürütmek üzere dünyanın en büyük vakıflarından birini kuran petrol devi Rockefeller! ABD, İngiltere, Norveç, Almanya, İsviçre ve Kanada’dan da dev fonlar aktarılıyor. Yani özetle GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) tohumları az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yayarak tarlalardan özgün tohumların kökünü kazıyan şirketler, şimdi dünya üzerindeki tüm özgün tohumları olası bir yıkım günü için kutuplarda buzdan bir adaya saklıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde zaten var olan tohum depolarına ne gibi bir felaket gelecektir ki Svalbard’a muhtaç kalınacaktır?

Bazı doğal yıkımlar dışında planlı bir yıkımdan mı söz etmek istediğiyle ilgili soruyu yazar, şöyle yanıtlıyor:

“-Evet, planlı bir felaketten söz ediyorum. Bunu anlamak için yalnızca 2003 Amerikan bombardımanından sonraki Irak’a bakmak yeterli. Irak medeniyetlerin beşiği ve binlerce yıl önce buğday tarımının doğduğu yerdir. Ebu Garib’de yüzlerce yılda geliştirilen buğday tohumu çeşitlerinin yer aldığı bir tohum bankası bulunuyordu. Amerikan bombardımanından sonra tohum mahzeni tarihe karıştı. Artık kimse o tohumların nerede olduğunu bilmiyor. Düşünün, dünyadaki tüm tohum çeşitleri NATO destekli Svalbard’da bir araya getirilip kontrol altına alındığında, dünyadaki diğer paha biçilmez tohum bankalarını savaşlar ve terörist eylemler ile yok etmek çok kolay olacak! Sonrasında da Monsanto ve DuPont gibi devler kendi GDO tohumlarını tüm dünya çiftçilerine tekelden sunabilecekler. Yani tüm tohum çeşitlerini ele geçirdikten sonra dünyanın diğer tohum bankalarını, tekel oluşturabilmek amacıyla yok edebilirler.”

Başka bir yazımızda bu konuyu irdelemeyi sürdüreceğiz. Sanırım az da olsa konu hakkında bir bilgi sahibi olduk. Öyle değil mi? 22.05.2019

Nuri Çelik

YAZARIN DİĞER YAZILARI