KİMİN AKLI KISAYMIŞ?

KİMİN AKLI KISAYMIŞ?

Halk arasında doğru tespitler olduğu gibi yanlış kanılar da vardır. Bir kişinin söylediği bir söz, mutlak gerçekmiş gibi bellenir ve dilden dile, kuşaktan kuşağa aktarılarak yaşatılır. Bir süre sonra da bu sözün hedef aldığı kişiler, ya da toplum kesimleri bunu kanıksar. Durumu kabullenirler. "Saçı uzun, aklı kısa ." sözü bunlardan biridir.

Acaba öyle mi? Yani bir insanın aklını saçının uzunluğuna ya da kısalığına göre değerlendirmek ne dereceye kadar doğrudur? Elbette böyle bir anlayışı kabul etmek, mantıkla bağdaşmaz. İnsanlık değerleriyle örtüşmez. O halde kadınlar bu durumu neden kabullenirler; hiç düşündük mü? Ayrıca da bunda bir gerçeklik payı var mı?

"Bir adama kırk gün deli dersen deli olur." Diye bir atasözümüz vardır. Eğer bir yargı, sürekli aynı biçimde söylenirse sonunda kanıksanır.

Yüzlerce yıldan beri, Türk kadınları erkeğin emrinde ve onun istediği biçimde davranmak zorunda bırakılmış. Ona "saçı uzun, aklı kısa" denmiş. Zamanla kadınlar da bunu kabullenip kanıksamışlar. Oysa eski Türklerde kadın, toplumun temeliydi. Katun geldiği zaman kağan da dâhil, herkes ayağa kalkar ve o oturuncaya dek kimse oturmaz, devlete sunulan hediye, kağana değil, katuna sunulurdu. Ne zaman ki Türkler, Araplarla yakın ilişkiye girip Müslüman olmaya zorlandılar, kadın arka plana atıldı.

Atatürk, Türk kadınına eski haklarını yeniden kazandırdı. Kısa sürede kadınlarımız, erkeklerin yaptığı işleri yapmaya ve çağdaş giyinmeye başladı. O'nun ölümüyle, 1946 yılından başlayarak özellikle de 1950 yılından bu yana kadınlarımızdan bu hakları, çağdışı eğitim ve telkinlerle geri alınmaya başlandı.

Bugün geldiğimiz noktada cumhuriyet öncesini aratmayacak görüntülere tanık oluyoruz. Hatta okumuş, ama beyni yıkanmış birçok kadın, çok evliliği ve erkeğin kadınlarını dövebileceğini, bunu erkeğe bir hak olarak gördüğünü yazıyor; savunuyor.

Kadınlar, çok küçük yaştan başlayarak uygulanan gerici eğitim yoluyla erkeğe bağımlı varlıklar olarak yetiştirilip inanç sömürüsü yoluyla da beyinleri yıkanıyor, çağdışı giyimin inancın gereği olduğuna inandırılıyor.

Öte yandan da çağdaşlık haklarından vazgeçmeyen, vazgeçmek niyetinde olmayan, değişik mesleklerde, erkeklerden daha başarılı olduklarını kanıtlayan geniş bir kesim var. Gelecekte saçı uzun olduğu için aklının kısalığına inandırılan kadınlar mı, yoksa gericiliğe teslim olmayan modern kadınlarımız mı toplumun temeli olacak? Bekleyip göreceğiz.

Bu konu, geniş bir kitapta anlatılacak kadar önemli ve kapsamlıdır. Bu nedenle öz olarak şunu söyleyelim: Akıl baştadır, saçta değil.

Murat adında bir genç dostumun anısına yer verelim:

"Ben televizyon seyrederken dalıyorum. O sırada hanımın da konuşacağı tutuyor. Ne derse onu anlamadan onaylıyorum. Bana "Bir telefon alacağım ne diyorsun?" diye sormuş. Ben de "Olur." Demişim. Bu durum bana altı bin liraya mal oldu. Bir süre önce de koltuk takımı almak istediğini, benim ne düşündüğümü sormuş. Ben yine olumlu yanıt vermişim. Takımları görüp şaşırınca bana: "Bu tür harcamalar yapmamı istemiyorsan beni bundan sonra daha dikkatli dinlersin." Dedi. Şimdi tüm konuşmalarını dikkatle dinliyorum."

Bu örnekten hareketle Erkeklere soruyorum: Söyler misiniz, kimin aklı kısaymış? 19.02.2020

Nuri Çelik

YAZARIN DİĞER YAZILARI