KÜREMİZ TUTKULARIN TUTSAĞI MI OLACAK?

KÜREMİZ TUTKULARIN TUTSAĞI MI OLACAK?

Tutkularını tatmin için dünyayı yaşanmaz kılan, binlerce insanın yaşamına mal olan eylemleriyle tanınan örneklere insanlık tarihinde bolca rastlamak mümkündür.

Acaba her insanda böyle yükselme ve sonunda tutkuya dönüşecek eğilimler var mıdır? Ya da Bunun tersine elindekiyle yetinen kimseler bulunmakta mıdır? Evet, her insanda böyle bir duygu vardır. Birçok kişinin elindekilerle yetindiği, böyle duygular taşımadığı, bununla ilgili de çevremizde çok örnekler görüldüğü savunulabilir. Doğrudur da; böylesi örnekler çevremizde görülmektedir.

Ancak bu görüntüler bizi yanıltabilir. Çünkü öncelikle bunlar için ben duygusunu güçlenerek yaşatıp sürdürecek bir ortam oluşmamıştır. En önemlisi de çoğu kişi, bu duygularını yenmek için türlü nedenlerle kendi üzerinde bir baskı uygulayarak onları bastırmayı ya da öyle görünmeyi başarmıştır.

Bunun tersine bir durum söz konusu olsaydı kavga ya da savaşlar çıkmazdı. Oysa insanlık tarihi savaşlarla, insanlar arası ilişkiler kavgalarla doludur.

Yabanıl yaşama bakalım. Güçlüler, zayıfları eziyor, hatta onları yiyerek yaşamlarını sürdürüyorlar.

Öyleyse yalnız insanlarda değil, tüm canlılarda daha güçlü olmak, daha üstün olmak için bir istek, zamanla uygun ortam buldukça gelişen bir tutku vardır.

Uygarlıkların kurulması, bu duygu ve tutkular sonucu oluştu. Uygarlıkların yıkılması da bu nedenle oldu ve bu nedenle dünya belki de yaşanmaz olacaktır.

Öncelikle daha güçlü olmak için daha güçlü silahlar üretilmeye başlandı. Buluşların çoğu bu yolla ortaya çıktı. Avrupalı, kendi topraklarının birkaç katı sömürge elde edince hem buralara daha çabuk ulaşmak, hem de düşmanlarına karşı savunmak için araçlar ve silahlar bulmak gereksinimi ve isteğiyle hareket ettiler. En gelişmiş, teknik silah ve araçlar, böylelikle ortaya çıkmaya başladı.

Yalnızca oraları elde tutup savunabilmek yetmezdi. O toprakların değerlerini kendi ülkelerine en hızlı biçimde ulaştırmaları gerekiyordu. Bunun için de hızlı hareket edebilen deniz, kara ve hava ulaşım araçlarına gereksinimleri vardı. Önce buhar gücüne, sonra petrolle çalışan devasa gemiler ve en sonunda uçak gemilerine ve insansız hava araçlarına ulaşıldı. Birinci-İkinci Dünya savaşlarını düşünelim. Milyonlarca insan neden savaştığını bilmeden can verdi. Bu savaşlardaki harcamaları da savaş sonunda harabeye dönen ülkeleri yeniden onarmak için trilyonları kazananlar da bugün dünyayı yöneten ve gelecekte tek dünya devleti kurmayı amaçlayanlar da sayıları yirmiyi geçmeyen Yahudi asıllı tröstler, ABD'yi de yöneten derin devlettir. (Dünyada Sömürü Nasıl İşletiliyor? Sömürgenlerin Tek Dünya Devleti Kurma Düşleri adlı eserimiz okunmalı)

Bu nedenle silahlanma yarışı yine insanların doymak bilmeyen güçlü olma, daha çok yükselme ve daha çok sömürme istekleri nedeniyle olanca hızıyla sürmektedir.

İnsanların bu doymak bilmeyen tutkuları, belki de bir gün dünyanın yok olma tehlikesine yol açacaktır. Böylesi bir durumun kolay kolay olmayacağını düşünenler, mantıklı ve haklı gibi görülebilir. İnsan sevgisi, tutkuların dizginlenmesi, sömürüye koşullanmış ve kendilerini dünyanın efendisi gören büyük güçler tarafından içtenlikle ön plana alınamazsa-ki mümkün değil-bu durum kaçınılmaz olacaktır. Son görülen ölümcül hastalıklar kendiliğinden mi çıkıyor sanıyorsunuz?

Yeni yeni silah denemeleri, artan nüfus ve daha rahat bir yaşam için doğanın dengesinin bozulması, büyük iklim değişikliklerine yol açmaktadır. Gittikçe mevsim farklılıklarının gözle görülür biçimde ortaya çıkması, gelecek için oldukça uyarıcı, kötü belirtilerdir.

İnsanoğlunun doymak bilmeyen tutkuları, küçük çıkarlar uğruna eleştiri/özeleştiri yapmadan halkların birilerini yüceltme alışkanlıkları, dünyada yeni yeni diktatörler yetişmesine neden olmaktadır. Bu da insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü, daha çok demokrasi kılıfıyla sarmalanarak sunulmaktadır. Çevremizdeki bu olumsuz gelişmeler ve insanın tutkuları dizginlenip en küçük birimden yukarıya doğru insani değerler ön plana alınamazsa geleceğe umutla bakabilmemiz mümkün olamayacaktır. Gelecekle ilgili olarak büyük kaygılar taşımayı sürdürmek zorunda kaldığımızı söylemek, hiç de gerçek dışılık olarak yorumlanamaz

Dünyada o kadar Hitler kopyası yöneticiler ve o derecede de küçük çıkarları uğruna yardakçılar var ki insanlığın yararına bir eğitim düzeni kurulamazsa böylelerinin dünyayı büyük bir yok oluşa sürüklemeyeceklerinin bir garantisi var mıdır? 11.03.2020 (Nuri Çelik)

YAZARIN DİĞER YAZILARI