Köy Enstitüleri ve Finlandiya Eğitim Sistemi


Finlandiya eğitim sistemi,  OECD'nin düzenlediği PISA sonuçlarındaki başarısı nedeniyle  tüm dünyada merak edilen, araştırılan ve  biraz da abartılı olarak üzerinde konuşulan bir sistem olmuştur. Türkiye'nin 1940'larda  yaşama geçirdiği Köy Enstitüleri eğitim sistemini görmek istemeyen bazı yazar ve eğitimciler Finlandiya modelini öne çıkararak kendi gerçekliğimize gözlerini kapamışlardır. Bu kısa yazı,  bu topraklardan evrensel eğitbilim zenginliğine armağan edilen enstitü kazanımlarıyla Finlandiya modelini karşılaştırmayı amaçlamaktadır.    

1980'li yıllar sonunda Finlandiya'da tüm eğitim bileşenlerinin ve dünya eğitbilim zenginliğinin öngörüleriyle geliştirilen Finlandiya eğitim sistemi "fırsat eşitliğini ve kamusal eğitimi" temel alarak  "Daha fazla teneffüs, küçük verilerin kılavuzluğu ve daha hakkkaniyetli bir eğitim" anlayışını öne çıkarmaktadır.   Eğitimde hakkaniyet ilkesi farklı farklı seviyelerdeki öğrencilere aynı eğitimi değil, ihtiyaç ve koşullara göre farklılaştırılmış eğitim vermek olarak değerlendiriliyor. Okullara ve bölgelere özerklik verilerek  okullar ve bölgeler kendi ihtiyaçlarına göre müfredatlarını belirliyor ve her bölge  öğretmenlerinin gereksinmelerine göre meslek içi eğitim veriyor.  Tıpkı  Köy Enstitülerinde her enstitünün kendi programlarını yapması gibi. Eğitimi ve okulları daha hakkaniyetli kılmak, Finlandiya eğitim sisteminin gelişimine yön veren bir ilke olmuştur. Hakkaniyetin gözetildiği ve öğrencilerin iyi öğrenim gördüğü bir eğitim sisteminin, geniş çaplı toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin bertaraf edileceği görüşünü öne çıkarmaktadır.  

Finlandiya eğitim sisteminin kurucularından  Sahlberg,  Finlandiya'da siyasi karar alıcıların devlet okul sistemini piyasa karşısında korumakla yükümlü olduğunu belirterek  Kanada ve Amerikan eğitim sistemlerini karşılaştırarak Kanada'nın okul öncesinden yüksek öğretime daha önde olmasını Kanada'nın eğitimi "kamusal bir hak" olarak görmesiyle açıklıyor. Finlandiya eğitim sistemini yönlendirenler eğitimde piyasa yaklaşımlarının çocukların ve okulların ayrışmasına neden olduğunu  özel okul ve eğitimin piyasalaştırılmasının eğitimin niteliğini olumsuz etkilediği ve hakkaniyet duygusunu azalttığını  düşünüyorlar. Finlandiya'da özel okul bulunmamaktadır. Finlandiya'da okul öncesinden yetişkinliğe dek bir bütün olarak eğitim toplumun tamamına fayda sağlayacak kamusal bir hak olarak görülüyor.  İnsanların çocuklarını gönderecekleri okulları piyasa mekanizmalarının kılavuzluğunda seçmelerini teşvik eden bir eğitim sisteminin hakkaniyetli olmasının mümkün olmadığını, seçenek arttıkça eşitsizlik ve ayrışmanın artacağını düşünüyorlar. Finlandiya, yoksulluk ve sosyal dışlanma sarmalından çıkmak için mücadele eden kesimleri çocuklarının gittiği okullara çok daha yoğun ve adilane bir şekilde yatırım yaparak fırsat eşitliğini sağlamanın en iyi yolunun devlet okulları olduğu fikrini temel aldığı görülmektedir. 

Finlandiya eğitim sisteminin ABD'li eğitim filozofları Gardner ve Dewey'in öngörülerini temel aldığı görülmektedir. 1980'li yılların başında Howerd Gardner geliştirdiği çoklu zeka kuramı;  çocukların sahip oldukları farklı zeka türlerini geliştirmek ve böylece kendilerine özgü zeka spektrumlarına uygun mesleki ve akademik hedeflere ulaşabilmelerini imkan sağlamak şeklinde tanımlanmıştı.  Bu kuramın Finlandiya'da öğretmen ve öğrenciler arasında yoğun bir şekilde tartışıldığı ve 1980-1990'lı yıllarda geliştirilmeye çalışılan Finlandiya eğitim sistemi için bir temel referans olarak alınarak tüm öğrencilere ulaşılabildiğini ifade ediyorlar. Sonuçta Gardner'ın kuramının katkılarıyla;  "Öğrenme sürecini her öğrenciye uyacak şekilde kişileştirmek, çok yönlü öğretim metotlarına başvurarak karmaşık bilgi ve becerileri muhtelif  biçimlerde öğretmek ve uygun yöntemler ile öğrenim destekleri olduğu sürece herkesin her şeyi  öğrenebileceğini kabul etmek" gibi  yaklaşımlar Finlandiya eğitim sisteminin gelişiminde önemli  olmuştur.  Yine 1924 yılında Türkiye'ye gelen ve eğitim sistemiyle ilgili rapor yazan  ABD'li    filozof ve eğitimci John Dewey; "Çocukların büyük sınıflarda öğretmenlerden ders dinlemektense, küçük gruplar halinde, gerçek hayata dair meseleler üzerine kafa yorduklarında daha iyi öğrendiklerine" ilişkin öngörülerinin  de sistemin oluşturulmasında öne çıktığı  görülüyor. 1940'lı yıllarda Köy Enstitülerinde sınıfın kümelere ayrılması ve hayatın gerçek problemleri üzerinden öğrenmeyi öne çıkarmaları günümüzde bile enstitü eğitimin çağdaşlığını, güncelliğini işaret etmektedir. Finlandiya eğitim sisteminde tıpkı enstitülerde  olduğu gibi gençlerin gerçek hayatta karşılaşılan meselelere dair daha bütünsel bilgi ve beceri kazanması temel alınmaktadır.  Yine Dewey'in öngörüleriyle 1980'li yıllarda sosyal öğrenmeyi temel alan "İşbirlikli öğrenme" kavramı Finlandiya'da karşılık bulur. Yine aynı yıllarda Fin eğitim sistemine öğretmenlerin kendi aralarında işbirliği ve tartışmalar yapmasını temel alan "akran koçluğu" kavramı da eğitimin geliştirilmesi süreçlerinde yer alır ki akran koçluğu enstitülerde  birebir yaşanmış kazanımlardı.

Finlandiya'da eğitim, Köy Enstitülerinde olduğu gibi öğrenci merkezli olup öğrencilerin merkeze alınması ve her öğrencinin bir "cevher" olduğu anlayışı temel koşul olarak kabul edilmektedir. Her konuda öğrencilerin doğal olarak çocukların ve gençlerin ihtiyaçlarını önemsenmektedir. Finlandiya eğitim sisteminde öğrenme kavramı öğrenmeyi sağlamayan konuları anlatmak  şeklinde değil, kavramları öne çıkararak ve ezberi önleyerek  öğrenme süreçlerini üretiyor. Sistem, sınıfta ve dışarıda fiziksel aktiviteyi  teşvik eden öğrenci merkezli okullarda  hakkaniyet ve özgün ölçme değerlendirmeleri öne çıkarıyor.  Finlandiya eğitim sistemi her okulda öğrencileri sanatla, müzikle ve fiziksel aktivitelerle yoğunlaşmalarını  öne çıkarıyor. Bunun öğrencilerin okula yönelik aidiyetlerini geliştireceği fikri öne çıkıyor. Sistem sağlam bir öğrenme deneyimi için düzenli teneffüs ve fiziksel aktivitenin   kritik önemine işaret ediyor. Köy Enstitüleri,  her gün sabah bin kişiyle akordiyon ve  davul, zurnayla oynanan halk danslarıyla, fiziksel ve müziksel aktiviteyle güne başlamanın adıydı. Finlandiya eğitim sisteminde tümüyle bilimsel araştırmalara dayalı olduğunu görüyoruz. Çocukların  beyninin hareket halindeyken daha iyi çalıştığını gösteren araştırmalara dayanarak  açık havada serbest oyun zamanının ruh ve beden sağlığını güçlendirip öğrenme süreçlerini pekiştirdiği görüşü temel alınır.  Finlandiya'da okulda geçirilen her 1 saatin en az 45 dakikasının öğretime ayrılması şart koşuluyor. Uygulamada 45 dakikalık derslerin ardından 15 dakikalık teneffüs geliyor ve teneffüs öğretmen ile öğrenciler için hak olarak görülüyor.  Yerel yönetimler ve okullar günlük programları belirlemede oldukça serbestler.   İlkokul öğrencileri hava koşulları ne olursa olsun teneffüste açık havaya çıkarlar.  Finlandiya eğitim sistemi, teneffüs ve serbest oyun zamanının, çocukların okuldaki öğrenme kapasitesine katkıda bulunduğu, sosyal ve duygusal gelişimlerine katkıda bulunduğu ve okulda daha yaratıcı, daha özgüvenli, daha az sindirilmiş ve daha dikkatli olmalarının yolunu açtığı belirtiliyor.  

Finlandiya'da öğretmenlik üstün akademik nitelikler gerektiren zorlu bir meslek olarak görülmektedir. Finlandiya eğitim sistemi, öğretmenin mesleki statüsünü geliştirmeye eğitimin niteliğini geliştirmek olarak bakıyor. Öğretmen adaylarında takım çalışması, meslek aşkı, iletişim becerisi, karakter gibi farklı özelliklere önem veriyorlar.  Akademik olarak en iyi öğrenciler arasından değil, bu özelliklere sahip öğrenciler öğretmen olabiliyor. Yetenekli ve motive öğrenciler öğretmen oluyor ve öğretmen eğitimi araştırma temelli olarak gelişiyor.  Sistem öğretmenlere güveniyor ve her okul ve öğretmen kendi müfredatını kendi hazırlıyor. Finlandiya'da öğretmen adaylarını en parlak notlara sahip gençler arasından seçmektense, bir ömür öğretmenlik yapmayı tutkuyla arzulayan gençlerin en iyi yanlarını ortaya çıkaracak bir öğretmen eğitimi tasarımı var. Eğitimin temel yapı taşının öğretmenler olduğunu düşünen Finlandiya, her öğretmende belli şartlar aramaktadır ve tüm öğretmenlerin yüksek lisansa sahip oldukları görülmektedir. "Araştırmacı Öğretmen" kimliğini öne çıkaran sistemde öğretmen kendi araştırmalarını yapıyor ve sonuçlarını doğrudan kendi öğretmenlik yetilerini geliştirmek için kullanıyorlar. Bu anlamda Finlandiya'da, ev ödevlerine ayrılan zamanın artmasının öğrenme kazanımlarına nadiren iyi yönde etkilediğine dair araştırmaları  temel alarak ev ödevlerine bakıyor.  Finlandiya eğitim sistemi de öğrencilere ev ödevi veriyor. Ama ev ödevlerine diğer ülkelerdeki okullar kadar asli bir rol yüklenmediği görülüyor. Bir ilkokul öğrencisinin bir gün sonraki gün için yaptığı hazırlık ortalama 0-30 dakika arasında olduğu belirtiliyor.  Ortaokul öğrencilerinde yarım saat,  lise öğrencilerinde ise birkaç saat olabildiği belirtilmektedir.  

Eğitimde fırsat eşitliği Finlandiya'nın eğitim politikalarında ve ulusal eğitim reformlarında 1970'lerden temel alınan bir anlayıştır.  Shalberg  Finlandiya rüyasını: "Aile, sosyal ve kişisel şartları ne olursa olsun tüm çocuklar  için her mahallede iyi bir okul. İyi eğitimli bir kadroya sahip iyi bir ilkokula erişimi garanti altına almak, o dönemde Finlandiya'da hem insan haklarına dair meselelerin hem de ekonomik sorunların üzerine gitmek için olmazsa olmaz bir adımdı. O zamanlar nispeten yoksul, tarıma dayalı küçük bir ülke olan Finlandiya'da toplumsal bütünlüğü, demokrasiyi ve refahı sağlamanın en iyi yolu, tüm çocuklara eşit ve iyi bir şekilde eğitmektir."  Finlandiya, 1966 yılında yayımlanan "Eğitimde Fırsat Eşitliği" başlıklı  Coleman raporunu esas alarak  tüm okullarda, tek tek her öğrencinin sağlığı, beslenmesi, ve mutluluğunun yanı sıra, sosyoekonomik koşulların neden olduğu eğitim eşitsizlikleriyle de sistematik olarak ilgilenmeyi öne çıkaran bir ülke.

Eğitim, kamusal bir insan hakkıdır. Köy Enstitüleri bu topraklarda yoksul halk çocuklarına bu hakkın penceresini açan, eğitimde   adalet ve hakkaniyet ilkesini hayata geçiren eğitim kurumlarıydı. 50 yıl sonra Finlandiya benzer kazanımları temel alarak eğitim sistemlerini geliştirmişler. Türkiye ise kendi kazanımlarının üzerini örtmeye çalışıyor.  

Kaynaklar:

1)Sahleberg (2018), Eğitimde Finlandiya Modeli,  Metropolis Yayıncılık, İstanbul

2) Sahleberg (2019) Finlandiya Eğitim Devrimi, Sola Yayınları, İstanbul

YAZARIN DİĞER YAZILARI