AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI

 Bir ekonominin  göstergelerinden  biri de o ekonominin insanları hangi koşullarda yaşattığını gösteren verileridir.İşsizlik  denilen olgu ne oranda yer almaktadır?

Açlık-yoksulluk denilen olgu hangi koşullarda seyretmektedir,milli gelir denilen rakamlar topluma nasıl yansımaktadır?Bunları gösteren rakamlara baktığımız zaman o toplumların ekonomik durumunu anlamaktayız.

  B.u rakamların yöneten anlayışlar için farklı yönetilenler için farklı olması normaldir.Yöneten anlayışlar yönetimin acizliğini ve zaafını gösterecek rakamları asla kullanmazlar,Aksine  her şeyi güllük gülistanlık gösterecek çağrışımları yapan rakamları kullanırlar.Enflasyon denilen göstergeyi ne kadar düşük kullanmak mümkünse hepsini kullanırlar.Örneğin bir tarihte haziran ayının enflasyonunu saptamak için kullanılan örneklere baktığımız zaman,soba borusu,araba zinciri,pinpon topu fiyatları öne çıkarılmıştı.Bunlar ise haziranda tüketimi en az olan maddelerdir.Sürekli tüketilen ve zam gören maddeler ise hesaplamalarda  dikkate bile alınmaz.

    Ekonominin önemli göstergelerinden biri de açlık-yoksulluk sınırında yaşayanların sayıları,oranlarıdır.Örneğin Bir sendikanın Şubat ayı için yaptığı araştırmada açlık sınırının 3 bin113 lira olduğu görülmüştür  Yok suluk sınırın ise  2 bin 404 lira olduğu görülmüştür.

Asgari ücretin 2020 lira olduğu bir ülkede açlık sınırının  2 bin 4o4 lira olarak yansıması o ekonominin bir eksikliği olmuyor mu?

   Araştırmalar 4 Kişilik bir aileye göre yapılmıştır.Bu ailede bir kişi asgari ücretle çalışıyorsa yoksulluk koşullarında yaşıyor demektir bu aile.Bu göstergeler ise onun zaten açlık koşullarında yaşadığını gösteriyor.

    Bu rakamlar iktadar ve yandaşları için  bir şey ifade ediyor mu? Elbette hiçbir şey ifade etmezler.sadece iktidarlar için değil yandaşlar için de bir şey ifade etmezler.Ne iktidarlar ne yandaşlar böyle bir sorunun olduğunu bile kabul ederler.

  Bu durumda ülkemizde açlık ve yoksulluk koşullarında  yaşayanların sayısı 6o milyonu aşmaktadır.örneğin  hemen hemen emeklilerin çoğu yoksulluk koşullarında yaşıyor bu rakamlara göre.Bir kısmı ise açlık koşullarında yamaktadır.aldıkları maaşlar bunu gösteriyor.

   Buna göre siz ekonominin büyüklüğünden söz edebilirsiniz.Elbette ekonominin bir büyüklüğü var ama bu çoğunluk için değil mutlu bir azınlık içindir.Milli gelirin artışından söz edebilirsiniz ama bu tüm  topumun   eğil yine küçük bir azınlık için doğrudur.Düşünün ki işsizlik sayısının milyonlarca ifade edildiği bir yerde işsilerin gelir artımından nasıl pay almaları mümkündür?

   Bu koşullarda yaşayan bir toplumun sayılı ekonomiler arasında anılması da mümkün değildir.Bu sadece  bir anlayışın söyleminden ibarettir.Çünkü bir toplumda sadece hizmet sektörünün şişirilmesiyle  ne milli gelir artar ne ekonomik göstergeler iyi olur.Ekonomilerin gelişmesi büyüklükleri hizmet sektörlerinin varlığı ile değil üretim sektörlerinin zenginliği ile gerçekleşir.Fabrikaları kapatarak büyüyen hangi ekonomi olmuştur dünyada?

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI