“BASIN” BU HALLERE Mİ DÜŞECEKTİ !?

                          “BASIN” BU HALLERE Mİ DÜŞECEKTİ !?

Herkes ülkede iki tip ‘Basın’ olduğunu söyler dururlar… Bunlardan biri “Yerel Basın”, diğeri de “Ulusal Basın” diye yazarlar… Ben ise buna itiraz ediyorum: Yerel Basın tamam da, “Ulusal Basın” olma özelliğini iyice yitirdikleri için, bunların adına artık “Genel Basın” diyeceğim…

Bakınız, 21 Kasım 2018 tarihinde sayın Necati Doğru, köşe yazılanın altında sunduğu “Kalemin Gör Dediği” bölümde yazdıklarını okuyunca, inanın yüzüm kızardı, acı acı gülerek sözcükleri okudum… Necati Doğru aynen şunları yazıyordu:

“Haber Türk’te Sevilay Yılman adında bir hanım yazar varmış… Hürriyet Gazetesi’nin hanım yazarı Ayşe Arman’ın, para karşılığında röportaj yaptığını yazmış… Haber Türk’ten Fatih Altaylı; “…bu yeni bir bilgi değil, Ayşe Arman’ın para karşılığı yazdığını gazete patronu da biliyordu ve alınan parayı yarı yarıya kırışıyorlardı” diye yazmış… Sabah Gazetesi’nden Hıncal Uluç da, Hürriyet yazarlarından Ahmet Hakan’ın; “…yıllardır süren sırt ağrılarım, İŞBİR marka yatağa uzanınca birden kesilmesin mi?” diye yazdığını hatırlatıp; “…Ayşe para ile yazıyorsa, Ahmet kaça yazmış acaba? Korkunç bir şüphe içinde kaldım” diye yazmış… Yandaş Basın rezil hale geldi… ‘Cumhurbaşkanlığı uçağına binenler, o manşetleri kaça yazıyorlar acaba?’ sorusu akla geldi…” diyordu…

Yerel Basın, -sağcısıyla solcusuyla, demokratıyla muhafazakârı ile- kendi doğru bildiği yolda dosdoğru giderken, onların “Ulusal Basın” dedikleri, bizimse artık o ulusallık özelliğini yitirdiğini düşündüğümüzden dolayı “Genel Basın” dediğimiz grup da, son yıllarda iki gruba ayrıldı: “Cumhurbaşkanı Uçağına Binenler” ve de, “O Uçağa Binemeyenler…” İşte sayın Necati Doğru’nun son cümlesi de buna atıfta bulunuyordu!..

Yıllardır yazılarını ciddi ciddi okuyup, pek akıllıca zannettiğimiz yorumlarını beğenerek okuduğumuz şu koca koca köşe yazarlarının söyledikleri ve uğraştıkları işlere bir bakar mısınız? İllâ birbirinizi kötüleyecekseniz, belden aşağı vurmanıza ne gerek vardı ki? Bildiğiniz, ispatladığınız, belgesine ulaştığınız böyle bilgiler var idiyse, siz bize dosdoğru yazıp, bunların araştırılıp-soruşturulmasının yolunu açsaydınız eğer, başımızın üstünde yeriniz vardı!..

Ne o öyle, bir gazetede köşe bulduk diye, önünüze gelenin haysiyeti ve şerefiyle oynamak, sizin gibi ünlenmiş insanlara yakışıyor mu!? ‘Gazeteci’ dediğin, böyle suçlamaları işkembe-i kübradan atmaz, belge ve kanıtlarını ortaya koyarak, net konuşur!.. Sizin yaptığınız ise, mahalle çocuklarının, olmadık bir şeyden ötürü durduk yerde “mız ve kavga çıkarma” bahanelerinden başka hiçbir halta benzemiyor, yazık!..

Eski yıllarda da gazeteler ve gazeteciler arasındaki rekabet, bazen kavgaya dönüşürdü… Ama onlar böyle ‘bel altı’ vuruşlarla, basit ve zevksiz kavgalar etmezlerdi!.. Edebî ve şiir diliyle, çok da usturuplu yanıtlar vererek kavga eder, okuyucuları bile bu kavgalardan zevk ve heyecan duyardı!.. Bunlarınki ise tamamen ‘çıkar kavgası’ olduğu için, işin tadını iyice kaçırdılar artık!..

1970’li, 80’li ve 90’lı yıllarda Cumhuriyet ve Milliyet Gazetesi Yazarları ile Tercüman Gazetesi yazarlarının atışmaları hâlâ hafızalarımızda… Onlardan önce de, -içinde asla para ve çıkar olmayan- biraz patavatsızca da olsa, ama edebî dille tartışmaları da hatırlıyoruz!.. Bunların en keskinleri şunlardı: İbrahim Alaeddin Gövsa, Yahya Kemal Beyatlı için şöyle demişti: “Şairim der de, tüfeyli yaşatır gövdesini/ Dayanır Nedim artığı birkaç köhne satıra/ Nice yıldır aynı geviş, aynı terane/ Nice yıldır doğursun diye baktık bu katıra!..”

Sadece o mu? Barbaros Anıtı için çok uçuk bir dörtlük yazan Yahya Kemal’in; “Deniz ufkundan bu top sesleri nereden geliyor/ Barbaros belki donanmayla seferden geliyor/  Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi/ Yeni doğmuş Ay’ı gördükleri yerden geliyor!..” şiirine kızan Neyzen Tevfik de şöyle demişti: “Edebi bilgini Hayrettin Kaptan/ Beş asır önceden biliyor gibi/ Ikına sıkına yazdığın o şiire/ Barbaros kı..yla siliyor gibi!..” gibi diye yazmıştı… İşte şairlik ve yazarlık böyle yapılır bayanlar-baylar!..        Sakin KOŞAR…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI