'GAZETECİLİK' AYAKLAR ALTINDA !?

Son yıllarda bu tarz konuları defalarca yazmak zorunda kaldık!.. Dünyadaki bütün demokratik ülkelerdeki genel görüş şudur: "Gerçek gazetecilik, her şeye muhalif olmayı gerektirir!.. Gerçek gazeteci kısmı, haberlerinde doğru ve başarılı yapılan işleri göklere çıkarmak için değil, bu çalışmalarda yapılan yanlış işleri ve -varsa eğer- adam kayırma , rüşvet ve yolsuzlukları takip edip, bunları belgeleriyle haber yapmak için çalışır!.."

Şimdi size üç gazeteci haberi örneği vereceğim: 1- Yeniçağ Gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu'nun 15 Mart 2022'de yazdığı "Tansu Çiller'in, UZANLARA Kıyağı" başlıklı yazısı; 2- Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi'nin 21 Mart tarihli "Muhalefette Formül Arayışları" yazısı ve 3- Sözcü yazarı Emin Çölaşan'ın 10 Mart tarihli "Geliyor (mu) Hanımefendi!?" yazısı.

Sayın Orhan Uğuroğlu diyordu ki; "20 Kasım 1991'de 49'uncu hükümette Tansu Çiller, 'Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı' oldu, ben de Star Gazetesi Ankara Temsilcisi idim. Bir süre sonra Tansu Çiller ile ilgili haberler Satar Gazetesi'nde yayınlanmaz olunca, sahibi 'Uzanları' ve beni makamına çağırdı, çekmecesinden bir belge çıkarıp, Kemal ve Cem Uzan'a uzatıp; onların iki bankaları hakkında inceleme başlatıldığını, bu bankalara devletçe el konulabileceğini söyledi." Kemal ve Cem kıpkırmızı oldular, sonra Cem Uzan bana dönüp; "Bundan sonra yaptığın tüm Çiller Hanım haberlerini bana getir, hepsini ben yayınlatacağım, söz veriyorum!" dedi. "Bu süreçten sonra Tansu Çiller'in DYP Genel Başkanı ve Başbakan olmasını ben sağlamıştım." diye yazıyordu.

Şimdi Allah için vicdanınıza elinizi koyup da söyleyiniz, bir gazeteci böyle mi davranmalıydı!? O siyasetçiyi parlatacak haberler mi yapmalıydı, yoksa o siyasetçinin hasıraltı ettiği o resmi belgelerin peşine düşüp, o iki bankadaki yolsuzlukları mı ortaya çıkarmalıydı!? Hangisi gazeteciliğe yakışıyordu? Bugün kalkmış o bayanı nasıl Genel Başkan ve Başbakan yaptığını övünerek, kendine pay çıkartarak yazabiliyor!.. Bu yaptığı gazetecilik değil, düpedüz 'Yandaşlık-Yalakalık' değil midir!?

Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi desen, sayın Erdoğan'ın; "Bizden önce bu ülkede ambulans mı vardı?" sözünü alıp, bunun doğru olduğunu ispatlamak için merhum Özal'ın ölümünü filan anlatmış, 2010 yılından beri uçak ambulansların binlerce vatandaşın hayatını kurtardığını anlatıp, yazısının sonunda da "Sayın Erdoğan haksız mıydı yani?" diye soruyordu.

Hep yazıp duruyorum ya; bu yandaş gazeteci geçinen arkadaşların işleri de gerçekten çok zor!.. Büyüklerinin zaman zaman söyledikleri akıl almaz iddiaları illâ ispatlamak için dokuz dereden su getirip de, onları haklı çıkarmak öyle kolay ve herkesin yapabileceği işler mi? Ama ne yapsınlar, onların da geçimi bu türden çalışmalarına bağlı sonuçta, yoksa oralara kim takar, kim çanta gibi taşır bunları yanlarında!?

Bir de, doğruluk ve dürüstlüklerinden hiç taviz vermeyenler var; Emin Çölaşan, Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Necati Doğru. gibiler. Örneğin; 10 Mart 2022 tarihli yazısında Emin Çölaşan şöyle diyordu: ".Bayan Çiller, AKP-MHP ortaklığının en büyük destekçisi olduğu halde, unutulmuş durumda. Seçmeni yok, saygınlığı yok, Türk siyasetinde olumlu herhangi bir iz bırakmışlığı yok!.. Ama şunu iyi bilmeli; bu saatten sonra kendisinden ne köy olur, ne de kasaba; siyasete girse kaç yazar, girmese kaç yazar!.."  

Neyse, bu konu daha çok su kaldırır, daha çok yazacağız bunları da, bugün size Orhan Veli'nin "Kuyruklu Şiir" iyle veda edelim bari, konumuza pek uyar mı bilemem gari:

"Uyuşamayız, yollarımız ayrı/ Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi/ Senin yiyeceğin kalaylı kapta/ Benimki aslan ağzında/ Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik!..// Ama seninki de kolay değil kardeşim/ Kolay değil hani/ Böyle kuyruk sallamak Tanrı'nın günü!.."     Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI