"KREDİ KARTLARIMA TAKLA ATTIRIYORUM !.."


Tarih 12 Haziran 2022, günlerden Pazar!.. Muhalif bir TV kanalının bayan muhabiri, sokakta Belediyeye ait banklarda beleşten oturup, soluklanan emeklilere soruyor:                                                          
---Efendim, sizinle biraz konuşabilir miyiz?                                                                                                                            
---Tabii ki evlâdım, ben 6 yıllık emekli Necmettin!..                                                                                                                      
---Necmettin Bey, bugünlerde elinize geçen emekli maaşınızla geçinebiliyor musunuz?                                                     ---Ne gezer efendim, evden verdikleri siparişlerin birini bugün, kalanını yarın veya öbür gün alabiliyoruz!.. Eve varınca, alamadıklarım için hep yalan söylüyor; "Hay Allah, onu unuttum yahu, ihtiyarlık işte!" diye geçiştiriyorum. Kira ve fatura ödemelerimiz gittikçe aksamaya başladı.                                                                                                                                                                                      
---Peki, ödemelerinizi nasıl yapabiliyorsunuz?                                                                                                            
---Gidin sorun; her emeklinin cebinde 6 - 7 tane kredi kartı var!.. Benim cüzdanımda 8 tane kredi kartım var, sıkıştıkça bir bankadan alıp, diğer bankanın borcunu ödüyorum!.. Bu yaştan sonra sirk cambazı da olduk, ben bu kredi kartlarını 'takla attırarak' geçinmeye çalışıyorum!..

Röportaj aynen böyle geçmiş, bu gariban emeklimizin "Kredi kartlarıma takla attırıyorum" sözü, o günden sonra sosyal medyanın en çok tıklanan haberi olmuştu.

Yani, sayfalar dolusu anlatabileceğiniz ekonomik bir konuyu, bu sayın emeklimiz gibi 'tek bir cümleyle' izah edebilme becerisi herkese nasip olmaz!.. Aynı günlerde "Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)"in açıkladığı "% 73,4" oranındaki enflasyon rakamları da vardı. Üstelik, tarihinde ilk defa 'Enflasyon Sepeti'ne koydukları ürünlerin isimlerini saklamışlardı!.. Sokakta kime sorsalar, artık TÜİK'e pek inanan insanımızın kalmamış olduğu görülüyordu. Çünkü, aynı günlerde "İstanbul Ticaret Odası (İTO)" aynı enflasyon rakamlarını "% 87" olarak açıklarken, ENAG ise "% 160,2" olarak duyurmuştu. Artık halkımız da, açıklanan rakamlara değil de, pazardaki, marketteki fırlamış fiyatlara, ödediği faturalara dalıp, daha ayın birinci gününde, cüzdanında 'kar gibi eriyen' maaşına bakarak, kendi enflasyon hesabını zaten kendisi yapar hale geldi!.. TÜİK ne yaparsa yapsın, 'güneşi balçıkla sıvayamıyor' artık!..

Hukukçular her gün çıkıp, TÜİK'in artık büyük bir "Emek Hakkına Gasp Suçu" işlediğini izah ederek, emeğiyle geçinen çalışan ve emeklilerin, bu kurumdan derhal şikâyet etmelerini istemeye başladılar!.. Dediklerine göre TÜİK, 'Resmi Belgede Sahtecilik ve Bilgi Edinme Kanununu İhlâl" suçlarını işlemiş!.. Türk Ceza Kanununun (TCK) 257'nci maddesi "Resmi Belgede Sahtecilik" ve yine TCK'nun 204'üncü maddesi de "Bilgi Edinme Kanununun İhlâl Edilmesini" suç sayıyor, emeğin hakkının çalındığını iddia ediyorlar!..

Öyle ya; enflasyonu İTO ile TÜİK'in açıkladığı rakamın % 14 üstünde, ENAG'ın açıkladığı rakamın ise % 87 üzerindedir!.. Eğer doğru ise, şu memur-işçi- emeklinin aylık ve yıllık maaş kayıplarını görüyor musunuz!? Bu da yasalarımıza göre bir nevi 'Çalma Suçu' değil midir!? Yazık değil mi uzun zamandır evine et-süt-ekmek götüremeyen bu insanlara!?

Sayın Maliye Bakanımıza bakarsanız; "Enflasyon artık düşüş trendine girdi, hedefimiz 2023'te enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek" diyordu. Yahu, ne zaman böyle konuşsa hep söylediklerinin tersi oluyor!.. Göreve geldiğinde litresi 7,5 TL olan mazot ve benzin fiyatları, şu günlerde tam '30 TL'ye dayandı!.. Yani tam dört kat arttı!.. Hani diyorum, bunlar biraz da 'susma haklarını' kullansalar nasıl olurdu acaba!?

Bir savaş sonrası toplanan Napolyon ve komutanları durum değerlendirmesi yapıyorlarmış. Konuşmaktan başka bir halta yaramayan bir komutanı bilgiççe harita başına geçip; "Eğer bu savaşı şuradan başlatıp, şuradan giderek yapsaydık, daha az can kaybımız olurdu!" deyince kızan Napolyon ayağa fırlamış; "Evet, o geçit vermez dağlarda yollar, nehirler üzerinde de köprüler olsaydı, senin harita üzerinde gezdirdiğin parmak gibi geçer giderdik!.. Hem bölgeyi bilmezsin, hem de bilgiçlik taslarsın; savaş parmakla değil, bilgi, azim ve mücadeleyle kazanılıyor bayım!" deyip çıkıp gitmiş.                 Sakin KOŞAR.                   

YAZARIN DİĞER YAZILARI