Münasebetsiz Robot Efendi !?

                         Münasebetsiz Robot Efendi !?

Ankara’da Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun 06 Şubat 2018 Salı günü düzenlediği “Güvenli İnternet Günü” programında münasebetsizlik eden bir robot krizi yaşandı…

Programa konuşmacı olarak katılan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı sayın Ahmet Arslan kürsüde konuşurken, programın sunucusu olan Çin yapımı “SANBOT” adlı robot, sık sık araya girip Bakan’ın sözünü keserek; “Yavaş konuş… Ne dediğini anlayamıyorum… Şimdi sen neden bahsediyorsun kardeşim…” deyince, konuşması sırasında dikkati dağılan sayın Bakan kızmış ve robotun susturularak oradan uzaklaştırılmasını istemiş… Görevliler önce robot Sanbot’un hoparlörünün sesini kesip, sonra da robota format atarak programı değiştirmişler…

Tabii, robot da olsa, birine fazla değer ve yüz verirseniz, olacağı budur!.. Yani, her işimiz tamam da, oraya bir tek Çin yapımı bir robotun getirilmesi mi kalmıştı? Üstelik bu robot yerli ve milli de değil, niye tam sayın Bakan konuşurken onu orta yere salarsınız ki? Münasebetsiz robot da, dinleyici insanların söyleyemediğini, işte böyle harımı yararak söyler tabii… Biz bu Çinlilerle taa Orta Asyalardan beri hırlaşır dururuz!.. Biz Türkler için koca ‘Çin Seddi’ni yaptılar, yine de hakkımızdan gelememişlerdi, işte şimdi teknolojiyle intikamlarını alıyorlar!..

Efendim, Osmanlı döneminde İstanbul’un bir mahallesinde “Münasebetsiz Memed Efendi” diye biri türemiş… Öyle olmadık zamanlarda öyle münasebetsizlikler yapıyormuş ki, bu adamdan mahalleliye gına gelmiş… Örneğin; karısı ölmüş adama tam cenaze kaldırılırken yaklaşır; “Hadi yine iyisin, artık daha genç bir hanımla evlenirsin gari, değil mi?” diye sorarmış… İflâs etmiş bir tüccara gidip; “Zenginken, her gün işine özel faytonla gidiyordun, şimdi kahveye uyuz bir eşekle gidersin artık” filân der, zati canı burnunda olan insanların tepelerini attırırmış…

Bu adamın münasebetsizlikleri bir gün Padişahın kulağına kadar gitmiş… Yapacak fazla işi olmayan Padişah da merak edip, bu adamı sarayına getirtmiş… Kendisiyle biraz konuşarak, ne kadar münasebetsiz biri olduğunu kendi gözleriyle görmek istemiş…

Sabah erkenden Padişahın dört adamı gidip, Münasebetsiz Memed Efendiyi kapısından çıkar çıkmaz karga-tulumba saraya götürmüşler… Kellesinin gideceğini anlayan Memed Efendi çok korkmuş… Ama huzura çıkınca, Padişahın babacan tavırlarıyla rahatlamış… Padişah demiş ki; “Evlâdım, senin için çok münasebetsiz bir adam olduğunu söylüyorlar, bu doğru mu?” diye sormuş…

Münasebetsiz Memed Efendi bu suçlamayı inkâr ederek; “Yüce Hünkârım, ben açık yürekli bir insanım, kimsenin arkasından konuşmam, her şeyi insanların yüzüne söyler, merak ettiklerimi de hemen orada sorup öğrenmek isterim, buna münasebetsizlik mi denir efendim?” der… Padişah ne diyeceğini şaşırır… Yumuşak bir sesle; “Hadi bana da bir şey sor bakayım” deyince, biraz şımaran Memed Efendi, Padişahın yüzüne, gözüne, göbeğine dikkatle bakarak; “Şu koca göbeğe, şu yanaklara, şu koca dudaklara bakınca anladım; siz çok iyi zurna öttürüyor olmalısınız değil mi yüce Hünkârım?” demez mi?

Padişah kulaklarına kadar kızarır, terlemeye başlar… Çünkü o tarihlerde davul-zurna çalmak, çalgıcılık yapmak, çok küçümsenen mesleklerden biriydi… Padişah adamlarına; “Alın götürün şu adamı, şimdi elimden bir kaza çıkacak, gerçekten dedikleri kadar münasebetsizin biriymiş!” diye bağırır… Adamlar onu dışarı çıkarırken, Padişahın terini silmek için içeri koşan hizmetçi kadının kalçasına bir çimdik atar!.. Adamlar bu münasebetsizin böğrüne diz ve dirsekleriyle vururken sorarlar; “Niye bunu yaptın ulan!?” deyince, Münasebetsiz Memed Efendi; “Pardon yahu, ben o kadını Hanım Sultan zannetmiştim” demez mi?

Daha biz kendi insanlarımıza iş bulamazken, bu robotlara bu kadar yüz verirsek eğer, tabii ki tepemize de çıkarlar, münasebetsizlik de yaparlar, gençlerimizi işsiz de bırakırlar!.. Bugünler daha iyi günlerimiz; bekleyin, daha neler göreceğiz bakalım!?       Sakin KOŞAR…

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI