23 KİŞİYİ ÖLDÜRDÜ, 90 KEZ MÜEBBET HAPİS CEZASI VERİLDİ !?

 

         23 KİŞİYİ ÖLDÜRDÜ, 90 KEZ MÜEBBET HAPİS CEZASI VERİLDİ !?

ABD'nin Teksas Eyaleti'ndeki bir markete 03 Ağustos 2019 yılında bir silahlı baskın düzenleyip, tam 23 Lâtin Amerikalıyı öldürüp, 22 tanesini de yaralayan "Patrick  Crusius (24) adlı gence ABD mahkemeleri; 45'i 'Nefret Suçu' olmak üzere, tam 90 kez 'Müebbet Hapis' cezası verdi!.. 22 yaralının da tam 9 tanesi ömür boyu 'sakat' olarak yaşamlarına devam edeceklermiş. Savcılar ise bu kişinin mutlaka 'İdam Cezasına' çarptırılması gerektiği konusunda hâlâ ısrar ediyorlarmış, bu ceza konusu henüz belli değilmiş ?..

Haberi okudunuz, şimdi hepiniz biraz arkanıza yaslanıp, bu haber üzerinde biraz düşününüz lütfen: Bu öldürülenlerden biri veya birkaçı 'siz-eşiniz-oğlunuz-kızınız-damadınız-anneniz-babanız' gibi yakınlarınız olabilirdi değil mi? Ölen veya ömür boyu sakat kalanlardan biri öğrenci-evin tek çocuğu-yıllarca okumuş bir doktor-mühendis-bilim insanı da olabilirdi değil mi? Bu zibidi markete gelirken yüzlerce insanı katledebilecek silahlarla ve mermileriyle hazırlıklı gelmiş, daha fazla insanı da öldürebilir veya sakat bırakabilirdi değil mi?

Şimdi bu zibidiye 90 defa 'müebbet hapis' cezası verseniz ne olacak? Sonuçta bu adam yine nefes alacak, yine beleşten beslenecek, ölenler de öldükleriyle kalacaklar değil mi? Zati bir insan ömrü kaç yıl ki; 90 defa değil de, '590 defa müebbet hapis' cezası versen kaç yazacak!? Belki bu katil bir yolunu bulup hapisten kaçacak, belki af çıkarılıp aramıza salınacak, belki de devletin pis işlerinde kullanılabilecek, sonuçta yine yaşayacak değil mi? Peki, 23 kişiyi öldürmüş böyle bir insanın, mahkemesi bittikten sonra suçluluğu kesinleşince, bir daha yaşama hakkı olabilir mi? Sizleri bilemem, ama bence asla olamaz!.. Orada Savcılar haklıdır, bu katile derhal 'İdam Cezası' uygulanması gerekir ki, yok yere ölenlerin yakınları da biraz teselli bulabilsinler!..

Belki bazıları çıkıp; "Savunma hakkı herkese lâzım, herkese yaşama hakkı gereklidir" diye, bilindik tekerlemeleri bize aktarabilirler!? Allah aşkına, bu adamın savunulacak, bir dakika bile yaşatılacak ne gibi bir hakkı olabilir ki!? Bunun gibilerin böyle katliamlara heveslenmemesi için, böyle kesin cezalar verilmesi gerekmez mi? Yarın yine senin-benim-onun başına aynı şeyin gelmeyeceği ne malûm!? Atalarımızın dediği gibi; "her nimetin bir diyeti, her diyetin bir nimeti" olduğu gibi, her suçun da net-kesin bir karşılığı olmalıdır!..

Bu yazımı okuyunca bazı hukukçular yanında, belki bizim İbrahim Ergin, Ramiz Şencan gibi köşe komşularımla, bizim Veteriner Mehmet Bey, Terzi Osman Usta gibi okuyucularım hemen; "Bizim ihtiyar yazar yine 'Osmanlı Tarihi' okumaya başladı galiba, hemen idamı dile getirdiğine göre, bizimkinde yine  'Osmanlı Torunu' olma damarı azdı galiba?" diyeceklerdir belki ama, olsun!.. Şu günlerde zam haberleriyle ve gazetelerin üçüncü sayfalarındaki kadın katliamlarını okumaktan, Osmanlı Tarihi kitaplarını okumaya sıra gelmiyor ki!..

Hazır ABD'den bahsetmişken, şu eski ABD Başkanı Donald Trump vardı ya, yine aday olarak yollara düşmüş, bu sefer de yine 'Fransa Olayları' sonrasında kafayı İslâm Ülkelerine takıp; "Ben Başkan olunca Müslüman ülkelere ABD'lilerin seyahat etmelerini yasaklayacağım, Amerika asla Fransa gibi olamaz!.." diyesiymiş. Ulan sen bu yasağı daha önce de koymuş, yeni Başkan Biden ilk gün kaldırmıştı!.. Biz Müslümanlar da, iliğimizi-kemiğimizi sömüren siz Amerikalılara çok meraklı değiliz ya, yasaklarsanız yasaklayın, gelmezseniz gelmeyiverin kardeşim!.. Ama bizler biliyoruz ki, sizin menfaatleriniz oldukça, sizi biz kapıdan kovsak bile, siz bizim ülkenin penceresinden-bacasından bile içeri girersiniz, sizi gidi arsız hınzırlar sizi, hadi işinize be!..

Bugün de size şair Arif Karakoç'un "Kadeh" şiiriyle veda edelim bari:

Elimde kadehim/ Önümde dünya/ Dön diyorum, kahpe/ Biz ikimiz/ Yer/ Gök/ Deniz/ Hepiniz döneceksiniz/ Benim kadehim öyle temiz/ İçmem bu kadehi kızlar/ İçine siz düşmezseniz!.."   Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI