BU İNSANLARIMIZ NEREYE SAVRULUYOR !?


Bugün size, basınımızda çıkan sadece birkaç günlük haberlerden isim ve yer belirtmeden örnekler sunacağım, içiniz acıyarak okuyunuz ve bu 'yerli ve milli' ülke insanlarımızın ne halde-amelde olduklarını, bu çağdaş dünyada nerelere savrulduklarını artık biraz da sizler düşününüz:

---"Karısı evi terk ettiği için cinnet getiren baba, üç evlâdını asarak öldürdü, ardından kendisi de intihar etti!.."

---"Canavar anne, 2 yaşındaki çocuğunu işkence ederek öldürdü, çocuğun bedenindeki darp ve işkence izleri polisleri şaşkına çevirdi!.."

---"28 yaşındaki bir genç, evde bulunan anneannesi ile teyzesini öldürmek için, elindeki 5 litre benzinle evi ateşe verdi!.."

---"Evsiz olduğu için Hastane girişinde kalmasına izin verilen adam, gece Hastanenin bilgisayarlarını çalıp kaçtı!.."

---"Irak'tan tedavi için Mardin'e gelen beş kişi, araçlarının içinde taranarak öldürüldü, yanlarındaki paralar gasp edildi!.. Gözaltına alının 4 kişiden ikisi tutuklandı, ikisi serbest bırakıldı!.."

---"Camide abdest alırken 9.000 Doları çalındı, zanlı kısa sürede yakalandı ve bir suç makinesi olduğu belirlenip, tutuklandı!.."

---"14 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan bir zanlı, üzerinde sahte 'Gazeteci Kartı' taşıdığı tespit edilince gözaltına alındı!.."

Bu haberlerin tümüne baktığımız zaman, bu işlenen suçların temelinde bir "geçim sıkıntısı, işsizlik, parasızlık ve çaresizlik" olduğu görülüyor!.. Bir işi olan, geliriyle ailesini geçindirebilen bir insanın evinde, eşinin üç çocuğunu bırakıp da kaçmasını gerektirecek bir sebep olabilir mi? Son yıllarda hızla artan boşanmalar, aile içi şiddet, ölümlü vakalara baktığımızda, hep karşımıza 'geçim sıkıntıları ve işsizlik' problemi çıkıyor!.. Bu durum herkesin sinirlerini bozuyor, çocukların istekleri, okul masrafları, her ay kapıyı çalan ev sahibinin tehditleri, faturaların ödenmemesi yüzünden kesilen 'elektrik, doğalgaz, telefon, su' hizmetleri de, bu öfkenin üzerine tuz-biber oluyor, evde sürekli tansiyon yükseliyor!..

Ülkemizde bir gelir dengesizliği, her gün yağan aşırı zamlar, insanların normal hayatlarını cehenneme çevirmeye devam ediyor!.. Güncel doğal ihtiyaçları bırakın da, artık evde biten peyniri-eti-yağı-pirinci-nohudu-fasulyeyi gidip de yeniden Pazar ve marketten almak, insanlarımıza sanki birer işkence gibi gelmeye başladı!.. Markete veya pazara her gittiğinizde biraz daha yükselmiş olan sebze-meyve-bakliyat-peynir ve yağ fiyatları, TÜİK 'in hiç kimse tarafından kabul görmeyen enflasyon rakamları marifetiyle, istenilen oranda zamlanamayan ücretler yüzünden, işte sonuçta bu güncel haberler karşımıza çıkıyorlar!.. Bu tür haberler İngiltere-Fransa-Almanya-Finlandiya-Lüksenburg. gibi ülkelerde niye görülmüyor!? Çünkü oralarda insanların kişi başına düşen GSMH ücretleri '30 Bin ile 90 Bin Dolar' arasında değişiyor, bizimki gibi '3,500 Dolarda' kalmıyor da, ondan hep bizde görülüyor!.. Yine oralarda 'Sosyal Adalet' denilen şeye, yani 'eşit paylaşıma' hep titizlikle uyuluyor!..

Çoğu kişi Şair Eşref'in yazdığını zannettiği, ama aslen eski Antalya Defterdarı Abdullah Çağlayan'ın yazmış olduğu şu dizelere bir bakalım, bugünkü yazımıza biraz uyuyor mu:

"Bir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler/ Vatandaş soyulurken aldırmıyor öküzler/ Boş yere inat etme, hemen salla başını/ Dilini tut, uslu dur, zıkkımlan maaşını!.."       Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI