BUGÜN 01 MART 2024, YİNE 'BAHAR' GELDİ DOSTLAR !..

Evet!.. Hani size durduk yerde bir anda 'Bahar Geldi' dediysek; hemen ağzınız sulanarak, ellerinizi ovuşturarak, aynada saçı-sakalı düzelterek kapıya koşup da, şu bizim meşhur, güzel, alımlı mankenimiz ve artistimiz 'Bahar Hanımın' geldiğini filân zannetmeyin haa!? Bizim 'Yarı Küremizdeki' iklimin gereği olarak bir yılda, yani 365 günde, yani 52 haftada, yani 12 ayda tam 'Dört Mevsimi' yaşarız ya? Bu 'İlkbahar-Yaz-Sonbahar-Kış' mevsimleri içinde bizler en çok 'İlkbahar Mevsimini' severiz ya? Bu mevsim geldiğinde havaların ısınmasıyla, Cemre'nin sırasıyla havaya-toprağa-suya düşmesiyle, tabiatın uyanmaya başlaması sonucu; çok sevdiğimiz Datça Çalası, Tilkişen, Kuzukulağı, Su Kerdimesi... gibi bahar yeşili, mayhoş ve güzel yiyeceklerin de pazarlara gelmesi demektir ya? İşte ben de bunu demek istiyorum!..

İlkbahar Mevsimi demek; yeni umutlar, yeni arayışlar, yeni iştahlar, yeni kazançlar demektir!.. Siz bakmayın "Yaş Yetmiş, İş Bitmiş!" diyenlere!.. Bakmayın bizim emeklilerin aç-bilâç gezdiklerine!.. Bir büyüğümüzün şu güzel İlkbahar gününde 'Kütahya Mitingine' çıkıp da; "Bütçede para yok, emeklilerimizin zor durumda olduklarını ben de biliyorum, ama bu bütçeyle yeni bir zam yapmamız mümkün değil, ama yakında enflasyonu düşüreceğiz, bütçemizde paramız olacak, biraz daha sabır!.." dediğine de bakmayınız... Bu kaçıncı yok deyişi, kaçıncı ek zam verişi, bir düşünsenize !? Oylarının biraz düşmeye başladığını görünce -her zaman yaptığı gibi- hemen emeklilerin ağızlarına bir parmak daha Bal sürüp, seçimi kazanma taktiği yine yürürlüktedir, bundan hiç şüpheniz olmasın!.. Biliyorsunuz, geçmiş seçimler zamanında da biz emeklilere -önce eşeğimizi kaybettirip, sonra buldurarak-, bizi sevince boğmamış mıydı, bazı emekliler o sevinçle gidip yine oylarını vermemişler miydi bu büyüğümüzün partisine!? Neyse, bunlar geçmişten kalma mevzular, biz Bahara bakalım...

İlkbahar demek; tohumların çatladığı, bütün bitki ve ağaçların yeşillenip-çiçek açtığı, kuşların ve tavukların kuluçkaya yattığı, Yürüklerin yeni otlaklar için yollara düştüğü, ayıların 'Kış Uykusundan' uyandığı, balıkların yumurta bırakmak için yukarılara koştuğu, kedilerin damlara çıktığı, onlarca azgın köpeğin bir hatun peşinde yollara düştüğü; kişneyen atların, anıran eşeklerin, böğüren boğaların zincirlerini kırarak aradığı bir mevsim demektir İlkbahar!.. Böcekler, sinekler, karıncalar ve kelebeklerin harman olduğu doğada, göçmen kuş cıvıltılarıyla kulak ve gönüllerimizin şenlendiği günlerdir!..

Evet, bugün 01 Mart 2024... Bakmayın siz eskilerin "Mart kapıdan baktırır, kazma-kürek sapı yaktırır!" filân dediklerine!.. Artık her evde çok şükür elektrik ve doğalgaz var, hani zati tarım da bitti ya, kimsenin evinde ne kazma kaldı, ne kürek, ne çapa, ne de bunların sapları var gari... Genel tüketimimize sadece "% 0,7" katkı sağlayan 'Karadeniz Doğalgazı' da geldi, iktidar büyüklerimiz bu büyük müjdeyi (!) bize verdiler ya, e e e daha ne istiyorsunuz ki!?

Yıllardır şu güzelim Anadolu coğrafyasında dağlara, ormanlara, akarsulara, göl ve denizlere, hepimize yaşama sevinci veren ova ve yaylalara yapmadığımız kötülük kalmadı!.. Hiç uzağa gitmeye gerek yok; yüksekçe bir yerden şu Yatağan İlçemiz çevresine yavaşça bir göz gezdiriniz; dağlarımızın delmedik yerini bırakmadık, kesmedik ve tahrip etmedik orman bırakmadık, sonunda buraları merhum Süleyman Demirel büyüğümüzün kafasına çevirmeyi başardık, afferim bize!.. Ne uğruna yaptık bunları? Üç-beş metre Allah'ın taşı-mermeri, tam 43 yıldır bizi zehirleyen Termik Santralda yakılan vasıfsız Linyit Kömürü uğruna değil mi? Şu güzelim İlkbahar günlerinde bile, doğa kendini yenilemeye çalıştığı halde, bütün dağlarımızın görüntüsü, Kedilerin oyun oynamak için tırmaladıkları, pençeleriyle delik-deşik olmuş bir gazete parçasına benziyor!.. Bu tabiat kaç yılda kendine gelir, orasını da sadece Yüce Allah bilir artık!?

Yazımızı Yunus Emre'nin iki dörtlüğü ile bitirelim bari:

"Dağlar ile taşlar ile/ Çağırayım Mevlâm seni/ Seherlerde kuşlar ile/ Çağırayım Mevlâm seni!..// Yunus okur diller ile/ Bir sürü bülbüller ile/ Hak'tan yana kullar ile/ Çağırayım Mevlâm seni!.."                           Sakin KOŞAR...

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI