EĞİTİM BU ELLERE Mİ EMANET !?


Herhalde duymuşsunuzdur; 27 Haziran günü sayın Milli Eğitim Bakanımız basın önüne çıkıp, ballandıra ballandıra yeni bir eğitimde çığır kararlarını açıkladı!.. Diyordu ki; "Meslek Lisesi öğrencilerine 'Fırıncılığı' öğretip, Bakanlığımızın kuracağı tesislerde ekmek üretimine katkıda bulunmalarına yardımcı olup, 81 İlimiz dahilinde, her İlimizde en az '12.500 Ekmek' imal etmelerini sağlayarak, halkımız için 'Ucuz ve Sağlıklı Ekmek' üreteceğiz!.. Bu iş için Gaziantep ve Konya Belediye Başkanlarımızla görüşmeler yaptık" diyordu.

Beyefendiyi dinlerken biraz gerilere gittim: Ben Bozüyük Köyümde fırın sahibi bir babanın oğluyum!.. Kendimiz değil, o yıllarda yıllık kirası 250 TL olarak, 'Gırobalı Mehmet' dayıma kiraya verir, fırınımızı o işletirdi. Ben daha 10 - 12 yaşlarındayken, fırını işleten dayı oğullarım Rıfat ve Suat'la hamur keser, günde 25 ile 50 kuruş ücret alırdım!.. Bu paralarla denize ve sinemaya gider, gazoz içer, dondurma alır, biraz biriktirdiklerimle İzmir Fuarı'na bile gezmeye giderdim!.. Çünkü, küçük de olsa paranın bir değeri vardı!.. Yani ben, fırıncılığın ne kadar zor bir meslek olduğunu çok iyi bilen, yaşayarak öğrenen biriyim!..

Her gün gece saat 23.00 veya 24.00 gibi hamuru yoğurur, gece saat 03.00 gibi keser, şekil verir, hamur kasalarına koyar, fırın ateşi kıvama gelince bu hamurları fırına sürer, saat 04.00 ve 05 .00 gibi pişenleri çıkarır, istifler, saat 06.00 gibi abonelere bisiklet veya arabayla götürürsünüz!.. Fırıncılarda gece uykusu diye bir şey yoktur, uyuyan herkesi kıskanır, onlara hep gıptayla bakarlar!..

Sayın MEB galiba bunları bilmiyordu? Daha 15 - 16 yaşındaki Meslek Lisesi öğrencilerini fırınlarda çalıştıracak, fırıncıları ve ekmek fiyatlarını böylece terbiye edecekti, öyle mi? Galiba ekmek fiyatlarını da fırıncıların arttırdığını düşünerek böyle bir çözüm bulduğunu zannediyordu? Ama kazın ayağı hiç de öyle değildi ki!.. Siz, buğdayın anavatanı olan Türkiye'de tarımı öldürür, buğday üretimini yarıya düşürür, üreticileri desteklemezseniz; buğdayı ve samanı bile dışarıdan ithal ederseniz, sonuçta ekmeğin fiyatını kontrol edemezsiniz tabii!..

Sayın Bakan, bu ülkede fırıncılar ve Belediyeler günde en az '100 Milyon' ekmek üretiyorlar!.. Siz bu Meslek Lisesi öğrencileriyle günde 'Bir Milyon Ekmek' üretseniz neye yarar ki? Günlük üretimin yüzde/ biri kadar ekmek katkısıyla hiç kimseyi köşeye sıkıştırıp, kimseleri terbiye edemezsiniz!.. Yani bu gülünesi kararınızla, her işiniz gibi, bu konuyu da hiç bilmediğiniz ortaya çıkıyordu!..

Bakınız, 1936 yılından 1954 yılına kadar bu ülkede 'Köy Enstitüleri Eğitimi' vardı. Köy çocukları iş içinde eğitilir, sırasıyla her mesleği öğrenir, her türlü müzik aleti çalmasını becerir, köye 'Öğretmen' olarak gidince, köylümüze de bunları öğretirlerdi!.. Ama, yol göstericileri 'Amerikalılar' olan sizin ağabeyleriniz, bu güzelim okulları, her türlü kuru iftirayı atarak kapattırdılar!.. Zati amaçları bu Atatürk ülkesinin kalkınmasını, gelişmesini istemiyorlardı, amaçlarına da böylece ulaşmış oldular!.. Şimdiki MEB'nın düşüncesi de, eski Köy Enstitüleri mantığına çok benziyor!.. Hadi o güzel okulları geri getirelim bari, olmaz mı? Olmaz değil mi? Siz isteseniz bile, ABD'li ağabeyleriniz bunu isterler mi hiç!? Neyse, bu bizimki bir fikirdi, olmayacak bir duaydı nasılsa, unutun gitsin!.. Bizimkiler göreve gelirlerse şayet, onu hayata geçiririz her nasılsa!..

Bugün de yazımıza Orhan Veli'den mısralarla bitirelim bari:

"Lâğımcının hamam rüyasıdır/ Rüyaların en güzeli/ Uzanır yatar göbek taşına/ Tellaklar gelip dizilir yanı başına/ Biri su döker/ Biri sabunlar/ Elinde kese, sıra bekler biri/ Yeni müşteriler girerken içeri/ Lâğımcı/ Pamuklar gibi çıkar dışarı!.."                      Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI