HABERLER, HALKA BÖYLE Mİ VERİLİR !?

 

                    HABERLER, HALKA BÖYLE Mİ VERİLİR !?

Bütün 'Yaygın Basın' gazetelerinde, "13 Haziran 2020 Cumartesi günü" 83 Milyon Türk insanları için çok önemli bir haber vardı, manşetleri de genelde şöyleydi: "Gıdada Hile Yapan Firmalar, Bize 'AT ve EŞEK Eti' Yedirmişler!.."

Haber şöyle devam ediyordu: "Tarım ve Orman Bakanlığı; ürünlerinde hile yaparak, vatandaşın sağlığına göz diken 'Gıda Teröristi' firmaları açıkladı!.. Gazlı içeceklerden Bal'a, Çay'dan Zeytinyağı'na, Çikolata'dan Et ürünlerine kadar birçok üründe, insan sağlığına zararlı ve yasak maddeler kullanıldığı tespit edildi!.. At ve Eşek etinden köfte, boya ve kiremit tozundan pul biberleri halka satmışlar, Bakanlık bu firmalara göz açtırmıyor!.. Bu firmalara ait listeye, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın resmî sitesi olan (www.tarimorman.gov.tr)' den ulaşabilirsiniz" deniliyordu...

Tamam, bizler internetten girererk bu firmaların isimlerini öğrendik, yedikleri naneleri oradan gördük de; bu ülkede insanımızın yarısı internete giremiyor, bu sahtekârlıkları öğrenemiyor!.. Ama her gün alışveriş merkezlerine gidip, bu sahtekâr adamların firmalarının ürünlerine dünyanın parasını vererek evlerine götürüyor ve çoluk-çocuk tüketiyorlar!.. Kendi paralarıyla kendi sağlıklarını bozuyorlar!..

Böylesi haberler yapıldığı zaman, o haberin altına; bu firmaların kimler olduğu, ne haltlar yemiş oldukları, sağlığımızı ne şekilde bozduklarının da yazılması gerekmez mi? İşte böyle haberlerde tek eksik olan budur!.. Madem ahlâksızlığın ve sahtekârlığın ucunu gösterdiniz, herkesin duyacağı şekilde bu "Gıda Teröristlerinin" açık isimlerini de hemen orada belirtmek gerekmez mi!? Bu son denetimde, yani 2020 yılına ait '69 Firma' ve bunların '136 Sahte Ürünü' belirtilmişti, o isimler de açıklanmalıydı!.. 2012 yılından beri; '1.551 Sahtekâr Firma' ve bunlara ait '3.492 Hileli Ürünü' kamuoyuna açıklanmış oluyordu, rakamlar çok korkunç değil mi!? Bunca gıda ürünü sahte, hileli ve sağlıksız ise, geriye kaç ürünümüz kaldı ki!? Ya bu ürünleri tüketen çocuklarımıza neler oldu!?

Haberdeki ikinci eksik ise şuydu: Yine bu haberlerin içinde, bu 'Gıda Teröristi' firmalara ne gibi cezalar uygulandığı, faaliyetlerine bir son verilip-verilmediği, üretim ve ticaret sicillerinin iptal edilip-edilmediği... gibi bilgiler de hiç verilmiyordu!.. Bu gıda sahtekârlığı, asla affedilemeyecek bir insanlık suçudur!.. Çoğu ciddi ülkelerde bu tip adamlar belgelerle tespit edilince, artık bir daha ömürlerinin sonuna kadar gıda işleri yapamazlar!.. Peki, bizdeki durum nedir, bunun da açıklanması gerekmez miydi!? İki satır mesaj yazanlar sabahın kör karanlığında evlerinden alınırken, bunlara aynı muamele niye yapılamıyor!? Bu tür adamları affetmek, ikazla boş bırakmak, bu işi yine yapmalarına sebep olur!.. Ne demiş büyüklerimiz; "Alışmış, kudurmuştan beterdir!" demişler değil mi? Özellikle gözümüz gibi baktığımız çocuklarımızın sağlığı ve geleceği açısından bu tür suçların para cezasıyla geçiştirilip, asla bir affı sözkonusu bile olmamalıdır!..

Ülkemizde sadece gıda konusunda değil; güncel geçim, aile içi şiddet ve saldırganlık olaylarıyla ilgili haberler de can sıkmaya başladı: 1-İstanbul'da Maçka Parkı'nda hiç yoktan Dr.Süleyman Dönmezer'e saldırıp, boğazını kırık şişe ile kesen 'Emrah D.' isimli hapisten afla yeni çıkmış, sabıkalı bir zibidinin saldırısı... 2-Denizli/ Çivril'de, Fransa'dan dönen inşaatçı Ahmet Çakar isimli babanın, bir kavga sonucu eşini, 8 ile 11 yaşlarındaki iki oğlunu av tüfeğiyle öldürdükten sonra, kendini de öldürmesi olayı, kabul edilebilecek olaylar mıdır!? Ama bunlar gerçekti ve bu ülkede yakın tarıhlerde yaşandı...

Aynen bu haberlerde de, işin sadece polisiye ve adli yönü haber yapılıyor, ayrıntıya girilmiyor, bu olayların gerçek sebebi, psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve siyasi yönleri üzerinde hiç durulmuyor!.. Bu vaka sayıları arş-ı âlâlara çıkmasına rağmen, koca koca üniversitelerimizin ön isimleri uzun bilim insanları da, zahmet ve cesaret edip de, bu tür olayların bilimsel sebeplerini araştırıp da, kamuoyuna duyurmuyorlar, sanki üzerlerinde ölü toprağı var gibi!.. Bakalım bu işlerin sonu nereye varacak; "Bindik bir âlâmete, gidiyoruz kıyamete" gibi geliyor bizlere... Ya sizlere nasıl geliyor !?                 Sakin KOŞAR...

  

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI