Marka ve Modele Göre Trafik Cezası !?
Son 20 yıldır hiçbir ekonomistin, muhasebecinin aklının köşesine bile gelmeyen konularda alınan vergileri tartışıyoruz değil mi? Kimimiz bunların adına "dolaylı vergiler, zorunlu vergiler, bir defaya mahsus vergiler, geçici vergiler, sorma-öde vergileri" gibi isimler taktık!.. 2023 yılı için ilk defa uygulanan "aynı araçtan bir yılda iki defa vergi" uygulaması başladı... Yani; "bir koyundan iki deri alma" gibi bir uygulama!.. Şimdi de başımıza 'yeni bir ceza uygulaması', daha doğrusu 'yeni bir dolaylı vergi' yöntemi getirilmeye çalışılıyor!?
Yine yandaş medya devreye sokuldu, yine bir 'Algı Yöntemi' ile bu cezalar halkımıza alıştırılmaya çalışılıyor: Hemen her gün yandaş medya muhabirleri sokaklara salınıp, bu yeni trafik cezası yöntemi hakkında (güya) aziz halkımızın bu konudaki düşünceleri öğrenilmeye çalışılıyor!? Hayır, aslında bütün amaçları bu zehir-zemberek uygulamayı da, yavaş yavaş insanlarımıza hazmettirmek, bütün amaçları işte bu!..
Sokağa gönderilen genç ve güzel muhabir kızlarımız yoldaki şoförlere soruyorlar: "Efendim, yeni bir trafik cezası uygulaması çalışması yapılıyor; artık trafik cezaları bu araçların markaları ve modellerine bakılarak kesilecek!.. Yani, zenginden daha fazla, fakir-fukaradan daha az trafik cezası alınacakmış, bu konuda sizin düşünceniz nedir?" diyorlar... İşte onlardan aldıkları yanıtlar:
---Bence doğru yapacaklar; az kazanan az, çok kazanan çok ceza ödesin canım!..
---İyi de, bunun ölçüsü ne olacak kardeşim, kim buna karar verecek? Bu adaletsizlik olur!..
---Bak, benim motosikletim 30 Bin TL değerinde, şu karşıdaki motosiklet tam 1,5 Milyon TL değerinde, bunlara aynı cezayı kesmek vicdana sığar mı, adaletsizlik olmaz mı, bence doğru yapacaklar!..
---Tamam kardeşim de, biz zaten bu lüks araçların vergilerini alırken de peşinen ve fazlasıyla ödüyoruz, bu yeni tip ceza neyin nesi, daha doğrusu bu yeni vergi- de ne oluyor yahu!? Hani Anayasamızın 'Eşitlik İlkesi' nerede kaldı!?
İşte buna benzer röportajları günler öncesinden hazırlayıp, topluma önceden hazmettiriyorlar, sonra da uygulamaya sokuyorlar!.. Bizim aslan ve her şeyi çok iyi bildiğini zanneden insanlarımız da, ödeyecekleri bu adaletsiz cezayı düşüneceklerine, hemen kendilerini bir 'Hukuk Profesörü' yerine koyup, bu cezayı getirenlerle değil de, birbirleriyle kavgaya başlıyorlar, başımızdakiler de tam bu sırada yasayı önümüze getirip dayatıyorlar!.. Bugüne kadar hep böyle olmadı mı? Hep böyle hazmederek bugünlere gelmedik mi?
Uygulama başlayınca da, zati çaresiz durumdaki fakir-fukara kesimi, kendi kullandıkları çarığı çıkmış araçlarından 'az ceza' ödediklerine sevinirken, kendilerini böyle tatmin ederken; zaten hiçbir pahalılık umurlarında asla olmayan, şimdiye kadar hiç yeterli vergi vermeyen zenginler de, muhasebecilerinin ödedikleri bu cezalardan haberleri bile olmayacak, her zaman olduğu gibi gıkları bile çıkmadan bunu da kabulleneceklerdir!? Bence herkes sanatçımız Yusuf Benli'nin söylediği "Uyan Halkım, Uyan" türküsünü yeniden ve defalarca dinlemelidirler diyorum!.. Bu gidişle herhalde kökümüzü de kurutacaklar gari, kökümüzü!..
Yazımızı bir Orhan Veli'nin; 'Ağacım' şiiriyle bitirelim bari, bu yazıya iyi gider...
"Mahallemizde/ Senden başka ağaç olsaydı/ Seni bu kadar sevmezdim/ Fakat, eğer sen/ Bizimle beraber/ Kaydırak oynamasını da bilseydin/ Seni daha çok severdim!..// Güzel ağacım/ Sen kuruduğun zaman/ Biz de inşallah/ Başka mahalleye taşınmış oluruz!.." Sakin KOŞAR...