MEHMET ALİ KAYRAK'I KAYBETTİK, IŞIKLAR İÇİNDE YAT ARKADAŞIM !..

 

Fen Bilgisi Öğretmenliğinden emekli olan Bayır Kasabası doğumlu arkadaşımız Mehmet Ali Kayrak; 1954 doğumlu, evli ve bir çocuk babası idi... Yurdun çeşitli yerlerinde görev yapıp, İlkokul Öğretmeni Ispartalı Minciye hanımla evlenip, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında Yatağan'a tayin olarak gelmişlerdi... Kendisi 'Yatağan-Yeni Mahalle Orta Okulu'nda, eşi Minciye hanım da benim Okul Müdürü olduğum Gökpınar İlkokulu'nda görev yapıyorlardı... Bu arkadaşlarımızla ilk tanışmamız da o zaman olmuştu...

Görevleri sırasında Yatağanlı meslektaşlarıyla çok iyi aile ilişkileri olduğu için, ikisi de emekli olduktan sonra İlçemizden ayrılmayıp, 'Hacı Yakası' mevkiine üç katlı müstakil evlerini yaptırdılar ve onlar da Yatağanlı oldular...

Ben 1991 ve 1995 yılları arasında 'Yatağan Öğretmenevi Müdürü' iken, lokalimizin en devamlı gelenlerinden biri Mehmet Ali Kayrak idi... Bütün oyunları iyi bilir, sürpriz kurtarışlar yapar, genelde konken oyunlarında -her ne hikmettense- en çok 'Joker' ona gelir, oyunlarda en az yenilen arkadaşlarımızdan biriydi... Bu özelliğinden sonra genelde her oyun sonunda havasını da atar ve; "Siz benimle baş edemezsiniz, ben en sayılı 'Kulüp Oyuncusu' biriyim çünkü" diyerek, çıkar giderdi...

Bizim aramızda bir mesele vardı, ben Bozüyüklü, o da Bayırlı olarak hep karşı karşıya gelir, oyunlarda rakip olur, birbirimizi kıyasıya yenmek isterdik!.. O çok önemli mesele de şuydu: 1984 yılında, Özal Hükümetinin ANAP'lı Bayır Belediyesi; taaa 1936 yılında kurulmuş olan o meşhur 'Bozüyük Hayvan Pazarı'nı bizim köyün elinden iktidar gücüyle alıp, Bayır Kasabasına götürmüşler, o günden sonra Bozüyüklüler, Bayırlılara adeta ateş püskürüyorlardı!.. E  tabii, ben de has Bozüyüklü olarak, ne kadar samimi olursak olalım, Bayırlı Mehmet Ali Kayrak'a her fırsatta çatacak bir şeyler bulur, hıncımı ondan çıkartırdım!.. Yenildiği bazı oyunların sonunda bana dönüp; "Sen beni oyunda yendin ama, biz sizin elinizden 'Hayvan Pazarını' söke söke aldık!.. Oyunda yenilerek sakalımı kesmiş oldun, bu sakal sonra daha gür çıkar; ama biz sizin elinizden Hayvan Pazarını alarak kolunuzu kesmiş olduk, kesilen kol bir daha yerine gelmez!.." diye teselli bulmaya çalışır, ben de ona; "O pazarı siz almadınız ki, biz size gönüllü verdik!.. Çünkü biz Bozüyüklüler artık hayvanlarla uğraşmayı sizlere bırakıp, bizler ise 'bilim-sanat ve insanlarla' uğraşıyoruz artık..." der, yine onun canını sıkardım!..

Sigara içmez, her şeyde temizliğe son derece titizlikle dikkat eder, çok iyi giyinir, arabasını da sürekli tertemiz tutardı!.. Ancak, bu kadar titiz ve her şeyden kendini sakınırken, bütün 'Sakarlıklar' da hiç yakasını bırakmazdı!.. Örneğin; burada hiçbir araç-gereci- buzdolabı markasını beğenmeyip, buzdolabı almaya İzmir'e gider, en fazla parayı öder, ama getirdiği buzdolabı burada çalışmaz, sonuçta bozuk çıkardı!..

Bir gün Yatağan Sebze Pazarı aşağısındaki havuzlu Öğretmenevi'nde otururken, yan taraftaki bayan arkadaşlar çay ile bisküvi yiyorlardı... Biri kalkıp, bize de ikişer tane bisküvi ikram edip gitti... Bizler hemen küçük bisküvileri ağzımıza atıp yuttuk, Mehmet Ali Kayrak daha ilk ağzına attığı bisküvide elini çenesine götürüp; "Aman Allahım, dişim kırıldı!.." diye bağırıp kalkmış, bayan arkadaşlara da bu ikramlarından ötürü fena kızmıştı!.. Onca bisküvi içinden bir tanesi, imalatta bir çelik dişli parçası olan bisküvi yine Mehmet Ali'yi bulmuş, dişini kırmıştı!.. Bir gün onlarca insanla, koca bir armut ağacı gölgesinde mevlit dinlerken, ağaçta kalan son ergin armut da bizim Mehmet Ali'nin kafasına düşmüş, kıyameti kopartmıştı!.. Ne diyeceksin ki, bir sakarlık da buydu işte!.. Bu anıları da hiç unutulmasın, hatırlansın diye yazıyorum...

Son yıllarda peş peşe gelen hastalıklardan çok çekti, defalarca ameliyat oldu, kendisine çok iyi bakıldı ama; demek ki bir insanın vadesi doldu mu, elinden bir şey de gelmiyor!.. Bana göre; bu çileli dünyadan o kurtuldu, bütün dertler de biz yaşayanlara-yaşadığını sananlara kaldı!.. Bakalım bu savaşların, kötü ekonominin, umutsuzluğun ve yeni çıkan salgın hastalıkların sonu nereye varacak, bizler neler çekip de göreceğiz dostlar!? Merhum kardeşim M. Ali Kayrak'a; 'toprağın bol, mekânın Cennet olsun, ışıklar içinde yat' derken, kederli ailesine de sonsuz sabırlar diliyorum!..                           Sakin KOŞAR...

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI