SİZ HİÇ 'GAZOZLA' SAKAL TIRAŞI OLDUNUZ MU !?

 

          SİZ HİÇ 'GAZOZLA' SAKAL  TIRAŞI OLDUNUZ MU !?

Şimdi bana kalkıp da; "Bizim ihtiyar dallama yazar yine keçileri kaçırmış olmalı, nereden çıktı şimdi bu soru!?" diye, benim soruma, usturuplu bir soruyla yanıt vermeye kalkmış olabilirler? Yemin olsun bu işi ben yapmadım, zati şu 73 yaşıma kadar bu yöntem benim aklımın ucundan bile hiç geçmemişti!.. Ama başımızda şükürler olsun ki AKP'li büyüklerimiz var, artık her şeyi biz onlardan öğrenir olduk ya...

Eksik olmasınlar, zaman zaman ya sayın Recep Tayyip Erdoğan, ya sayın Bülent Arınç, ya sayın İ. Melih Gökçek, ya Ali İhsan Yavuz, ya da sayın Leyla Şahin Usta çıkıp; her gün bir konuda bizleri aydınlatıyor, yeni bilgi sahibi yapıyor: "Ne faiz arttırması, NAS var, NAS!.. Orada NAS varken sana ne oluyor, bana ne oluyor!? (Sonra ne oldu?) Bu ülkede bizden önce traktör mü vardı!? 2002'den önce ambulans, buzdolabı, çamaşır makinesi mi vardı? Ankara'yı 'Dinozorlar' sayesinde İstanbul-İzmir gibi  turistik şehir haline getireceğiz!.. 'Hiçbir şey olmadıysa bile, mutlak bir şeyler olmuştur...' veya 'Kadın kısmı gülmez!' diyerek" çok engin düşüncelerini bugüne kadar bize aktardılar...

Sağ olsun, 08 Şubat 2024 Perşembe günü de AKP Genel Başkan Vekili sayın Mustafa Elitaş da çıkıp, mevcut İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu eleştirirken; "Biz daha önceki CHP Belediye Yönetimlerini de çok iyi biliriz; İstanbul'a haftada bir gün su verirlerdi, 1994-1998 tarihlerinde Belediye Başkanı olan sayın Recep Tayyip Erdoğan göreve geldi de, İstanbullular her gün suya kavuştular!.. Ben o yıllarda İstanbul'da askerdim, su bulamadığımız için, 'Sade Gazozla' sakal tıraşı olurduk!.." demez mi?

Ben meraklı yazarınız bunu duyar da, hiç bu işe kayıtsız kalır mıydım!? Hemen markete koşup, bir 'sade gazoz' kapıp geldim... Tıraş tasımın içine yarısını koyup, biraz kaynattım, tıraş sabunumla yüzümü bir güzel sabunlayıp, tıraşa başladım!.. Zati yarısı şekerli su olan gazozla, yapış yapış olan elimde plastik saplı tıraş bıçağını istediğim gibi hareket ettiremediğim için, -tabii su da olmadığından dolayı- elimi de yıkayamadığımdan, yüzümde kesmedik yerimi bırakmadım!.. Ben bu merakımdan mahvoldum, sakın sizler gazozla tıraş olmayı denemeyiniz!.. Ulan, gazoz yerine 'Sade Soda' ile bari tıraş olsaydın ya...

Sayın Mustafa Elitaş'a çok kızgındım, ama sonra düşündüm: "Bu büyüğümüz galiba yalan söylüyordu!? Koca İstanbul'da su bulamadıysan bile, boylu boyunca şehrin içinden geçen 'İstanbul Boğazı'ndan bir tas deniz suyu bile alıp, onu kaynatıp da, tıraşını onunla olsaydın ya!? Ne diye 'şekerli gazoz' ile tıraş olup da, yıllar sonra benim gibi ihtiyar ve meraklı bir dallamayı kandırıp da, kesmedik yerimi bıraktırmıyorsun ki" dedim... Ben bu büyüklerimizin söylediklerine artık pek inanmam gari !.. Sütten ağzım yandı ya, yoğurdu ve peyniri de 'üfleyerek' yerim artık, ha bu da böyle biline!..

İnsan biraz düşünmez mi yahu; bir şişe sade gazoz kaç para, aynı boyuttaki şişe suyu kaç para!? Herhalde o tarihlerde gazoz 50 kuruş ise, bir şişe su da en fazla 25 kuruş idi!.. Askerdeki adam biraz hesaplı olur, bu fiyat farkını bile hiç düşünemediniz mi kardeşim!?

En çok hayret ettiğim ve garipsediğim şey ise; bu büyüklerimiz bunları söylerken, çevrelerine toplanmış onca kalabalık hiç düşünmeden bu söylenenleri alkışlıyorlar ya!? Allah herkese akıl vermiş, fikir vermiş; aklınızla alay edenleri neden hiç düşünmeden alkışlarsınız ki? Halk olarak siz böyle yaparsanız, karşınızdakiler de bu sözlerin daha vahimini ve daha uyduruklarını size yine söylerler tabii !.. Bir gün olsun alkışı kesip itiraz edin, bunlara soru sorun yahu !..

Neyse... Bugünkü yazımızı Orhan Veli'nin "Fena Çocuk" dizeleriyle bitirelim:

"Mektepten kaçıyorsun/ Kuş tutuyorsun/ Deniz kenarına gidip/ Fena çocuklarla konuşuyorsun/ Duvarlara fena resimler yapıyorsun!../ Bir şey değil/ Beni de baştan çıkaracaksın/ Sen, ne fena çocuksun !?"             Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI