YELLENMENİN DE BİR ADABI VE ZAMANI VARDIR !?

 

       

Biliyorum, memur ve emeklilere yine yeterli zam teklifinin yapılmadığı şu günlerde, özellikle 'Emeklilerimiz' biraz üzgün, biraz kırgın, hatta biraz da kızgınlar ama, her insanın doğal ve kimyasal yapısından kaynaklanan, çoğu zaman da 'Ayıp' karşılanan 'Gaz Çıkarma' veya halk dilinde 'Yellenme-Osurma' denilen güncel ihtiyacımızı da birilerinin yazması gerekiyordu, bu olay da ben ihtiyar dallama yazarınıza nasip oldu, sürç-ü lisan eylersek eğer, affola!..

Efendim, dünya üzerindeki bazı Kuzey Avrupa ülkelerinde, Çin'de, Güney Amerika'nın "Yanomami Kabilesi"nde, eski yıllarda Almanların kendi evlerinde 'Yellenmek' çok normal karşılanır, sanki 'Esnemek, Geğirmek, Hapşırmak' gibi normal bir insan davranışı olarak kabul edilirmiş... Yanomami Kabilesi insanları, bunu bir selâmlaşma olarak da kabul ederlermiş... Bir rivayete göre de, Roma İmparatoru 'Claudius'un; çıkarılacak gazı utanarak vücut içinde tutmanın sağlığa zararlı olarak düşünmesinden dolayı, resmî toplantılarda bile gaz çıkarmanın serbest olduğuna dair bir kanun çıkardığı da söylenmektedir!.. Özellikle sıkça kuru fasulye, lâhana, karnabahar ve mantar yiyen insanların dışında, en çok gaz çıkaran diğer canlılar da şöyle sıralanıyor; Termitler, Osuruk Böcekleri, Köpekler, Eşekler ve Domuzlar!..

Bu genel bilgileri verdikten sonra gelelim esas konumuza: Efendim, bizim Müslüman ülkelerde öyle ortalık yerde, topluluklarda 'Yellenmek' hiç hoş karşılanmaz!.. Bu yüzden "Abdest bozan sebeplerin" en başında bu 'gaz kaçırma' olayı gelir!.. Özellikle yıllar önceki çocukluk ve gençlik yıllarımızda uzun Kış gecelerine rastlayan Ramazanlarda, fazlaca yediğimiz abur-cuburlu iftar yemeği sonrası, 33 rekat olan 'Teravih Namazı' sırasında, bazı arkadaşlarımız o sessizlikte sıkışınca, seslice gaz kaçıranlar olur, büyüklerimiz bu işe çok kızarken, bizler de gülmekten yerlere yatar, hepimizi camilerden kovarlardı!.. Belki sizlerin de başına gelmiştir böyle olaylar, ne bileyim ben!?

İnsanların vücut yapıları ayrı olduğu için, kimileri bu gazı "pısss, tısss, bırrtt" diye sessizce kaçırırken, bazıları da adeta çıralı bir tahtayı ortasından yırtar gibi; "caarrrttt... taarrttt... daannkkk" sesleriyle gazlarını kaçırırlar!.. Köyde iri-yarı ve avcılığıyla ünlü bir ağabeyimiz vardı, bu konuda her sohbet açıldığında hep; "Yahu, ben yellendiğimde mutfaktaki bütün demir çanaklar tıngırdamazsa eğer, hemen sağlığımdan şüphe etmeye başlarım!" derdi... Zati bu konudaki gazının gücünü bütün komşuları da bilirler, o sesi her duyduklarında; "Hımmm, bizim avcı komşumuz evine gelmiş" derlerdi...

Şimdi kalkıp da bana; "Yani her şey bitti de, sıra bu 'gaz kaçırma' konusuna mı geldi, senin yazacak daha önemli bir konun kalmadı mı bayım!?" diyebilirler... Tamam da, bu ülkede zati en önemli konularını ilk ağızdan öğrenip; Mehmet Barlas, Abdülkadir Selvi, Ahmet Hakan, Rauf Tamer, Hulki Cevizoğlu, Nedim Şener... gibi 'Yandaş' büyüklerimiz yazıyorlar, bize de bunlar kalıyor dostlar, ben ne yapayım ki!?

Hatırlar mısınız bilmem; İngiltere Kraliçesi II. Elizabeht'in kocası Edinburg Dükü 'Prens Philip' 2021 yılında ölmezden iki yıl önce, resmi bir törende çocukları ve torunları ile birlikteyken seslice Yellenmiş, aile bireyleri sadece gülerken, o hiçbir şey olmamış gibi töreni  izlemeye devam etmiş, dünya basınında olay olmuştu!.. O sırada tam 98 yaşındaydı... Böyle olayları aslında büyütmemek, yaşayan insanların 'doğal hali' olarak kabul etmek gerekmiyor mu, sizce de öyle değil mi?

Neyse, bugünü de böylece kurtardık ya, Orhan Veli'nin 'Misafir' şiiriyle veda edelim gari...

"Dün fena sıkıldım, akşama kadar/ İki paket cigara 'bana mısın?' demedi/ Yazı yazacak oldum, sarmadı/ Keman çaldım ömrümde ilk defa/ Dolaştım/ Tavla oynayanları seyrettim/ Bir şarkıyı başka makamla söyledim/ Sinek tuttum bir kibrit kutusu/ Allah kahretsin, en sonunda/ Kaktım da, buraya geldim..."                                   Sakin KOŞAR...             

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI