YÜCE ALLAH KİME YARDIM ETSİN !?

 

                   YÜCE ALLAH KİME YARDIM ETSİN !?

Yıllardın şu Ortadoğu'da birbirlerini vuran, kıran, oluk oluk birbirlerinin kanlarını akıtan 'Kardeş ve Müslüman Ülkelerin" ne yaptıklarını anlayabilen var mı Allah aşkına!? Daha dün, Irak Diktatörü Saddam Hüseyin, durduk yerde Güney komşusu Kuveyt'i işgal etmedi mi?  Yine aynı Irak, Doğu komşusu İran'la tam 9 sene beyhude savaşmadı mı!? Bütün "İslâm Ülkeleri Toplantılarında" hiç yıldızları barışmayan Suudi Arabiyya ile İran delegeleri saç saça, baş başa, terlik terliğe kavgalar etmediler mi!?

1946 yılında güya medeni 'Batı Ülkeleri' bir olup, Ortadoğu'daki Müslüman ülkelerin tam orta yerinde, adına "İSRAİL" denilen bir devlet kurup, adeta buraya 'mızrak' gibi sapladıkları 'Yahudi Devleti' ile bütün bu ülkelerin huzur ve güvenlerini kaçırmadılar mı!?

Buralarda yerden mantar biter gibi adını sayamayacağımız kadar güya Müslüman terör örgütleri kurup, finansmanlarını büyük ve zengin Batılı ülkelerin karşıladığı bu örgütlerle, yıllardır oralarda kadın-erkek, genç-yaşlı, çocuk-bebek demeden, hepsi de "Allah-u Ekber!.. Yaa Allah Bismillah!.. Gazamız Mübarek Ola!.." diye diye, Müslüman kardeşlerinin kanlarını akıtmadılar mı?

İyi de; zati hepsi Müslüman bu örgütlerin, bu "Yüce Allah" hangisinin Allah'ıydı? Hangi birinden yana olup, hangisine yardımcı olmalıydı!? Örneğin; hepsi de abdestli, "Allah-u Ekber!" diyerek bir başka Müslüman'ın kellesini kesen, güya Müslüman IŞİD militanı mı, yoksa; yine "Eşhed-ü enle ilahe illallah!.." diyerek kafası kopan Müslüman mı Cennet-i Âlâya gidecekti!? Bunu kim-kimler biliyor da, kim-kimler söylüyordu!?

Halbuki, bütün bu Müslüman ülkelerin aslan yöneticilerinin toplanıp, birbirlerine soracakları bir tek soru vardı: "Yahu, bu Amerika-Rusya-İngiltere-Fransa-Almanya, Çin gibi ülkelerin bizim topraklarda üsleri var, sürekli iç işlerimize karışıyorlar da; peki bizim onların topraklarında bir üssümüz var mı? İstediğimiz zaman onların topraklarına asker gönderebiliyor muyuz!? Biz onların iç işlerine ve ticaretlerine karışabiliyor muyuz? Birbirimizle savaşmaktan eğitime-sağlığa-teknolojiye bakamaz, bunlara zaman ayıramaz halde, cebimiz Dolar doluyken, neden hep biz geri kalıyoruz!.. Eyy Irak, İran, Suriye, Suudi Arabiyya, Afganistan, Libya, Mısır!.. Bu Hıristiyan ülkeler bizim petrol ve doğalgazımızı paylaşamıyorlar!.. Artık titreyelim ve kendimize gelelim, elin enayisi bizler miyiz, hadi artık birleşip, yumruğu bir yere vuralım yahu!?" demeleri gerekiyordu, asla bu soruyu da soramadılar, bir türlü kendilerine gelemediler ve yumruğu bir yere de vuramadılar, debelenip duruyorlar işte!..

Sen orada yer altından çıkan petrol balçıkları içinde, daha yaşarken toprak altına girdiğinde Cennete mi, yoksa Cehenneme mi gideceğini tartışırken, seni sömürenlerin ülkelerinde insan ve hayvan hakları had safhada, demokratik ve lüks yaşam hüküm sürüyor!.. Sen Ortaçağ cehaletinde debelenirken; onlarda bilimin, eğitimin, sağlık çalışmalarının daniskası yapılıyor, adamlar Ay'dan sonra Mars'a, Venüs'e, hatta Güneş'e gitmenin yollarını arıyorlar, uyanın artık, uyanın!..

Neyse, bu mevzular daha çok su kaldırır da, ben size üstat İbrahim Ergin'in "Yanaşık Düzen" şiiriyle bugünlük de veda edeyim:

"Kalk borusu çalacak/ Günün ilk ışığında bırakacağım nöbet yerini/ Parola 'Uykusuzluk' diyeceğim, işaretini sorma/ Sivrilmiş her dişe boynumu göstereceğim/ Yatarak nişan alacağım poligonda/ Zamanı delik-deşik edeceğim!..// Tüfek çatılacak 'Çat!' diyecekler/ Dünyalar benim olacak/ Çıkarıp bir sigara tellendireceğim/ Gözleri yaşaracak anıların/ BİR MERMİ İÇİNDE SANA GELECEĞİM!.."             Sakin KOŞAR.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI