ASMADA SALINCAK

TURGAY   MUTLU                                                                                           MUTLU   KÖŞE

                               ASMADA    SALINCAK

Muğlalı genç yazarımız Nur Aktunç’un yazdığı ‘’Asmada Salıncak’’ adlı romanını bir ay önce severek soluk soluğa okudum. Gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkarak romanını yazmış Nur Hanım. Kendi ailesinin hayat hikayesini, küçük yaşlardan beri tuttuğu notları, günlükleri ve ailesinde anlatılanları dinlemenin sayesinde kaleme alarak romanlaştırmış. Roman yazmak kolay değildir. Kurgu çok önemlidir. Hele yazacağınız hayat hikayesi kendi aileniz olursa daha da zordur. Anlatılanları doğru, yalın ve gerçek bir şekilde yazmak cesaret ister. Romanı okurken bu gözle bakarak okudum. Doğrusu çok beğendim.  Genç yaşta bu romanı yazmayı başardığı için yazarımızı kutluyorum. Dedesi Çınar’ın hayat hikayesini anlatması ve her yönüyle yazması çok hoş olmuş. Roman kahramanları çok renkli kişiler. Başta Çınar ve Lena olmak üzere hepsi ilginç karakterde insanlar. Sanki Muğla’da bir ömrü minnetle kaybedenlerin romanı. Çok etkileyici olduğu için de  okunmaya değer bir roman aynı zamanda. Cinius Yayınları tarafından basımı yapılan bu kitabı alın okuyun derim. Şiddetle tavsiye ediyorum. Sadece Muğlalı olarak bizler değil, her okur bu romanda kendi ailesinden bir anı ve bir anekdot bulacaktır eminim. Muğlalı genç yazarlarımızın kitaplarını okuyarak tanıtmak çok hoşuma gidiyor. Nur Hanım’ın ikinci kitabını da severek okudum. Alala, güzel bir aşk romanı. Özellikle gençler okusun derim. Nur Aktunç, 1982 yılında Muğla’da doğdu. Çocukluğunu Tekirdağ, Kıbrıs, Ankara, Mardin ve İzmir’de geçirdi. İktisadi ve Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi’ni bitirdi. 2011 yılında ‘’Asmada Salıncak’’ romanını yazdı. Şu anda Muğla’da yaşamaktadır.

‘’Aşk seni bir kere çarpmaya görsün…Ya da senin en romantik kelimelerinden sıkılanları bulmaya görsün…O aşk var ya o aşk, tepetaklak ediverir…İçine akan ılık sıcaklık, hasretle çekilen bir aşk gözlerinde göl oluverir…Gözlerin alışık olmasa da bu duruma, zamanla kabullenir kaderin acı tatlı cilvesini…Çektiği acıdan bedbahtlaşsa da bu durumun içinde olmaktan asla vazgeçmez…Yüreği el vermese de aşktan önemli olan şeyler önüne geçerek efsanevi aşklara bir çizik atıverecektir…Edepli aşk, aşkı yaşayanların tek sınırıdır. Aşk, şükredemediğim anlarımdır. Asla doyamaz ve yetinemezsin…Beynin, kalbin, dudakların, ellerin, sözlerin, kulakların, saçların hep daha fazlasını ister. Aşk din iman bilmez. Aşk çirkinlik bilmez. Aşk, Venüs gibidir. Sadece güzelliğini görür ve bilir. Aşk zaman ister, sabır ister. Zamana bırakmak istersen eğer, zaman aşkı yok eder…Aşk pusula bilmez. Aşk yolunu kaybetmiştir. Tek yol yârinin yoludur. Sancısız aşk olmaz.’’

Kitaptan bir bölüm okudunuz. Şimdi de arka kapak yazısı ile tanıtımını devam edelim:

Boyaları yüzüme çaldım. Kendimi kandırıp diyardan diyara kendi kahramanlarımda yaşadım. Kendimi onlarla sevip onlarla kucaklaştım. Ben kimdim? Lena ile Çınar’dan olma Fatma’nın kızı…Şöyle bir kendim oldum…Cesaretimi topladım…Evlat iken anne oldum… Geride bıraktığım, anlatabilecek bir hikaye yazdım. Oyun oynadım ve oynarken yazdım. Gecikmedim. Yazdım. Ona kendi renklerimde bir aşk, ona kendi sancılarımda bir doğum, kendi oyunlarımda bir çocukluk, ona kendi gecelerimde geceler yarattım. Ona kendim gibi evlat nasıl yetiştirilir anlattım. Ona kendi acılarımda ölümler tattırdım. Yarattığım kahramanlarımla ailemi tanıttım. Senin için Çınar! Anılarıma can vermek için…

Unutulmasınlar diye…Sizlere saygıyla hediye ettim. Sevgimizle büyümüş asmadaki üzümler gibi…Tıpkı asmada sallanan boş salıncağımız gibi…

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI