Bu ülkenin yetiştirdiği en ünlü mizah yazarlarından biri olan merhum Aziz NESİN, 1992 yılındaki bir toplantıda sorulan bir soru üzerine; "Bu milletin % 60'ı aptal !.." demiş, bu sözünden ötürü, Sağ kesimden olan halkımız ve siyasilerden çok büyük tepkiler görmüştü, o günleri yaşayanlar bu olanları çok iyi bilirler!..
Doktor olan bir vatandaşımız hızını alamamış, Aziz Nesin hakkında bir 'Hakaret Davası' açmıştı... Mahkeme günü gelip çattığı zaman, şikâyetçi olan Doktor vatandaşımız; "Bu adam basının önünde Türk Halkının % 60'ının 'Aptal' olduğunu söyleyerek, bizlere ağır hakaret etme cüretini göstermiştir, kendisinden davacıyım efendim!" deyince, Hâkim Bey Aziz Nesin'e dönüp; "Suçlamayı duydunuz, siz buna ne diyorsunuz?" diye sorunca, Aziz Nesin gayet sakince; "Efendim, bu sözü ben söyledim, ama bu halkın % 60'ına 'Aptal' derken, aynı halkın % 40'ını bundan ayrı tuttum!.. Bu arkadaş, hangi delile dayanarak kendisini % 60'ın içinde sayıyor da beni suçluyor? Belki kendisi kalan % 40 içindedir, ben bu suçlamayı kabul etmiyorum!" der... Yargı Heyeti bu konuyu tartışır, bir süre sonra karını verir; "Aziz Nesin'in beraatına karar verilmiştir!" derler...
Dışarıda merakla bekleyen kalabalık basın mensupları hemen sonucu sorarlar, Aziz Nesin de; "Bu milletin % 60'ının aptal olduğu, mahkeme kararıyla da onaylanmış oldu!" der... Bir başka toplantıda da, bu sözü yeniden hatırlatılır ve hâlâ aynı kanıda olup olmadığı tekrar sorulunca, bu sefer Aziz Nesin el yükselterek; "O zaman öyleydi, ama şimdi Kenan Evren'in Cumhurbaşkanı seçildiği oy oranına kadar yükseldi !" der... Evet; Kenan Evren, % 91,37 oranındaki oyla seçilmişti...
Aziz Nesin'in bu görüşüne en büyük desteği veren sanatçılardan biri de sayın Şener Şen idi... Son sözünden sonra Şener Şen çıkıp; "Öyle güzel ve öyle doğru bir söz ki; hiç kimseye darılacak kadar çok güvenmeyin, gönül koyacak kadar da çok sevmeyin onları!" demişti...
Peki, dünya kadar yurt dışı ve yurt içi ödüller alan, boyundan fazla kitap yazan, eserleri her tiyatroda ve sinemalarda oynanan, ölürken tüm mal varlığını kimsesiz çocukların okuması için bağışlayan bu mizah üstadı, 02 Temmuz 1993 yılında Sivas-Madımak Oteli'nde gericiler tarafından yakılmaya çalışıldı, 35 sanatçı ve ozanımızı kaybettiğimiz bu yangından, Aziz Nesin itfaiye merdiveniyle son anda ölümden kurtarılmıştı!.. Ya bunu da hatırladınız mı? İyi...
Üstat genç yaşında bir matbaada 6 kişi ile birlikte çalışmaktadır... Patronları zaten yeterli haftalık vermediği gibi, bir de bu haftalıkları zamanında da vermez, hep gecikmeli olarak ödemeleri yapar!.. Her gün yiyeceğini evinden getirir, kilitli çekmecesine koyar, acıktıkça bir miktar çıkarıp, kimseler yokken yermiş, yani çok da 'Cimri' bir herifmiş!..
Bir gün çocuğu hasta olan ustaları geciken haftalığını istemeye giden patronun yanından öfke ve hiddetle döner, ağız dolusu küfürler ederek; "Alçak herif, yine benim haftalığımı eksik verdi, ben hasta çocuğumu nasıl baktıracağım, çok alçak ulan bu adam!.." diye bağırınca, Aziz Nesin hemen itiraz eder ve ustasına şöyle der: "Yahu, 'Alçağın' bile belli bir yüksekliği vardır ustam, bu adama 'Çukur' de yahu, çukur ulan bu adam!" diye bağırır...
Neyse, bugün de Orhan Veli'nin 1944'te yazdığı "Dedikodu" şiiriyle yazımızı bitirelim bari:
"Kim söylemiş beni/ Süheyla'ya vurulmuşum diye?/ Kim görmüş ama, kim/ Eleni'yi öptüğümü/ Yüksekkaldırım'da güpegündüz?/ Melahat'ı almışım da, sonra/ Alemdar'a gitmişim, öyle mi?/ Onu sonra anlatırım, fakat;/ Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?/ Güya bir de Galata'ya dadanmışız/ Kafaları çekip çekip/ Orada alıyormuşuz soluğu?/ Geç bunları anam babam, geç/ Geç bunları bir kalem/ Bilirim ben ne yaptığımı!..// Ya o Muallâ'yı sandala atıp/ 'Ruhumda Hicranı' söyletme hikâyesi !?" Saki