SADÂKAT, İHANET VE SALTANAT !?

 

          SADÂKAT, İHANET VE SALTANAT !?

Kuruluşundan çöküşüne kadar tam 36 Padişahın yönettiği Osmanlı Devleti'nin en kritik, en hüzünlü ve belkide en nazik taht olayı; 28 Temmuz 1808 yılında yaşanan ve III. Selim'in tahttan indirilmesi, yerine de IV. Mustafa'nın getirilmesi olayıydı!..

Kabakçı Mustafa isyanı sonrasında tahta çıkarılan IV. Mustafa'dan sonra, Osmanlı Hanedanı ailesinden 'erkek' olarak geriye sadece tahttan indirilen III. Selim ile daha 16 yaşındaki II. Mahmut kalmış, onlar da saray odasında kapalı ve gözetim altında tutuluyorlardı!.. Yeterli ve eğitimli bir şehzade olmayan IV. Mustafa'nın Padişah olmasını bir türlü hazmedemeyen bazı devlet adamları, o sırada Avrupa'da Rusçuk Ayanı Komutanı olan değerli komutanlardan Alemdar Mustafa Paşa, yenilikçi Padişah III. Selim'in tekrar tahta getirilmesini istiyorlardı!..

Hazırlıklarını tamamlayan Alemdar Mustafa Paşa, İstanbul'daki bazı devlet adamlarıyla haberleşip, 16 Bin kişilik çok eğitimli ordusuyla Başkent'e yürüdü... İstanbul yakınlarına gelince kamp kurdu, görevlendirdiği kişilerden gelecek bazı haberler için beklemeye başladı... Beklediği haberler gelince de Saraya girmek için harekete geçti... Bunu duyan Padişah IV. Mustafa, Alemdar Paşanın niyetini anlayıp, bu hevesini boşa çıkarmak için, emrindeki Başçuhadar Gürcü Köle Abdülfettah, Hazine Kethüdası Sırp Köle Ebe Selim, Hazine Vekili Zenci Nezir, Başimrahor Deli Eyüpoğlu Kör Mehmet, Bostancı Deli Mustafa ile birkaç daha Bostancı gibi dönme ve devşirme hainleri, elde son kalan Osmanlı Hanedanından III. Selim ile II. Mahmut'u derhal katletmelerini, cesetlerini de taht önüne getirmelerini emretti!.. Amacı da, Hanedandan sadece kendisi hayatta kalan tek erkek olmaktı!..

III. Selim silâhsız olduğundan, yanındaki 'Ney' ile bunlara karşı koydu, dakikalarca boğuştu, üç tanesini yere serdi, ama sonuçta, arkasından boynuna doladıkları iple orada boğdular!.. O kargaşada pek ilgilenmedikleri genç şehzade II. Mahmut, kendi yaşındaki genç bir köle tarafından dışarı kaçırıldı, bir halı içine yuvarlayıp sakladı, koşarak cariyelere haber verdi, Şehzade onlar sayesinde kurtuldu!..

Bir söylentiye göre de; "III. Selim'i boğduktan sonra, II. Mahmut'u boğmak için hamle yapan bu hainlerin üzerine, Çerkez asıllı olan cariyelerden 'Çevri Kalfa' ani bir hareketle yanmakta olan kızgın mangalın korlarını ve küllerini bunların üzerine savurmuş, gözleri dolan ve elbiseleri yanan bu katiller duraksayınca, II. Mahmut'u pencereden çatıya çıkarıp saklamışlar, Alemdar Paşa Saraya gelince hayatını kurtarmışlar" şeklinde anlatılır, artık sizce de hangisi doğruysa...

Bu olay öyle sancılı ve acıklı olarak yaşanmıştır ki; Osmanlının 36 Padişahı arkasından Türk halkı, III. Selim'in ölümü üzerine döktüğü gözyaşı kadar hiç biri için gözyaşı dökmemişti!.. Hele o çok sert ve acımasız olarak bilinen koca Alemdar Mustafa Paşa, ceset başına çöküp, dakikalarca çocuklar gibi sarsılarak ağlamış, intikam yeminleri etmişti!..

Bu olay üzerine kaçan IV. Mustafa'nın yerine tahta, genç Şehzade II. Mahmut'u mecburen getirmiş, kendisi Sadrazamı olmuş, III. Selim zamanında isyan edip can yakanlardan çok feci şekilde intikamını almıştır!.. Ancak, yapılan yeniliklerden çekinen Yeniçeriler, çok kısa zamanda bu ünlü Paşaya karşı da bir isyan başlattılar, konağını sarıp, çatılarına çıktılar!.. Tahta çıkardığı II. Mahmut'un yardımını boşuna bekledi, çünkü II. Mahmut da Alemdar Paşadan korktuğu için kılını kıpırdatmamıştı!.. Akşama doğru kurtuluşun olmadığını gören Paşa, deposunda bulunan tüm barutları ateşleyip, koca evini ve çatıya kadar çıkan 350 kadar Yeniçeri askerini de havaya uçurdu!..

II. Mahmut da yenilikçi bir padişahtı, 31 yıl tahtta kaldı, 15 Erkek ve 12 de Kız çocuğu sahibi oldu!.. Tabii ki "Hay eline, beline kuvvet Hünkârım!" diyeceğiz de; işte onun tahta geçeceği sıralarda, az daha Osmanlı Hanedanı 'erkeksiz' kalacaktı!.. Bazı rivayetlere göre, 1809 yılında tahta bir kadının geçtiği, bunlara 'İstanbullu Amazonlar' denildiği söylense de, siz bana bakınız, bu söylentilere pek itibar etmeyiniz...                      Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI