MASKESİZ SOYGUN VAR! VERGİ DİLİMİ SOYGUNU VAR!

MASKESİZ SOYGUN VAR!

VERGİ DİLİMİ SOYGUNU VAR!

 

Anayasanın "vergi ödevi" başlıklı 73'üncü maddesinde "Herkes kamu giderlerini karşılamak

üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür" ifadesi yer almaktadır.

Gelin görün ki iktidar, gelir adaletini değil; işçinin sırtına yüklenen vergiyi büyüttü.

Ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut tarife ve oranlar çalışanları mağdur ediyor.

Her ay daha fazla vergi, daha az ekmek demek.

Vergi dilimleriyle emekçiler daha da fakirleştiriliyor.

2002 yılında gelir vergisinin 1. dilimi asgari ücretin 15 katından fazla idi, şimdi asgari ücretli dahi altıncı aydan sonra ilk vergi dilimini geçiyor.

Kıdem tavanı 2003 yılında asgari ücretin 4,4 katı idi, 2025'te bu oran asgari ücretin 2 katına geriledi. Benzer gerilemeleri emeklilerde, sosyal haklarda, eğitim ve sağlığa ayrılan bütçelerde vb. görmemiz de mümkün.

Mevcut durumda 2025 yılı için Gelir Vergisine  tabi gelirlerin vergilendirilmesinde  esas alınan tarifedeki ilk dilim 158.000 TL ve bu gelire ulaşıncaya emekçiler kadar %15 vergi ödüyor.

Bu gelirden sonra yüzde 20'lik dilime geçiyor.Sonrasında yüzde 27-35-40 şeklinde vergi dilimine giriyor.

Asgari ücretin 2 katı kazanan çalışan 2025 yılında üçüncü aya kadar %15, üçüncü aydan sonra %20 vergi veriyor.Altıncı,yedinci aydan sonra da %27'lik dilime giriyor.

Toplu İş Sözleşmeleri ile yapılan iyileştirmeler ve enflasyon farkı ise artan hayat pahalılığına göre zam değil ancak vergi dilimi kaybını kısmen gideriyor.

Kısacası çalışanlar Ocak ayında aldığı maaşı aralık ayında alamıyor.

Dolayısıyla vergi dilimi soygunu ile işçi yıllardır sabit gelirli olarak biliniyordu, AKP iktidarı sayesinde  ondan da geriye düştü.Artık azalan gelirli olarak anılıyor.

Bir yandan ücretlerdeki gerileme, diğer yandan resmî verilerde bile gizlenemeyen fiyat artışları ücretlileri cendere altına almış sıkıştırıyor. Milyonlarca ücretli çalışan, esnaf, çiftçi, emekli, işsiz hiç görülmemiş hayat pahalılığı altında inim inim inliyor.

Öte yandan ülkemizde  vergi yükü adil değildir. Dolaylı vergilerin payı doğrudan gelir ve servet üzerinden

alınan paya göre oldukça yüksektir. Dolaylı vergiler, vergi yükümlüsünün gelirini ve kişisel

durumunu genellikle dikkate almayan bir yapıdadır.

Ücretli çalışanlar, doğrudan ve peşin yüksek oranda gelir vergisi ödemekte, diğer yandan temel ihtiyaçları için yaptıkları zorunlu tüketim harcamaları nedeniyle dolaylı vergi ödemek durumunda kalmaktadır. Sermaye kesimine tanınan geniş istisna ve muafiyetler, vergi afları emek kesimi için geçerli değildir.

"insan onuruna yaraşır bir yaşam ve adil paylaşım" için bugün itibariyle temel önceliğimiz vergide adaletin sağlanmasıdır.

SOSYAL YARDIMLAR SGK PRİM MATRAHINA DAHİL EDİLMEMELİDİR

Ne yapılmalı dersek;

-Gelir vergisi tarifesinde 2002 yılı temel alınarak her yıl açıklanan yeniden değerleme oranına göre

güncellenmesi sağlanmalıdır.

-Ücretlerin, asgari ücret tutarındaki kısmının vergiden muaf tutulması uygulamasına devam edilmeli, ancak asgari ücret istisnası işçilerin kaybına yol açan vergiden indirim değil matrahtan indirim yoluyla olmalıdır.

-Gelir vergisi tarifesinin ilk basamağının geçmiş yıllarda olduğu gibi yıllık asgari ücret brüt tutarının (fazla mesai, yol, yemek, yakacak yardımları gibi ek menfaatlerde dikkate alınarak) belirli bir miktar üzerinde tespit edilmeli, diğer vergi tarifesi oranlarının da ilk dilim baz alınarak çalışan lehine güncellenmelidir.

-Elektrik, doğal gaz ve yakacak yardımlarının yanı sıra sağlanan tüm diğer sosyal yardım kalemlerinin mümkün mertebe SGK prim matrahına dahil edilmemesi ve vergi istisnası sağlanması da yine tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artan yaşam maliyetlerine karşı çalışanlar korunmalıdır.

ÇALIŞIRKEN AYRI HARCARKEN AYRI VERGİ ÖDÜYORUZ

Ürün ve hizmetlere getirilen dolaylı vergiler, gelir düzeyine bakılmaksızın tüm vatandaşlardan alınıyor ve bu durum toplumun yoksul kesimlerinin aleyhine bir adaletsizliği gündeme getiriyor. Türkiye'de vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payı yüzde 70, doğrudan vergilerin payının ise yüzde 30 civarındadır. "OECD"ülkelerinde ise tam tersi, dolaylı vergilerin payı yüzde 30, doğrudan vergilerin payı yüzde 70'dir.

Demek ki kapitalist sistem de olsa illa böyle olacak diye bir kural yok, bu AKP'nin tercihidir.

Üstelik daha elimize geçmeden vergisini ödediğimiz parayı harcarken de vergi ödüyoruz.

Verginin %70'i tüketimden alınan dolaylı vergiyse; asgari ücretli, burslu öğrenci, rant sermayesiyle aynı vergiyi ödüyorsa bunun adı vergi düzeni değil soygun düzenidir.

Patronların vergilerini affet, vergi dilimleri soygunu ve dolaylı vergiler ile halka zulm et!!!

YAZARIN DİĞER YAZILARI