AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN, LÂFA BAKILMAZ. ŞAHSIN GÖRÜNÜR RÜTBE-İ AKLI, ESERİNDE.

 

 

 

                      

AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN, LÂFA BAKILMAZ. ŞAHSIN GÖRÜNÜR RÜTBE-İ AKLI, ESERİNDE.

 GEÇEN gün Güneşli havada; Saburhaneye, oradan Değirmen deresine, oradan da, eski dokudaki dar sokaklardan geçip, Şahidi’ye çıktım. Caminin bahçesinde bir süre dinlendikten sonra bu kez Tabakhaneye doğru inişe geçtim. Biraz sonra, önümde bastona dayanarak çarşıya giden bir hemşerimize rastladım. O da, dar sokaklar gibi artık her yönüyle daralmış, yaşlanmıştı. Yılları tüketmiş, ama yıllar da onu eskitmiş, “Şırkmış” ve eline baston vermişti. Kendisini tanıyamadım, tahmin ediyorum çevre köylerden gelip yerleşmiş bir yurttaştı. Soluklanmak için durdu ve bana dikkatle bakıyordu. İyi göremediği belliydi, sanırım gözlerde katarakt vardı. İçinden: “Bu kim acaba?” diye de merak ettiğini tahmin ediyorum. Çünkü insan yaşlandıkça, merakı artıyor.

 

YAKLAŞTIM, “Merhaba” diyerek selam verdim ve “Nasılsınız?” diye halini sordum. Muğla ağzı ile: “Eyiyin, sen nahasın?” Diye cevapladı. “Hayrola nereye böyle?” sorumu: “Bazara” diye yanıtladı. Sorgu sırası hemşerimizde idi: “Sen neriye gidig giden?” Diye sorunca, Muğla ağzıyla: “Bendi, bazarı gidig giderin” diye cevapladım. Yaşlı hemşerimiz, samimi bir yurttaştı: “Hedendi bakam yörü, barba gidem” Deyip birlikte yürümeye başladık.

 

MERAK ettiği belliydi: “Sen Moğlalımın” Diye sordu, “Evet” Dedim. “Bordamı oturup durun?” sorusu ile mahallesini kastettiği anlaşılıyordu. “Hayır” diye yanıtladım. Hemşerimiz dost canlısıydı “Bizim oğlan” dedi ve bir iki saniye durdu: “Seni bişee sorcen.” Deyince. “Tabii buyur sor” Dedim. “Aaşam evde torunnaa gonuşurkan, belediye çelden çöpden elentirek çıkarıp durumuş, dedilee! Bu naha iş? Sen, bööle bişee duydun mu?” Sorusunu yöneltti. Ben de kendisine “Evet duydum” Dedim. Detaylarını ve teknik yanını bilmiyordum ama dilimin döndüğü ve onun anlayacağı şekilde izah etmeye çalıştım ve “Anlatayım” dedim.

 

“DENDİ, annat baken. Nedii bu?” Deyince: “Belediye her gün çöp topluyor biliyorsun!” Diye başladığımda: “Bilipdurun” Dedi. “O çöpleri bir depoya koyuyor ve çürütüyor. Çöpler çürüdükçe gaz çıkarıyor” Dediğimde: “Gazyağ mı?” Diye sordu. “Hayır” Dedim ve devam ettim. “Hani tüp gaz var ya, onun gibi gaz!” Diye açıkladım: “Allahallaaah!” Diye şaşkınlığını ifade etti ama merakı daha da arttı: “Eee” Deyip anlatmamı bekleyince konuşmayı sürdürdüm. “…ondan sonra bu gazla motorları çalıştırıp elektrik elde ediyor. Bu elektriği de, Türkiye’nin enerji sistemine veriyor.”Diye açıkladım.

 

YÜZ ifadesi ile oldukça şaşkınlık yaşadığı anlaşılıyordu: “Allahallaaah! Bizim oğlan. Bu naha iş yahu?” Deyip dudağını büktü, “De gidi de! Elentirek nerleden çıkıp duru bakın gari hu işe? diye çok hayret etti.

 

BU ARADA oldukça yavaş yürüdüğümüzden epey gecikmiştim. Muğla ağzı ile: “Ağabeyciğim, benim işim va, ben acık gıvrak bascen beni müsaade” dedim. Hemşerimizde, anlayışlı davrandı: “Hedi bakam, sen önden bas.” Deyip, bana yol verdi. Giderken: “Naha dediklem anneşildi mi?” Sorum, “Sağ ol bizim oğlan. Anneşildi emme, bu işi benim aglım pek ermedi!” Diye yanıtladı.

 

İlİMİZ Büyükşehir Belediyesi, çöpten elektrik üretip, ürettiği enerjiyi enterkonnekte sisteme vererek ulusal elektrik ağını besliyor. Bu proje ile; Menteşe Belediyesi: 2.4 MW, Marmaris: 2.8 MW, Milâs: 2.8 MW ve Fethiye: 2.8 MW enerji ile çöpü ışığa dönüştürerek, ulusal aydınlığımıza katkıda bulunuyor.

 

AYRICA, yeni otogar çatısına konulan Güneş panelleri, garajın tüm aydınlatılmasının yanı sıra; yürüyen merdivenlerini, klimalarını, giriş çıkış bariyerlerini, bilgisayarlarını çalıştırıyor. Dikkatinizi çekmek için özellikle belirtmek istiyorum: Panellerin ürettiği enerji: “320 konutun tüm elektrik ihtiyacını ki, birinci sırada aydınlanma olmak üzere;  buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın, süpürge, bulaşık makinesi, kombi, TV ve diğer tüm elektrikli aletleri çalıştırabilecek güçte.” Bu proje ile ulusal enerji sisteminden elektrik kullanmayan otogar unvanına sahip. Tıpkı, aile ekonomisini; yoklukta da, bollukta da, ustalıkla yöneten tutumlu her Muğlalı gibi kendi yağı ile kavruluyor!

 

        

YAZARIN DİĞER YAZILARI