BİR TÜRLÜ VAZGEÇMİYOR VE HATTA GEÇİRİLEMİYOR!

Bu hafta sonu yazıya, şahsıma uygulanacak bir dolandırıcılık teşebbüsü ile girizgâh yapıp, daha sonra çeşitli konuları içeren, diğer paragrafları oluşturacağım. Geçtiğimiz Çarşamba günü bir işim nedeniyle şehir dışında idim. Saat 13.00 sularında, telefonum çaldı, açtım: -0850- ile başlayan telefondaki erkek sesi: "Ersin Bedri Özer'le" görüşecektim, diyordu: "Alo, benim efendim, buyurun!" diye yanıtladım. O ara diyalog başlamadan! "Ben kiminle görüşeceğim?" Diye sorunca: "Kombinize bakacağız" dedi. "Pardon! -Kombinize bakacağız ne demek-? Kombinin nesine bakacaksınız?" diye sordum! Yanıtı: "Genel olarak bakıyoruz!" oldu, konuşma sürüyordu. "Bir dakika, anlamadım! Bu mevsimde kombilerin neyine bakacaksınız ve bu bakmanın elbette bir bedeli olacak, servis ücretindeki meblağ nedir?" Diye sorunca: "Kombi tam bakım: 2500.-TL. Gözden geçirme: 1900.-TL." diye cevapladı! Bende, içimden -arızayı buldum- dedim! Ve:

VALLAHİ ZERZAVATTAN UCUZ(!)

"Aaa, çok iyi imiş zerzevat fiyatlarına bakınca, gayet ucuz, bayıldım! Tebrik ederim. İşte, vatandaşa hizmet budur, bravo alkışlayarak kutluyorum" deyince teşekkür etti ve birden: "Bir dakika, şimdi aklıma geldi." Deyip, sordum: "Siz hangi marka kombilere servis hizmeti veriyorsunuz?" Dediğimde: "Biz özel servisiz! Her markaya hizmet veriyoruz!" dedi. Ben yine: "İkinci kez bravo! Vallahi sizin yediğiniz içtiğiniz helâl. Ülkemizde böyle yüreği vatan ve insan sevgisi ile dop/dolu servisler var, yav ne mutlu bize be!" diyerek, görüştüğüm vatan evladını onore ettim(!) Arkasından: "Ama ben özel servisten hizmet almam. Siz diğer kapılara bakın, çünkü benim kombilerin, servis hizmeti almaya ihtiyacı yok. Hadi bakalım beyefendi, kaldırımdan yürüyün öbür kapılara uğrayın, oralardan bir şeyler kapabilecek misiniz, bakın bakalım!?" deyince nezaketen teşekkür bile etmeden, konuşmayı hemen kesti(!) Ama sinirlerim çok bozuldu ve başımı gökyüzüne çevirip ellerimi açarak: "Tanrı'ya yakardım. Tanrı'm! Bu dolandırıcıları niye yarattın? Bir türlü bitip tükenmiyorlar, masum insanları dolandırmaktan ceza alsalar bile, icra-i faaliyetten vazgeçmiyorlar! Elbette bir bildiğin vardır, yüce takdirine karışamayız, ama bu pahalılıkta arada bunları niye devreye sokuyorsun, bilmiyorum, ama: "Beter olun mu diyesin geliyor," onuda anlamıyorum?"

TANRIM BU İNSANLARI ISLAH ET ARTIK

Bereket versin, kısa süre önce, ilgili makamlar çeşitli kimlikler kullanılarak, bu tür dolandırıcılıklar yapılacağı konusunda halkı uyandırmıştı. Gerçi başımıza daha evvel, diğer dolandırma türleri ile ilgili olaylar geldi, bunları bizatihi yaşayarak gördük. O nedenle hem bilinçli ve hem de, tecrübe edindiğimiz için her türlü -Abra Kadabra- tezgahına hazırlıklıyız. Ama bazen kendi kendime düşünüyorum da, "Acaba" diyorum: "-İyiliğinde, kötülüğünde Allah'tan geldiğini bildiğimizden, bu inancımıza istinaden, yaşarken inceleniyor ayrılıp seçiliyor muyuz? Örneğin: Dünya çapında muhteşem bir insan olan ATATÜRK'ü yaratıp, ulusumuza bahşediyorsun. Onunla iftihar edip gurur duyuyoruz ve tüm Dünya yarattığınız o yüce insandan hayranlıkla ve sitayişle söz ediyor. Ama ara yerde, bu tür insanları ve ATATÜRK'ü tahkir ve tezyif edenleri niye yaratıyorsun? Yurttaşın canını yakıyor, kandırıyor üç kuruş parasını -Cebellezi- ediyor. Gerçi meleklerinle uyarıyorsun, içimizdeki iyilik meleği: -Sakın o Şeytan'a inanma ve uyma, seni kandıracak paranı kapacak- diyor uyarıyor, ama yine o içimizdeki Şeytan: -Asıl sen onun dediğine inanma, seni kandıracak, sana yeni kombi aldırıp zarara sokacak- diyor. "Tanrı'm, yarattığın kullarını neden bu denli sınar, denersin, anlayamıyorum!" Gerçi yine: -Vardır yine bir bildiğin- diyorum!

AVUCU İLE YEMEK YİYEN GELECEĞİN ÇAD'LI ÇOCUKLARI

Zaman zaman TV kanallarında dolaşırken, bir gün bir kanalda, yemek yiyen Çad'lı çocukları görünce, inanın çok üzüldüm, içim yandı. AFRİKA/Çad'da, İslami topluluğa, dini kuralları yerine getirmeyi öğreten Türk yardımseverler, çocuklara yemek yediriyordu. Şüphe yok ki, yararlı ve insani bir görev yapıyorlardı. Aç çocuklara sıcak yemek yedirmek, onların karınlarını doyurmak ulvi bir görevdi. Gelgelelim bu yardımseverliğin -Ancak, fakat, ama'sı- var. O zavallı biçare çocuklar; yere, toprak zemine oturuyor(Bu durumu maddi  imkansızlıklardan ötürü, deyip kabul edelim) yere serilen bir bez yolluğun kenarlarına oturan çocuklar, plastik kaplardaki(Bunuda imkânsızık olarak değerlendirelim) yemekleri, avuçları ile yiyiyorlar ki!!! Allah aşkına! Bu nasıl yemek yedirmek, bu nasıl sosyal yardım uygulaması? Bu nasıl görev anlayışı? Lütfen birbirinize sorun: ".bu çocuklara niçin böyle yemek yediriyoruz, böyle yemek yenir mi?" diye sorun. Bir yurttaş olarak ben size sormak istiyorum: "Yemeklerinizi, o zavallı çocuklar gibi, avuçlarınıza doldurarak hiç yediniz mi? Tabii ki: -Hayır- diyeceksiniz! O biçare çocuklara kaşık ve çatalla yemek yedirmeyi niçin öğretmiyorsunuz? Kaşık/çatalı bağışlayacak pek çok firma bulunabilir. İnanın, görüntülerini kaydedip yayınladığınız yemek zamanını, izleyenleri siz görevliler çileden çıkarıyorsunuz!" Çok merak ediliyor, yemek öncesi ve sonrası el temizliği nasıl yapılıyor? Bu çocuklar, yağlı ellerle -Bitlenirler- Birde o sağlık sorunu ile baş etmeye uğraşırsınız! Bu nedenle, size: "Temizlik, imanın yarısıdır" hadisini hatırlatırım! Eğer --Su yok!- diyorsanız, ıslak mendil gibi bir kolaylığı bağış olarak verecek hayırseverlerinde bulunabileceğini, ayrıca ve hassaten hatırlatmayı görev addederim.

SAYIN BAKAN! EVE TESLİM SİLAH SATILIYOR!

Silah satışları öylesine hız kazandı ki, artık eve teslim silah satışları gırla gidiyor. Bu demokratik bir ülkede nasıl oluyor? Peki, şunu öğrenmek istiyorum; evinde, elinde ve belinde silahı olmayan sıradan yurttaş, yasalara saygılı, Allah'tan korkan, kuldan utanan dürüst yurttaş bu denli silahlı insanın arasında yaşamını nasıl sürdürecek. "Gözünün üstünde kaşın var" dese, mermiyi bacaklarına sıktıracak, "Niye yol vermiyon, lan? O kadar korna çaldık, niye sağa çekip durmuyon şerefsiz! Ölmek mi istiyon i.?" diye sorup bacaklarına yiyeceği 3-4 mermi ile düşecek." Gibi basit örneklerle, durumu vahametini siz daha iyi biliyorsunuz. Bu korkunç tablo nasıl zararsız hale nasıl getirilecek? Kişilerde bunca silah varken ve halen satışlar devam ederken silah satışlarının önü nasıl kesilecek? Ruhsatlı silahı beline takıp dolaşsa, elbette yaptırımı var. Ama bu arada bir iki kişiyi vursa, iki üç cana kıysa sonuç: -Mezar- ve -Cezaevi- buyurun birini seçin, der gibi!

SAYIN BAKAN

Sayın İçişleri Bakanı! Yurdumuz insanı yasa tanımayanlarla mücadelenizi takdir edip, alkışlıyor! Bunu belirtmeyi dürüst yurttaşlık görevi addediyorum. Ancak Sayın Bakan, sorunun en önemli noktası milyonlarca silahın insanlarımızın elinde olması. Bu silahlanmanın önüne geçilmesi, ülkenin silahlardan arındırılması, tümünün toplanarak depolara konulması, bir çözüm olacaktır, diye düşünüyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI