NASIL UNUTURUM SENİ BABACIĞIM

Babacığım İskeçeli İbrahim Köken'in aramızdan ayrılışının 46. Yılında anısına saygıyla.


 

Nasıl unuturum seni babacığım?

Sen ki benim kahramanım, sırtımı yasladığım kocaman karlı dağımdın babam! Zafer İlkokulumdayken, akşamları birlikte çalışırdık seninle. "Okumalı, bir meslek sahibi olmalısın. Gerekirse ceketimi satar, yine seni okuturum. Meslek sahibi olmak, altın bileziktir bir kız çocuğu için!"diyen sesin kulaklarımda çınlıyor hala. Ben, ailemizin tek çocuğu, sizin de kıymetlinizdim! Bir kez öksürmeyeyim, alırdın beni kucağına, Ödemiş'in sevilen doktoru Nezahat ablaya götürürdün. "Kızımın ciğerlerinde sakın duman olmasın?" diyerek heyecanla sorardın doktorumuza. O yıllar, verem mikrobu, insanı omzundan yakaladı mı kolay kolay bırakmazdı çünkü. "Dünyada iki şey çok önemlidir: Eğitim ve Sağlık!" diyen sesin kulağımda çınlar hala...

Nasıl unuturum seni babacığım?

Sen benim hayat okulumdun babam! Ömrüne neler neler sığdırdın. Hem İmparatorluk çocuğuydun hem de Cumhuriyeti kuran ilk kuşaktandın. Çağdaş kimliğinle Atatürk sevgisini yüreğime işleyen, ilke ve devrimlerini mermer zihnime kazıyandın! Her akşam, Cumhuriyet gazetesini okurdun. Sevdiğin yazarların tefrika halinde çıkan romanlarını keser, dosyalarında biriktirirdin. Bana da yaşıma göre kitaplar alıp getirirdin; masal, hikâye, roman, Şiir Antolojileri. Aradan onlarca yıl geçse de o günkü gibi kütüphanemin raflarında duruyorlar hala. Gözüm gibi bakıyorum onlara. Zaman zaman sayfalarını açıp okşuyorum ince, uzun parmaklarını okşar gibi.

Nasıl unuturum seni babacığım?

Mahallemizin sevilen "Kâtip İbrahim Bey'iydin!" Hesap bilgin ve güzel yazınla köylerin hesap defterlerini tutardın. Köy kâtibiydin. O yüzden mesleğin lakabın olmuştu. Ne zaman"Üsküdar" türküsünü duysam sen düşersin aklıma. Sanki senin için yazılmış; "Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur / Kâtibimin setresi uzun, eteği çamur." Hey gidi günler! Çocukluğumda, İki göz odalıydı kira evimiz. Merkep sırtında, Ödemiş'in tozlu yollarında köylere giderdin. Oysa memleketin İskeçe'de siyah Ford araban kapıda beklerdi seni, geniş avlunuzda körüklü faytonunuz vardı. O günler bir hatıraydı artık. Yine de hiç şikâyet etmezdin babam! Her sofranın sonunda "Allah, bugünümüzü aratmasın, itibardan düşürmesin!" diyerek ellerini açıp dua ederdin. Udun vardı İskeçe'den gelirken getirdiğin. Udunun tellerine eşlik ederdi Rumeli türkülerin. Bana müziği sevdirendin babam!

Nasıl unuturum seni babacığım?

Zamanın babalarına hiç benzemezdin. Daima ileriden, güzellikten ve sevgiden yanaydın. Kimseyi incitmez, kimseyi kırmazdın. Dil, din, ırk ne olursa olsun herkesi kucaklayan bir hümanisttin. Ben Ödemiş Lisesi'nde okurken, Ziraat Bankası'nda "Tütün Kontrol Memuru" olarak işe başlamıştın. Ailece ne çok sevinmiştik tozlu köy yollarından kurtulduğun için. Çiçeklere de çok düşkündün. Hele ful çiçeklerine. Avlumuzun bir duvarını baştanbaşa bembeyaz, top top açan mis kokulu fuller kaplardı. Bahar ve yaz günlerinde, sabah işe giderken bahçemizdeki mis kokulu ful çiçeklerinden bir dal koparır, ceketinin yakasına takardın. O saatte sokağımızın kadınları pencerelerini açıp evlerini havalandırırlardı. Fullerin iç açıcı kokusu, açık pencelerinden içeriye yayıldığında,  "İbrahim ağabey geçiyor," derlerdi. Ne zaman ful çiçeğini koklasam seni koklamış gibi olurum babam!

Nasıl unuturum seni babacığım?

Nisan ayını hiç sevmem babam! Sevdiklerimi hep alıp götürdü benden. Anneciğimi bizden koparan 1972; 11 Nisan rüzgârıydı! Sonra seni aldım yanımıza Balıkesir'e. Varlığınla tutundum hayata. Meğer altı yıl sürecekmiş o dostluk, o arkadaşlık, o eşsiz baba-kız ilişkisi. 1978; 22 Nisan'da esen rüzgâr da pek sertti. Beyaz atına binip gökyüzüne doğru kanatlandın babam! Sen yetmiş üçündeydin, ben otuz birinde. Cemal Süreya diyor ya: "Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü, kör oldum" Sensiz ben de sahipsiz bir güvercin gibiydim. Hem öksüz hem yetim kalmıştım! Anneciğimi ve seni çok seviyorum. Ben sizi ne kadar çok seversem ömrünüze o kadar yıllar eklenecek babam. Saygı size, sevgi size, özlem size!

 

22 Nisan 2024

Kıymetlin

Firdevs Tunçay

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI