AYDIN ÇİNE'DE "ALABANDA ANTİK KENT" ve BAHAR ŞENLİĞİ.

AYDIN ÇİNE'DE "ALABANDA ANTİK KENT" ve  BAHAR ŞENLİĞİ.

            Değerli okurlar, yine yollardayız. Bu kez Aydın' lı motorcu arkadaşlardan DAVET gelince her zaman olduğu gibi düldülümüze atladığımız gibi bir/iki saat içinde ÇİNE' ye yetişiverdik. Garajın oradan aşağıya; ovaya doğru vurunca mahalleler arasındaki kıytırık bir yoldan 7 km. sonra DOĞANYURT sınırları içinde ALABANDA ANTİK KENTİ kalıntıları arasında düzenlenen şenlik alanına ulaştığımızda saat 11.00' a geliyordu. Bizi davet eden MARSİYASS MOTOSİKLET GRUBU Başkanı Özcan KARIŞAN, Mehmet diye bir arkadaşa yönlendirdi. Daha yolda iken kendisiyle iletişime  geçip konum atarak yeri kolayca bulduk. Aracımızı geniş yeşillik alanda bir köşeye park ettikten sonra şenlik alanına geldiğimizde Mehmet arkadaş hemen de bizi karşıladı ve hazırladıkları büyük güneşliğin altında dizilen sandalyelere buyur etti. Birkaç motorcu arkadaş gelmişti, stantlar kurulmuş, şenlik alanı dolmaya başlamıştı. Halk, belediyenin araçlarıyla şenlik alanına taşınıyordu. Daha sabahın bu erken saatlerinde insafsız bir sıcak bastırmıştı. Bir yandan davul zurna sesleri devam ederken halk oyunlarında yetişen gençler meydanı doldurmuş; bu dağları, taşları biz yarattık edasıyla efe oyunları icra ediyorlardı. Aydın' dan, Muğla' dan ve diğer komşu ilçelerden YÖRÜK OBALARI gelip alanın çevresinde yerlerini almışlardı. Meydanı çevreleyen geniş alanın otları henüz yeni biçilmiş ve taze ot kokuları ortalığı sarmıştı. Biraz dinlenip terimizi kuruttuktan sonra hemen hanımla birlikte yakındaki tarihi kalıntıların en belirgin olanlarından MECLİS BİNASI' na doğru yürüyerek ulaştık ve çeşitli açılardan fotoğraflar aldık. Aydından bir Dağcılık Grubu gelmiş antik kenti geziyorlardı. Arka taraflardaki yamaçlarda ANTİK TİYATRO KALINTISI açıkça görülüyordu. Ancak bu sıcakta oralara tırmanmayı göze alamadık ve uzaktan fotoğraflamakla yetindik.  Kadın-kız-kızan-çoluk-çocuk tarihi kalıntının büyük blok kayalarının üzerlerine çıkıp fotoğraflar çekiliyor ve mutluluk görüntüleri sergiliyorlardı. Bunca sıcağa rağmen insanların yüzleri gülüyordu. Fotoğraflamayı bitirip de dönüşe geçtiğimizde yine terlemiş ve bir zeytin ağacının gölgesine oturup soluklanmıştık. İnsanlar, ağaçların gölgelerine sığınmışlar ve sanki Ağustos sıcağında kalmış gibi terlerini siliyor, dinleniyorlardı.

            Yeniden şenlik alanına döndüğümüzde müzik devam ediyor, bir yandan alana yeni gelenler yerleşiyor, meydan doluyordu. Öğleden sonra belediyenin hazırladığı kazanlarda halka keşkek ikramı dağıtımı başlamıştı. Arkadaşlar geldikçe bizim büyük şemsiyenin altındaki sandalyeler dolmaya ve motorlar çimenlik alanda sıralanmaya başladılar. Ortalık iyice kalabalıklaşmış, şenlik havası ortama hâkim olmuştu. Hazırlanan sahnede genç bir kız türküler/şarkılar söyleyerek havayı şenlendiriyordu. Öğleden sonra hafif bir rüzgâr çıkmış ve ortalığı biraz serinletmişti. Çine Belediye Başkanı bize ve diğer konuklara "HOŞ GELDİN" turundan sonra şenliğin önemi ile ilgili konuşmasını yaptı. 15.00 sularında şenlik tüm hızıyla devam ederken motorcu arkadaşlarla toplu fotoğraflar çekilerek kendilerine teşekkür edip alandan ayrıldık.

ALABANDA ANTİK KENTİ' nin tarihine kısaca göz attığımızda; Bu kent, Aydın/Çine/Doğanyurt sınırları içerisinde yer alıyor. Kent, Çine (MARSİYASS) çayının 4 km. batısında, KARADAĞ' ın uzantıları olan iki tepenin yamaçlarına ve kuzeyde Çine Ovası' na doğru yayılmış durumdadır. ALABANDA adı, KARYA dilinde; ALA: AT, BANDA: YARIŞ anlamına gelen kelimelerden türetilmiştir ve YARIŞ ATI anlamındadır. Bizanslı tarihçi Stephanos, Kral KAR' ın oğlu ALABANDOS' un bir at yarışını kazanması nedeniyle kente bu adın verildiğinden söz etmektedir. ÇİÇERO ise eserinde kentin adının KAR TANRISI ALABANDOS' tan geldiğini belirtmektedir. Ayrıca denizcilik terimi olarak "İSKELE ALABANDA" komutuyla "dümeni sola doğru sonuna kadar çevir!" anlamındadır. Ne alaka?  Onu bilemiyoruz.  Alabanda hakkında ilk bilgileri M.Ö. 3. Yy. da öğreniyoruz. Buna göre SELEUKOS Kralı, kente KHRYSOR ANTİOKHİA adını veriyor. M.Ö. (222-175) tarihlerinde bu kent Makedonya Kralı V. PHİLİPPOS tarafından Magnesia Savaşı sırasında tahrip ediliyor. M.S. 4. yy. da Bizans hâkimiyetine giriyor ve sonrasında APHRODİSİAS metropolitliğine bağlı Piskoposluk merkezi oluyor. X1 yy. da Türk egemenliği altındaki kent, Haçlı Seferleri ile yeniden el değiştiriyor. Ancak M.S. 128' de bu yana Türklerin egemenliğinde kalıyor. Bu kent,  ilk kez 1905-1906 yıllarında Ethem Hamdi Bey tarafından kazılar yapılarak gün ışığına çıkartılmaya başlanıyor. 1999 yılından itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izinleri ile Aydın Müze Müdürlüğü başkanlığındaki kazılar devam etmiş. Bu kazılara günümüzde 2011-2013 yılları arasında Adnan Menderes Üniv. Arkeoloji Bölümü, Klasik Arkeoloji Ana Bilimi Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali YALÇIN TAVUKÇU' nun bilimsel danışmanlığında yürütülen çalışmalar 2017 yılından itibaren yine Atatürk Üniv. Arkeoloji Böl. Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali YALÇIN TAVUKÇU Başkanlığında yürütülmekteymiş. Daha kapsamlı, daha ilginç gezilerde ve yazılarda buluşmak umuduyla SAĞLIK ve ESENLİKLE KALINIZ.

NOT: Bu yazı 2018 baharında yayımlanmıştı.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI