BAŞKENT TUŞPA/VAN

BAŞKENT TUŞPA/VAN

                Değerli okurlar,  Ak Damar Adası ziyaretinden sonra VAN' a giriyor ve doğruca TUŞPA' ya yöneliyoruz. Ancak ne yazık ki buraya da tam da gün batarken yetişiyoruz. İlahi Erkan yaptın yine yapacağını.  Otobüsümüzden iner/inmez kalenin kuzey yönünden kaleye tırmanmaya çalışıyoruz. Burası kalenin zeminle sıfırlandığı en alçak kısımları.  Yamaçlardaki keçi yollarından çevreyi görebildiğimiz ilk yükseltiye çıktığımızda güneş ufukla öpüşmüş oluyordu. Ancak çevredeki yerleşim yerlerinin yeni parlamaya başlayan ışık deryasını fotoğraflayabiliyoruz. Burası kalenin batı ucundaki en yüksek burçların dipleridir.  Van'ın ve Van Gölü'nün buradan doyumsuz manzarası var.  Artık karanlık olmuştur ve yine çıkarken çektiğimiz sıkıntılara katlanarak kaleden iniyoruz. Ertesi günü tekrar müzeye geldiğimizde karşıdan bol bol görüntü alma fırsatımız oluyor.  Biz en iyisi kaynaklara gidelim.  URARTU TARİHİ: BAŞKEN TUŞPA.

                "Van Gölü'nün hemen doğu kıyısında, ovanın ortasında sıra dışı bir kaya yükseltisi olarak yükselen VAN KALESİ, çok uzaklardan bile etkileyici bir siluete sahiptir. Kalenin yerleştiği bu konglomera kayalık,  doğu-batı yönünde yaklaşık 1350 metre uzunluktadır.  Genişliği yer yer 200 metreye, yüksekliği ise kimi yerlerde 100 metreye kadar çıkmaktadır. Kuzey yönünde nispeten alçak teraslar yaparak yükselen kaya kütlesi, güney yönünden bir uçurumu andırırcasına diktir. Adeta keskin bir duvar gibi ova düzeyinden etkileyici bir şekilde yükselmektedir.  Van Kalesi' nin özellikle güney yönü bölgeyi ziyaret eden birçok seyyah için de etkileyici olmuş, kale tasvirleri, gravür ve resimler çoğunlukla bu açıdan betimlenmişlerdir. Ermeni Tarihçi Movses Khorenatsi, (5. Yy. Bazı kaynaklara göre 8. 9. Yy.) Evliya Çelebi ve özellikle 19. Yy. da kaleyi ziyaret eden batılı seyyahların Van seyahatlerinin önemli başlıklarından birini oluşturur VAN KALESİ. A.H. Layard, 1849 yılında Van'ı ziyaret etmiş, ilerleyen yıllarda asistanı H. Rassam aracılığıyla Toprak kale ve Van Kalesi'nde kazılar yaptırmıştır.  1916 yılında bölgedeki Rus işgali sırasında arkeolojik kazıları sürdüren Marr ve Orbelli,  gibi Rus arkeologlar, Van Kalesi'nde kazı çalışmaları yürütmüşlerdir.  Analı Kız ve çevresindeki arkeolojik kazı yaparak yapıyı tümüyle ortaya çıkarmışlardır. 1938-1939 yıllarında ise Harvard Üniuversitesi Semitic Museum ve Brown Üniversitesi'nden Kirsopp Lake ve Dr. Silva Lake Van Kalesi'nde kazı çalışmaları yürütmüşlerdir. 1960'lı yıllarda Prof. Dr. Afif Erzen başkanlığında Van bölgesinde yürütülen kazı-araştırma çalışmaları programında Van Kalesi de vardır. 1963 yılında Van Kalesi Höyüğünde bir sondaj kazısı yapılır. Sitadelde (Genellikle saldırılardan korunmak için sur duvarlarıyla çevrili yukarı şehir) Erzen başkanlığındaki kazılar 1972-1975 yılları arasında sürdürülür. Daha kapsamlı çalışmalar 1987-1991 yılları arasında Prof. Dr. M. Taner TARHAN ve Prof. Dr. Veli SEVİN tarafından gerçekleştirilir. Kalede son dönem arkeolojik çalışmalar 2010 yılından itibaren İstanbul Üniversitesi tarafından Doç. Dr. Erkan KONYAR başkanlığında yürütülmektedir.  Van kayalığının topografik yapısı üzerindeki yapıların konumu ve niteliğini de göz önüne alarak kaleyi üç bölüme ayırabiliriz. Orta kısımda doğu ve batı hendekleriyle de sınırlandırılan Yukarı Sitadel veya İç Kale yer alır.  Burası kalenin en yüksek kesimidir ve tarihsel süreçte hep önemli yapı gruplarını barındırmıştır. Örneğin URARTU Döneminin Eski Sarayı ve bununla ilişik ilk yapı gruplarının bu alanda yer aldığı düşünülür.  Yukarı Sitadel'de hendekle sınırlandırılmış alanın doğusunda daha alçak kayalık kütle uzanır. Evliya Çelebi, bu alanı "Kesik Kale" olarak tanımlamıştır. "Kesik" terimi hendeği tanımlamış olmalıdır.  Birçok araştırmacıya göre iki hendek arasındaki kısım Urartu'nun erken ve gelişme sürecinde kullanılmıştır.  Sitadel, ilerleyen süreçte hendeğin dışına taşmıştır. Analı Kız, Doğu Odaları, Kremasyon Mezarı (yakılan ölünün küllerinin konulduğu mezar) gibi Urartu yapıları bu yöndedir. Kayalığın batı bölümü ise batı hendeğinden başlayan batıya uzanan alanlardır. Bu bölüm alçalarak ova düzeyine kadar iner. Birçok kaynak, kaleye çıkışın bu yönden olduğunu bildirir.  Gerçekten de kayalığın doğal yapısı kaleye bu yönden daha kolay bir erişimi sağlar. Bu yönde savunma kulelerine ve sistemine dönük mimari düzenlemenin olması da bu görüşü destekler. Urartu Dönemine ilişkin birçok yapı grubu da bu kütle üzerinde yer alır. En yüksek kesiminde Yeni Saray, ana kaya düzleştirilerek oluşturulan geniş teraslara oturur. Daha batısında yine ismini kayalığın güneyindeki su kaynaklarından alan Horhor Mezarları, daha kuzeyde Minua Ahırı ve ova düzeyindeki Madır Burç burada bulunan önemli yapı gruplarındandır.  Horhor Bölgesi ve kayalığın batı ucu su kaynakları bakımından da oldukça zengindir.  Bu niteliğini bu gün hala devam ettirmektedir.

                Stadeli çevreleyen surlar, Urartu Döneminden 19. Yy. a kadar uzanan zaman diliminin izlerini taşır. Bu gün hala ayakta kalan sur sistemi birçok noktada Urartu surları üzerinde yükselir. Değişik dönemlerin izlerini surların değişik dokusundan ayırt etmek mümkündür. Ana kayaya oturtulmuş temel yatakları üzerinde iri traverten, bazen kireç taşı ve kum taşı bloklar, Urartu Dönemi sur sistemini açıkça yansıtan kalıntılardır. Çoğu alanda bu duvarlar üzerinde daha küçük blok taşlarla yükseltilmiş harçlı ve geç dönem duvarları yükselir. Son yıllarda yapılan yenileme çalışmalarında ne yazık ki harçsız inşa edilen Urartu taş duvarlarının araları harçla doldurularak orijinal doku tahrip edilmiştir. Temel yatakları Urartu Dönemi surlarının konum ve güzergâhını belirlememizi de olanaklı kılar. Özellikle Urartu Döneminde bazı yapıların topoğrafyaya koşut kademeli teraslar üzerinde inşa edilmesi, teras duvarlarının üzerinde yükselen binalar ile savunma sisteminin parçası haline getirilmesine yol açmıştır. Özellikle Yeni Saray Analı Kız gibi alanlarda ova düzeyinin hemen üzerindeki kayalıklarda başlayan temel yatakları Urartu mimarisinin bu karakteristik yaklaşımının ürünüdür. Böylelikle kuzeyde kademeli doğal teraslar halinde yükselen kayalık,  sur temel yataklarına oturtulan yapay teraslarla yapılaşmaya uygun hale getirilmiş ve aynı zamanda yüksek duvarlar sur işlevi görmüştür. Kalenin güney yönü ise daha önce bahsedildiği gibi oldukça diktir. Büyük olasılıkla yapıların oturacağı temel sistemleri için güçlendirilmiş olan Yeni Saray Yukarı Sitadel alanının güneyi dışında, kayalığın güney yüzünde herhangi bir sur sistemine ilişkin düzenleme göze çarpmaz.

                Sardur Burç (Madır Burç), Tebriz Kapı, Kaya Niş ve Yazıtı, Krali Kaya Mezarları,  İç Kale/Yukarı Sitadel ve Eski Saray, Yeni Saray, Analı Kız Kutsal Alanı, Minua Şirşinisi, Minua Çeşmesi, Kaya Nişleri, Kurban Nişi. gibi bölümler bizim için fazla ayrıntılar olduğundan bunları geçerek yalnız "KURBAN NİŞİ" kısmını sizlerle paylaşmayı uygun gördük. "Van Stadeli' nde doğu hendeğinin yaklaşık 25 metre doğusunda, BG 90 mezarının ise 35 metre kuzeyinde ana kayaya oyulmuş U biçimli bir niş yer alır. Nişin kuzey kenarındaki 20 satırlık yazıt, konusu itibariyle kurban hayvanları ve kurban ritüeline (din, tapınım ve büyü ile ilgili geleneksel törenler) ilişkindir. Bu nedenle "KURBAN NİŞİ"  olarak da adlandırılmaktadır.  Çok tahrip olduğundan okunamayan yazıtta kral ve tanrı adının geçmediği anlaşılmaktadır.  Yazı stili ve Asurca olması göz önüne alınarak 1. Sarduri' ye tarihlendirilmiştir.  Ağız kısmı doğuya bakan nişin, batıda ana kayaya oyulan arka duvarı 1.65 metre genişliğinde ve 1.50 metre yüksekliğindedir.  Kısa kenarlardan kuzeydeki 1.30 metre uzunluğundadır.  Nişin zemini 57x38 cm boyutlarındadır.  45 cm derinliğinde dörtgen bir stel (Dikilmiş, eni boyundan yüksek olan yekpare yazılı taş blok) yuvası açılmıştır.  Nişin önünde, doğu-batı yönünde ve 50 cm daha alt seviyede bir platform bulunur.  Urartu' da stel tapınım alanlarının varlığı Yeşil alıç,  Meherkapı  gibi anıtsal kaya nişleri önündeki stel yuvaları, Erzincan Altıntepe Açıkhava Tapınağı'ndan bilinmektedir. Yine bazı Urartu mühürleri üzerinde karşısında sunu törenlerinin yapıldığı steller, hayat ağacı ile birlikte resmedilmiştir. Van Kalesi örneğinin de çivi yazısının içeriği ve stel yuvası dikkate alındığında kurban ritüellerinin yapıldığı bir alan olduğu anlaşılmaktadır." URARTU. DAKA/DOĞU ANADOLU.

YAZARIN DİĞER YAZILARI