Çocuklarımıza Neyi Veremiyoruz?

Çocuklarımıza Neyi Veremiyoruz?

 

Eğitim toplumun en temel ihtiyacıdır. Aile olarak kendimize, eğitim veren kurumlara ya da eğitim programlarına yeri geldiğinde eleştirel de bakabilmeliyiz ki bir adım da olsa yol alabilelim.

Eğitim önce ailede başlar. Bu şüphesiz ki her zaman da doğru kabul edilmiştir. O zaman biz ailelere büyük bir sorumluluk düşüyor. Peki çocuklarımızı eğitirken, yetiştirirken neleri yanlış yapıyoruz da bugün içerisinde yaşadığımız toplumda neden git gide yaşanmaz bir hale geldi?

Yaşadığımız toplumun birer parçasıyız. Kendi çocuklarımıza onca emek verip (maddi-manevi) iyi birer insan olmaları adına çabalıyoruz. Peki sadece kendi çocuğumuzun iyi halinden mi sorumlu olmalıyız. Sadece kendi yetiştirdiğimiz çocuğun iyi olması toplum huzuru için yeterli midir?

Bir öğretmen gözü ile veli-öğretmen görüşmelerinin genel bir değerlendirmesini yaparsak;

İlkokul, ortaokul ya da lisede okuyan çocuklarımızın ara ara öğretmen görüşmeleri olur. Gittiğimiz öğretmen görüşmelerinde veli olarak sorduğumuz ilk soru genellikle sınavdan kaç puan aldığı, derslerinin genelde nasıl olduğudur. Bir ikinci soru ise sınıfta başarı sıralamasında kaçıncı sırada olduğudur. Çünkü biz yetişkinler sayısal verilere çocuğumuzun arkadaşları ile uyumunun nasıl olduğundan, okulda ya da ailesinden öğrendiklerini sosyal hayatında ne kadar uygulayıp uygulayamadığından çok daha fazla önem veririz. Çünkü çocuğumuzun; hayattaki en değerli varlığımızın (tamamen de iyi niyetle) başarılı olduğunu görmek isteriz. Kendi çocuğumuzun sayısal verilerde en üstte olması ile ilgilenirken kaçırdığımız iki nokta vardır aslında. Birincisi çocuğumuzun mekanik olarak başarılı olmasını sosyal yönde de başarılı gibi algılamamız, diğeri ise sınıftaki en alt seviyedeki çocuğun durumunun bizi hiç ilgilendirmemesi.

“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” misali kendi çocuğumuzu merkeze almış giderken, diğer tarafı da bize dokunmadığı için diğer tarafla pek ilgilenmeyiz. Ama şunu düşünmeyiz ve asıl üzücü olan şey ise başarılısıyla, başarısızıyla, davranış sorunu yaşayanı ya da yaşamayanı ile bizler hep aynı toplumda nefes alırız.

O kadar bireyselleşmişizdir ki, o kadar bencil olmuşuzdur ki bizden başkalarını ötekileştirdiğimizi bile göremeyiz.

Bugün toplumda yaşadığımız sorunlar sadece bizim iyi çocuk yetiştirmeye çalışmamız yeterli olduğu için midir?

Bu sepetteki çürük elmaları elemek gibidir. Sadece çürük diye atarsınız. Neden çürüdüğüne bile bakmadan bu kısmı ile ilgilenmeden. Ama siz sağlam bir elma olarak aynı sepetin içinde kaldığınız sürece sizin de çürümemeniz ya da sağlam başka bir elmanın daha çürümeyeceğini garanti edemezsiniz.

Trafikte sadece sizin iyi bir sürücü olduğunuzu düşünün. Bu trafik akışının sağlıklı bir şekilde olmasını sağlamakta yeterli midir?

Bireysellikten çıkıp, sadece kendimizi, yetiştirdiğimiz çocukları düşünmeyi yeterli görmeyip çevremizdeki, yanımızdakileri, ötekileştirdiklerimizi de hesaba katmalı onların da iyi bir insan olması için destek olmalıyız.

Günümüzde yaşanan onca sorunun çözümü sadece sınavlarda derece yaptıracak puanlar almak değil, aynı zamanda iyi birer insan olabilmektedir. Ama bizim iyi olmamız her ne kadar bir adım da olsa başkalarının da iyi olması için çabalamalı, destek vermeliyiz.

Çünkü toplum benden değil bizden ibarettir.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI